🌩️
Taehyung
Benimle buluşabilir misin?
Çamaşırhanede?JK
Elbette
On dakikaya oradayım
[Görüldü 00:37]⛈️
Jungkook oraya altı dakika içinde vardı.
Mesajı gördüğü an kalbinin boğazına geldiğini hissetmiş, ayakkabılarını giymeyi ve çıkmadan hemen önce anahtarlarını almayı zor başarabilmişti. Taehyung son birkaç gündür, şeyden beri, seks yaptıklarından beri kafası karışmış gibi davranıyordu. Hala Jungkook'un mesajlarına cevap verse de biraz morali bozuk gibiydi, fakat Taehyung mesajlaşmada hep kötü olduğundan Jungkook buna pek kafa yormamıştı. Garip olan taraf neredeyse her gün buluşmalarına rağmen artık onunla buluşmak istediğinde bundan kaçınmasıydı. Bu gece, neredeyse saat bir olmuşken, bir haftadan fazla geçen sürenin ardında onu gördüğü ilk seferdi. Gergin olmamalıydı, ama öyleydi.
Onu en çok korkutan şey bilinmemezlik tarafıydı. Ne bekleyeceğini bilmiyordu, zihni en kötüsüne gelene kadar her türlü senaryoya gidiyordu. Taehyung uyuyamamış ve onu yanında istemiş de olabilirdi. Belki de Taehyung üzgündü ve Jungkook'un yanında olmasına ihtiyacı vardı.
Ya da Taehyung onu terk ediyordu.
Hiçbir şey bilmiyordu. Çamaşırhanenin, taştan banka sırtını yaslamış Taehyung'un önünde dikiliyordu. Nefes nefese, dudaklarında sigarayla not defterine dalgın dalgın bir şey yazan Taehyung'u izliyordu. Haftalardır sigara içtiğini görmemişken Taehyung'un sigara içiyor oluşu başlı başına bir kötülük habercisiydi.
Derin bir nefes alarak, Jungkook Taehyung'un onun farkına varmasını bekledi.
“Merhaba, Jungkook,” Taehyung sessizce geçen birkaç dakikadan sonra onu selamladı. Yazmaya devam ederken gözünü not defterinden çekmiyordu, sadece dumanı üflemek için durmuştu. “Benimle bu kadar geç saatte buluşmaya geldiğin için teşekkür ederim.”
“Sorun – sorun değil…” Jungkook'un kafası karışırken sesi kısıldı, Taehyung'un yanına oturdu.
Taehyung not defterine yazmaya devam ettikçe kalbi sakinleşmiyordu, eli Jungkook yazdıklarını göremesin diye eğilmişti. Bu bile tuhaftı fakat Taehyung'un kendisi tuhaf bir havada gibiydi. Bu tuhaf hava Jungkook'u gerginleştiriyor, hem de öyle gerginleştiriyordu ki sessizliği bozacak yüreği kendinde bulamıyordu. Taehyung ile aralarında geçen bu sessizlikler Jungkook'un daha önce hiç umursamadığı bir şeydi, fakat şimdi bundan kesinlikle nefret ediyordu.
Sonunda, Taehyung not defterini kapattı ve o gece ilk defa Jungkook'a baktı. Yüzünden bir şey anlaşılmıyordu – Jungkook okuyamadığı ifadesiz bir yüzdü.
“Sanırım konuşmamız gerek, Jungkook,” Taehyung tükenmiş sigarayı dudaklarından çekip yanındaki çöp kutusuna atarken söyledi.
“Ne hakkında? Her gün konuşuyoruz ki,” Jungkook aptalı oynayarak zayıfça güldü.
“Bizim hakkımızda konuşmalıyız, ne kadar klişe bir tabir olsa da kullanabileceğim tek ifade bu,” Taehyung saçlarına elini götürerek söyledi.
Jungkook kalbinin göğsünde attığını hissetti. Taehyung onu terk mi ediyordu?
“Konuşacak ne var? Biz iyiyiz –“Jungkook Taehyung onun sözünü kesmeden önce başlamıştı.
“Sanırım ilişkimizin doğası hakkında konuşmamız gerek,” Taehyung açıkladı, belli ki lafı geveleyecek havası yoktu. “Beni seviyorsun, değil mi?”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
after the rain
Fanfiction"Bazı gönül meseleleri," diye yanıtladı Taehyung, zayıf bir şekilde gülümserken. "Anlayacağını sanmıyorum." Jungkook kalbinin durduğunu hissetti. "Aşk falan mı?" "Evet, Jungkook, 'aşk falan'," Taehyung tekrarladı, ufak, eğlenmiş bir gülümseme dudakl...