1. BÖLÜM

38 4 0
                                    


Daxing havalimanında ki tüm işlemleri geçen 5 kız derin bir nefes alarak çıkış kapısına yönelmişlerdir.

" 10 saat 6 dakika insaf etselermiş biraz, cidden bu kadar uzak olmak zorunda mıydı?"

Yakınan Tılsım'ın sesi herkesin suratını güldürürken " 6 dakikanın lafını mı yapıyorsun?" diye mırıldanır Çiğse.

" Hey bu önemli. Bazen 6 dakikada mükemmel sunumlar ortaya çıkartabiliyorum. 6 dakikam daha olsaydı müşteriye daha güzel bir tabak gönderebilirdim diyorsun. Senin gibi kaygısız biri 6 dakikanın önemini anlayamaz."

Çiğse Tılsım'ın verdiği cevaba göz devirmekten başka bir şey yapamaz. Çünkü ne cevap verirse versin Tılsım'ın bir şekilde kendini haklı çıkaracağını biliyordur. Tılsım böyledir. Eğer bir konuda kendine güveniyorsa doğruda olsa yanlışta olsa sonuna kadar savunur ve bir şekilde kendini haklı çıkarmayı başarır. Bu yüzden Alem ile kavgaları meşhurdur.

Kızlar gelen yolcu kapısından çıkarken bir pankartta Alem'in adının görmeleri ile şaşırırlar. Bu sırada Alem çoktan adamın yanına gitmiş , elinde küçük bir kağıtla ve anahtarla kızların yanına geri dönmüştür.

" O kağıtta Alem'in ismimi yazıyordu yoksa ben mi yanlış gördüm?"

Gölgenin sorusuna Alem olumlu anlamda kafasını sallar ve durumu açıklamaya başlar;

" Evet. Babamın Çin'de ortakları var. Biz gelmeden önce babam haber vermiş ve bize yardım etmesini istemiş. Adamda bize kalacak ev ayarlamış. Oradaki adamda evin adresini ve anahtarını getirdi. Birde bizi eve bırakmayı teklif etti. Ama ben kabul etmedim."

"İyi yapmışsın. Elin Çinlisine nasıl güvenir de arabasına binebiliriz ki?" Çiğsenin bu cevabından sonra Tılsım;

"Alemciğim babanı çok sevdiğimi daha önce söylemiş miydim?"

"Şahsen ben babasının imkanlarını babasından daha çok seviyorum."

Evren'in söylediği bu cümle ile tüm kızlar gülmeye başlamıştır. Evren her zaman ki gibi kızların gülme sebebi olmuş ve içten içe bunun mutluluğunu yaşamıştır. Evren için arkadaşlarının yüzünün gülmesi dünyada ki çoğu şeyden önemlidir.

Kızlar gülmeye devam ederken Gölge Çiğsenin omzunu tutar ve " Çiğseciğim umarım burada biriyle kavga ederek hır gür çıkarmazsın. Zira babanın adının burada işe yarayacağını hiç sanmıyorum." diye küçük bir uyarıda bulunmuştur. Bunun üzerine Çiğse;

" Canım duanı çok yanlış ediyorsun. Diyeceksin ki umarım burada kime Çiğse'ye bulaşmaz. Biliyorsunuz ki biri bana bulaşmadığı sürece ben kimseyle kavga etmem." diye cevap verir. Ama söylediklerine kendi bile inanmamıştır. Çünkü Çiğsenin bela mıknatısı olduğunu çevresindeki herkes çok iyi biliyordur. Ki "Evet evet sende haklısın." diye cevap veren Evren de Çiğsenin inandırıcı olmadığını belirtmiştir.

Onlar bu şekilde konuşurken Alem çoktan bir taksi çevirmiştir. Ama 5 kişi ve valizlerin tek bir taksiye sığmayacağını anlamışlar ve ikinci taksiyi beklerken vakit kaybetmişlerdir.

Yaklaşık 1 saat süren araba yolculuğunun ardından kızlar kalacakları eve gelmişlerdir. Ev bir apartmanın 5. katında; 3 oda 1 salon, küçük bir mutfak ve balkondan oluşmaktadır. Kızlar 5. katta ki daireye valizlerle çıkarken epey zorlanmışlar ve sinirlenmişlerdir.

" Birde Türk insanına kötü derler. Yardım etse ölecek sanki. Canım ülkemin taksicileri bile güzel. Hayır insan der ki, 'Bunlar kız yardım edeyim.' "

Evren'in kurduğu bu cümle ile Tılsım'ın feminist tarafı ortaya çıkmıştır. "Neden bir erkeğe muhtaç hissediyorsun? Bir kadın olarak kendi valizini kendin taşıyabilirsin. Ayrıca..."

Bu konuşmanın sonunun tartışmaya gideceğini anlayan Alem. Gölgenin sözünü keser;

"Tamam tamam. Bakın şuan evimizdeyiz. Tüm valizlerimizi de taşıdık. Sorun kalmadı. Şimdi kim kiminle kalacak buna karar verin. Çünkü ben tek kalacağım"

"Neden sen tek kalıyorsun?" diye sızlanan Evrene Alem anında " Çünkü evi baban ayarladı. Rahat etmek en çok benim hakkım." diye cevap verir. " Bence gayet makul bir sebep" diyerek Alem'i destekleyen Gölge olmuştur.

15 dakikalık bir tartışmanın sonunda zorda olsa karar vermişlerdir. Çiğse Gölge ile Tılsım da Evren ile kalacaktır. Her ne kadar birbirlerini çok sevseler de gece Evren ile kalmak kızlar için gerçek anlamda bir zulümdür. Sabaha kadar çizgi film izler ve saçma sapan şeyler için ağlar. Kendi uykusuz kaldığı yetmiyormuş gibi bir de kızları uyutmaz ve sabaha kadar sızlanırdı. Bu yüzden kızların hiçbiri Evren ile aynı odada kalmak istemezler.

Aradan geçen birkaç saatin sonunda kızlar valizlerini yerleştirmişler ve evi temizlemişlerdir. Şimdi ise hepsi yorgun bir şekilde salonda oturmuş dinleniyorlardır.

"İnanamıyorum!! Şuan size aklıma yeni gelen acı bir gerçeği söylemek istiyorum." Çiğse tek kaşını kaldırır ve " Neymiş o?" diye Evren'e cevap verir.

" Bu Çinlilerin yemekleri çok iğrenç. Biz burada ne yiyeceğiz?"

Evren'in bu dediği üzerine Tılsım yüzünde sinsi bir gülümseme ile yerinden kalkar ve kapının orada duran büyük valizi almaya gider.

"O valizde ne var?" diye soran Gölgeye "Biraz sabır canım" diye cevap veren Tılsım valizi salona getirir ve içini açar. Gördükleri manzara karşısında şaşıran kızlardan ilk tepki Evrenden gelmiştir,

"İnanamıyorum!!! Tılsım seni çok seviyorum."

Valizin içerisinde bir sürü yiyecek vardır. Konserve yiyecekler, kuru bakliyatlar hatta çay bile vardır.

"Merak etmeyin canım arkadaşlarım. Şefiniz Tılsım bunu düşündü. Hepsinin son kullanım tarihlerine daha var. Yani burada kaldığımız süre boyunca kimse aç kalmayacak."

"Peki ya daha sonrası? Buradaki işimiz bitince Japonya var Güney Kore var. " Evren bunları söylerken dudaklarını büzüştürmüştür.

"Bence şuan sadece bugünü düşünelim Evrenciğim. Hem bizim Tılsımımız gayet başarılı bir aşçı. Eminim burada bile bize mükemmel yemekler yapacaktır."

Gölgenin dediğinden sonra Tılsım omuzlarını dikleştirmiş ve gururlu bir şekilde "Evet belki burada size kuru fasulye bulamam ama aç kalmamanız için elimden geleni yaparım" diye cevap vermiştir.

" Evet kızlar hiç birinizin düşünmediği bir şeyi de ben düşündüm." diyen Gölge kızların meraklı bakışları arasında mutfağa yönelir. 10 dakika sonra elinde tepsi ve beş fincan Türk kahvesi ile salona geri döner.

Alem;

"Türk kahvesi mi o? Lütfen bana burnumun yanlış koku almadığını söyleyin." diye sorunca Gölge;

"Evet canım Türk kahvesi. " diye cevap verir ve fincanları kızlara dağıtmaya başlar.

"Ahh!! Canım ülkem benim. Resmen burnumda tütüyor. Taşına toprağına kurban olayım." diye söylenen Evren'e tüm kızlar gülmeye başlamıştır.

"Biri şuna daha geleli birkaç saat olduğunu söyleyebilir mi?" Çiğsenin bu dediğine kızlar olumsuz anlamda kafalarını sallar ve kahvelerini içmeye devam eder.


Merhaba arkadaşlar. Bu hikayeyi 8 yıl önce yazdık. Lise 1 den itibaren çok yakın olan iki arkadaş olarak 8 yıl önce yazarken ve şimdi düzenlerken çok fazla keyif aldık. Umarım sizde okurken keyif alırsınız. Hikayemizdeki karakterlerin özelliklerini kendimizle bağdaştırdık ve yakın dostlarımızdan esinlendik. Yani hikayedeki karakterlerin özellikleri gerçek biz ile özdeşiyor. Si< okurlarımız da kendinizi bir karakter ile özdeştirebilirsiniz. Eminim bu şekilde daha keyif alırsınız.

*ss501__hys *channieninbaeki





💚LOVE 501💚Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin