Yıl 1578 .
Joseon hânedanlığının en parlak dönemleriydi o yıllarda.Çoğu zaman halk , günün çoğunluğunda çalışsada her yıl bayramlar özenle kutlanır ve festivaller düzenlenirdi.
Kral Min her zaman halkını düşünür ve halkın yerine getirelebilecek isteklerini yerine getirirdi. Bu yüzden halk Kralını sever ve sayarlardı.
Bugün ilkbaharın gelişini kutlamak amacıyla hem saray hemde sokaklarda hengâme vardı ama tatlı bir hengâmeydi.
Koskacaman saraya özenle ışıklandırmalar , süslendirmeler yapılırken sarayın ve ülkenin sahibi Krala özenle bordo ve üzerindeki altın işlemeleri bulunan elbisesi giydirilmiş ve saçları karanfil suyla ıslatılarak taranmıştı.
" 6. Prens nerede cariye ? " derken cariye kralın saçlarına kemik tokayı yerleştirirek cevaplamıştı.
" 6. Prensimiz , avluda Bilge Kim'in oğlu ile kitap okuyorlar efendim " Cariyenin cevaplamasından sonra Kral memnuniyetle gülümsemişti. Oğlunun iyi yetiştirilen çocuklarla birlikte vakit geçirmesini isterdi hep ve bu yüzden oğlunun iyi arkadaş edinmesinden çok memnundu.
" Akşamki gösteriye oğlumda gelecek. Bu yüzden en güzel şekilde hazırlayın. Oğlum ilk defa bu gösteriyi izleyecek." derken cariye kral tacını takmıştı.
Kral'ın 6 tane oğulları vardı . Hepsi birbirinden yetenekliydiler fakat en küçük oğlu olan Min Yoongi daha yeni büluğ çağına girmesine rağmen abilerinden daha fazla hırslı , savaşçı , azimli ruha sahipti. Her gün saraydan kaçmaya niyetlenir ve ormanlık alanlarda dövüş sanatını öğrenmeye , geliştirmeye çalışırdı.
Bir gün ormanlık alanda her zamanki yaptığını yaparken Bilge Kim'in oğlu olan Seokjin , Yoongi'yi neşe ağacının arkasına saklanarak izlemeye başlamıştı. Amacı sadece rahatsız etmeden izlemekti. Fakat hapşurması sonucu hem rahatsız etmiş ve Yoongi'nin dikkatini çekmişti.
" Hey sen , burada ne arıyorsun ? " demişti elindeki sopayı yere bırakırken .
Seokjin sanki saklanabilecekmiş gibi ağacın arkasına sinmişti. Çünkü Yoongi'nin sinirli bakışını görmüş ve kavga edeceğini sanarak korkmuştu.
Seokjin hiç cevap vermeden beklerken Yoongi emin adımlarla oğlanın önünde dikilmiş ve Seokjin karşısında görmesiyle Tanrıya dualar etmişti .
" Sana soru sordum değil mi ? Birisini izinsiz izlemeye nasıl cüret edersin ? " derken bilinmeyen yerden ok atılma sesi gelmiş ve Seokjin güçlü refleksleri sayesinde karşısındaki gence sarılarak ağacın diğer tarafına geçmişti .
Ok Seokjin'in saçları bağlı olan tokayı delip geçerek diğer ağaca saplanmış ve Seokjin'in kömür karası , parlak ve uzun saçlarını serbest bırakmıştı. Eğer yerlerinden kımıldamasalar ok ikisinin beyninden birini paramparça edecekti.
Yoongi memnun olmuştu bedenine sarılan kollardan ve karşısında biraz önce kendisinden korkan çocuğun şimdi kendisini korumasından . İçinden saçları açıkken daha yakışıklı , diye geçirivermişti.
Bu güzel anı Seokjin'in midesi goruldamasıyla bozmuştu. Utanarak geri çekildiğinde Yoongi gülümsemiş ve kendisini takip etmesini söyleyerek sarayda yemek yemişlerdi.
İkisi o yolda tanışmış ve biri diğerinden özür dilerken , diğeri teşekkür etmişti. Yoongi o günden sonra saraydan sık sık kaçmıştı . Tabii dövüş sanatını geliştirmek değil Jin ile hayatın güzelliklerini keşfetmek içindi.
Bir gece vakti Kral , en küçük oğlunu karşısına alarak şunları demişti.
" Oğlum , Joseon hânedanda en küçük prens sensin. Her ne kadar herkes sen de bu ışığı göremesede göklerin ve yerin sahibi olan Tanrı bir sonraki Kral için seni seçti. Yıldızın diğer kardeşlerinin yıldızı gibi değildir . Sen en saygı duyulacak Kral olarak doğmuşsun. Senin tarihin gelecekteki tarih kitaplarında yer alacak ve gelecekteki insanlar bile seni övecektir. Kral olmaya çalışma . Çünkü Tanrı kendi isteğiyle seni o mâkama eriştirecek . "Kral Min resmen o gece oğlunun kendisinden üstün olacağını söylemişti fakat oğluna bu sözleri derken kapının aralıklı kısımda gizlice dinleyen II.Kraliçeyi hesaba katmamışlardı.
Cariye Kralın emirleri doğrultusunda avluya gidip , 6. Prensi bulacak ve en güzel şekilde süsleyip gösteriye katılmasını sağlayacaktı. Avluya gittiğinde 6. Prensi bulamayarak telaşlanmıştı. Tekrar kaçma ihtimalini düşünmek istemiyordu. Hele bu önemli zamanda. Askerlere 6. Prens Yoongi'nin hemen bulunması gerektiğini söylediğinde hepsi didik didik sarayı , ormanı , tapınakları ziyaret etmişti falat bulamamışlardı.
Yoongi o sırada arkadaşı Seokjin ile göle gitmiş ve balık tutmaya çalışıyorlardı. Elindeki aletler yeterli sayıda olmadığı için ucu keskin ağaç dalı ile balıklara saplamaya çalışıyor ve yakalayıp temiz bir kağıda koyuyorlardı.
" Bu kadarı yeterli yemek için. Fazlasını tutmana gerek yok Yoongiechi . " demişti Seokjin. Joseon hânedanında adlarıyla hitap etmek yasak ve büyük bir suçtu. Sadece Kral diyebilirdi fakat Yoongi ile Seokjin o kadar iyi yakın arkadaş olmuşlardı ki birbirine adlarıyla sesleniyor hatta bazen Seokjin Yoongiechi , Yoongi ise Seokjinnie diyorlardı.
Yoongi Seokjin'in demesiyle balıkları yakalamayı bırakmış ve çubukla ateş yakmaya çalışan Seokjin'in yanına gelmişti. Seokjin hızlı bir şekilde toprağa batırdığı çubuğu döndererek ateş yakmaya çalışırken avuç içine kıymık batmasıyla bırakmış ve acıyla inlemişti.
Yoongi hemen Seokjin'in elini kavrayarak avcuna baktığında kıymık avcunun içine girmiş ve birazcık kanatmıştı. Jin acı çekerek neredeyse ağlayacakken Yoongi avcunu sıkmış ve dişleriyle kıymığı çıkardıktan sonra akan kanı emerek temizlemişti.
" Bak avcundaki kıymığı çıkardım. Hala acıyor mu canın ? " Seokjin gözlerini açtığında karşısında kendisine tebessüm eden Yoongi'yi görmüştü. Sonra avcuna baktığında hafif kırmızı rengine bulanmış avcuna baktığında mutlu olmuştu. Eğer Yoongi olmasaydı acıyla kıvranarak evine gidecekti ve bir de çıkartmayla uğraşacaktı.
" Teşekkür ederim beni iyileştirdiğin için. Bu arada canım biraz acıyor " dedikten sonra Yoongi diş etlerini gösterecek şekilde gülerek avuç içini öpecekken kendilerini bulan askerlerin sesini duymuştu .
" 6. Prens Min , acilen saraya gitmeniz gerekiyor. Bu Kralın emridir." Askerin demesiyle Yoongi gülen yüzünü asmış ve yerinde doğrulmuştu. Seokjin de kağıttaki balıkları sararak doğrulmuştu. İkisi üzgündü çünkü beraber kendi yakaladıkları balıkları pişirip ilk defa başbaşa yemek yiyeceklerdi. Bilirsiniz insanın kendisi yaptığı şeyler daha güzel ve daha kıymetliydi.
İkisi belli bir yere kadar aynı yere giderken Seokjin evine gelmesiyle hiçbir şey diyemeden girmişti. Ama Yoongi onun eve gireceğini tahmin ederek arkasına bakmış ve burukça gülümsemişti .
Içinden bugün vakit geçiremesekte yarın beraber oluruz demişti. Günün devamında neler olacağını bilmeden.
İlk YoonJin kitabım ve biraz endişeliyim. Çünkü Kore tarihi hakkında sadece kdramalarda izlediğim kadarıyla biliyorum.
Neden YoonJin kitap yazdığımı sorarsanız dünki editten etkilendiğim için yaptım ve ilk defa tarihi kitap yazmama rağmen ilk defa YoonJin yazıyorum. İlklerin kitabı oldu resmen benim için.
Umarım kitabımı beğenirsiniz ve yorumlarınızı bekliyorum.
TaeJin moru ile morluyorum derim bitişte ama şimdi ne yazarak bitereceğimi bilmiyorum.
Neyse Balıkçı çiftimizi bolca sevin.