Bir yol, yanımda en sevdiğim iki kişi... İki kızım. Beni dinlemeyip elimi bırakıp koşmaya başlıyorlar. Korkuyorum. Bağırıyorum arkalarından, "Durun" diye. Büyük kızım Selin, dinleyip geldi elimi tekrar tuttu. Küçük kızım Nilse hiç dinler mi beni? Küçüklüğünden beri hep öyleydi her zaman ona bir şey olacak diye aklım başımdan giderdi. Sonra bir çığlık duydum. Çocuk çığlığı. Bir baktım Nilse' ye araba çarpmış...
Nefes nefese uyandım. Gördüğüm rüyanın korkusuyla kalbim çok hızlı atıyordu. Yolculuk esnasında uyuya kalmışım. Küçük kızım Nilse kucağımda uyuyakalmıştı. Büyük kızım Selin de hemen yanımdaki otobüs koltuğunda oturuyordu. Nefes nefese uyandığım için merakla, "Noldu anne?" dedi. Bir an de diyeceğimi bilemedim yaşı küçük olduğu için söylemek istemedim ama onun yaşı küçüktü ama bir çok şeyi idrak edebiliyordu. Bende, "Kötü bir rüya gördüm annecim" dedim. Selin, "Babamı mı gördün?" dedi. İnsanın babasıyla kötülüğü özleştirmesi ne kadar acı. Kötülüğü bu kadar erken bilmek üstelik bunu en sana en yakının öğretmesi... Ben o anda kızlarım için yaşamaya bir kez daha yemin ettim
"Hayır kızım. Bak kardeşin uyumuş sende uyu hadi dinlen biraz."
Selin, "Heyecandan uyuyamıyorum ki!" . Kızlarım ilk defa Anneannesini ve Dedesini görecekti ve bu yüzden çok heyecanlı ve mutlulardı. Ben ise korkuyordum çünkü evden kaçtığımdan beri ilk defa Ailemle karşılaşacaktım. Bana evden kaçmaktan başka fırsat bırakmayan ailemin yanına gidiyordum. Çocuklarımı bir müddet onlara bırakacaktım ve bende o süreçte Bodrum' daki işime devam edip biraz kenara para koyduktan sonra kızlarımı yanıma alacaktım çünkü şu an çalışırken kızlarımı kimseye bırakamıyordum onları evde kilitleyip işe gidiyordum ve evimizde bir apartmanın en üst katında küçük bir evdi. İçimde hem tekrar aileme kavuşmanın heyecanıyla ve huzurlu bir hayat umuduyla gözlerimi tekrar uykuya teslim ettim.
Yaklaşık 1 saat uyuduktan sonra Muavinin "İzmir'e vardık." çağrısı ile uyandım. Neyseki Otogar annemlere yakındı da son 100 liramı bir de eve gitmek için harcamayacaktım. Kızlarımın bavulu ben taşıyacağım kavgasını ayırdıktan sonra yola koyulduk. Evdeki kimsenin haberi yoktu geldiğimden. İki kardeşim vardı içimde onlara, anneme ve babama olan özlemimle yürümeye devam ettim. Kapının önüne geldiğimizde etraftaki bir çok şeyi ister istemez unuttuğumu fark ettim. Zaman, ben fark etmeden zihnimdekilerin bir kısmını alıp götürmüştü.
Kapıyı çaldım. İçeriden "kim acaba bu saate" sesi geldi. Annemin sesiydi. Annemin sesini bile unutmuştum. Kapıyı açtı. Bana baktı ve sonra yanımdaki ilk defa gördüğü iki kız çocuğuna. "Kızım..." dedi özlemle
"Annem..." dedim. Birbirimize sarılışımızı hayal ettim 5 yıldır ve sonunda gerçek olmuştu. Annem, "Geçin içeri babanda birazdan gelicek" dedi. Selin ve Nilse yol boyu çok heyecanlıydılar fakat ilk defa gördükleri için tek kelime daha etmiyorlardı. Ben nereye gidersem peşimden geldiler evde. Onları ilk önce anneanneleriyle tanıştırdım sonra da iki teyzesiyle. Annem, "Nilüfer çay demlenmiştir koş getirde içsinler sıcak sıcak" dedi. Ablam Nilüfer, " Tamam hemen getiriyorum." dedi yüzündeki mutluluğuyla. Ablam ve kardeşim henüz daha evlenmemişlerdi 5 yıldan beri, tabi babam başlarında oldukları sürece biraz zordu.
Çay içtik, çiğdem yedik, sohbet ve çocukları tanıştırma derken kapı çaldı. "Ben açıcam." dedim. Annemde sen bilirsin dercesine kafasını salladı. Küçük bir dua ettikten sonra kapıyı açtım. Babam kaşlarını çattı hemen. Baktı bana, en son 5 yıl önce gördüğü kızına... Hiçbir şey demeden geçti gitti yanımdan tuvalete. Kapıyı kapattım. Diğer odaya kızlarımın yanına gidip hep beraber babamı bekledik. Babam geldi. İlk defa gördüğü torunlarına baktı. Kızlarım bana baktı. Ben kötü bir şeyler olacağını anlayıp kız kardeşim Neriman'a "çocukları götür" diye fısıldadım. Çocuklarım Neriman teyzelerine hemen ısındıklarından hemen gittiler bir şey demeden.
5 dakika sessizlikten sonra babam çocukların yanımızda olmayışını fırsat bilip "Neden geldin?" dedi. 5 yıl sonra gördüğü kızına söylediği ilk şey buydu. O an oradan defolup gitmek istedim ama kızlarım için orada kalıp buna katlanmak zorundaydım. "B..biz Sedat ile 1 yıl önce boşandık, 1 yıldır çocuklarımı evde kilitleyip para kazanmak için işe gidiyorum ama böyle olmuyor. Eve her geldiğimde onları ağlarken buluyorum, montumu kokluyorlar ben gelene kadar." Derin bir nefes alıp konuşmaya devam ettim. " Ben Selin ve Nilse' yi bir süre size bıraksam bende o sırada çalışıp biraz para biriktirdikten sonra omları geri alsam olur mu?"
Babam, "kaçmadan önce bunları düşünmedin mi?" diye bağırdı bana.
"Düşünmeye fırsat bıraktın mı baba? Bana kaçmaktan başka çare bıraktın mı? Bir gün ne istediğimi sordun mu? Sen hep biz senin istediğin gibi bir kız olup senin istediğin insanla evlenelim istedin. Eve benimle evlenmek için gelen görücüleri engellemek için duvara kocaman bu evde verilecek bir kız yoktur yazdın. Bunları yaparken bana fikrimi sordun mu?"
Babam, " Sen çocuksun bende babayım. Ben en iyisini bilirim, senin hayat tecrüben olsaydı zaten şu an burada olmazdın kocanın yanında olurdun. Şimdi sen kendin burada kalacaksan kal ama çocuklar kalamaz!" Ağzıma bir ıslaklık gelince anca ağladığımı fark ettim. Anneme baktım, "nolur yapma" babama bakıyordu. Ama her zaman ki gibi diyemiyordu. Annem de böyleydi işte Babamın korkusundan istediği hiçbir şeyi yapamıyordu. Hemen yan oda da olan kızlarıma seslendim. Selin, "noldu anne neden ağlıyorsun?" dedi hemen.
"Ailemi gördüğüm için mutluluktan ağlıyorum kızım." dedim. Hep böyle yapardım işte çocuklarıma üzülmemeleri için yalan söylerdim, şu an olduğu gibi...
Kardeşlerimi öpüp annemlerin yüzüne bile bakmadan bavulumuzu da alıp evden direkt çıktım. Nereye gideceğimi bilmiyordum ama aklımda plan vardı. Bir süre kızlarımı babalarına bırakacaktım. Sedat çocuklarını çok severdi. Ya beni de çok severdi ama onun tek derdi içkiyleydi. Haddinden fazla içki içip her gece sarhoş olurdu, bütün parasını içkiye verirdi ama kız kardeşi ve erkek kardeşi de yanında olduğu için çocuklarım tehlikede olmayacaktı. Bende hemen para kazanıp gerekirse iki işte birden çalışıp kızlarımı yanıma alacaktım.
Yolda giderken Selin, "Anne şimdi nereye gidiyoruz?" dedi. Yolda durdum. İkisinide karşıma alıp diz çöktüm. "Şimdi sizi babanıza götürüyorum" dedim. İkisi birden "Yaşassıınnn babama gidiyoruz!" diye bağırdı. Onların bu hallerini görünce içime biraz da olsa su serpildi. Nilse, "Nasıl yani sadece biz mi gidiyoruz sen gelmiyor musun?" dedi. İşte bu da en zoruydu. Bir parçamı bırakıcaktım ama bunu onlara söylemem gerekiyordu. "Ben Bodrum' daki işime geri döneceğim sizi almaya gelene kadar bir sürü para kazanacağım hem siz babanızı görmüş olacaksınız hemde benimle kaldığınız evde hırsız girip size bir şey yapmayacak." dedim
Selin, "Ne zaman geleceksin?" "Bilmiyorum ama yeteri kadar para biriktireyim geleceğim. Zaten sık sık telefondan konuşacağız. Babanız, amcanız ve halanızda size çok iyi bakar. Beni özlediğiniz zaman size aldığım oyuncağa sımsıkı sarılın olur mu?" . İkisi birden, "Tamam!" dediler. Bu işin bu kadar kolay olacağını hiç tahmin etmemiştim. Tekrar yola koyulduk. Kapıyı çaldım. Sedat beni görür görmez sarılmak için adım attı ama ben kendimi geri çektim. Çocuklar "babaccııım!" diye sarıldılar babalarının boynuna. Sedat elimdeki bavulu görünce geri döndüm sanıp umutlandı ama ben o hatayı bir kere yaptım. Sedat, "Çisem hayrola bensiz yapamayıp geri mi geldin yoksa?" dedi. "Hemen cıvıma Sedat, bir süre kızları burada bırakmaya geldim sonra gelip alacağım. Bir problem olur mu?" Sedat, " Ne problemi onlar benim kanım, canım." "İyi o zaman ben ararım seni kızlarla konuşacağım zaman ya da gelip alacağım zaman, iyi bak çocuklarımıza.
Çöktüm dizlerimin üstüne ikisine de aynı anda sarıldım. Kokulu kokulu öptük birbirimizi "Selin, kardeşin sana emanet bir şey olduğu zaman ilk birbirinize anlatın ve hiç ayrılmayın."
Selin, "Tamam annecim" İkisi birden "Görüşürüz" diyip arkamdan el salladılar. Bende el salladım. Bugün aileme ve kızlarıma veda ettim. Belki kızlarıma ettiğim bu veda geçici ama aileme ettiğim vedanın dönüşü yoktu. Önüme döndüğümde göz yaşlarıma engel olamadım. Yanımda kızlarım olmadığı için rahatça ağlayabilirdim. Benim hikayemde Veda erken başlamıştı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
30
General FictionHer yıl herkes yeni bir yaşa giriyor, yeni yaş yeni umutlar, yeni anılar, yeni insanlar... Tam umutlarımı bir balona bağlayıp gökyüzüne yollayacaktım ki 30. yaşım balonun ipini bileğime tek bir düğüm attı. Bir düğüm dediğin ne ki belki kendi kendine...