Umut

7 0 0
                                    

Sonbahar mevsimiydi. Yüzümün kıvrımlarından akan soğuk sessizlik perdelere can vermişti. Duvarları üzerime gelen bu kasvetli odada gözlerimi umutsuz bir güne daha açmıştım. Bir yabancı vardı bu naçiz bedenimde. 

Acının gül kokulu raflarından düşen kitap sayfaları geçmişin izlerini bedenime kazımıştı...

Derin mahzenlerde acı çeken bedenlerden duyulan çığlıklar gibi geliyordu saatin tıkırdayışı. 12.00 olmuştu, umutsuz geçirecek saatlerimden bir kısmı daha karanlığa kendini teslim etmişti.

Fotoğrafına baktım, bütün benliğim ile ellerimi çerçeveden çekmeyi, fotoğrafı yakmayı istiyordum ama kalbim bana bütün varlığı ile karşı koyuyordu.

Unutabilirdim, kısacık ömrü boyunca sadece uçan ve bu acımasız dünyaya renkleri ile hayat veren kelebekler gibi özgür olabilirdim, kolumdaki kaza yarası her baktığımda seni hatırlatmasaydı. 

Sadece 2 yıl geçmişti o dehşet olayın üzerinden. Ne kadar da acı, o kadar zaman geçmiş olmasına rağmen her saniyesinin aklımda olması...

Çok içmemesini söylemiştik babamıza, kullanacağı arabanın şarampolden yuvarlanacağını bilmeden. O viraja gelmeden önce yüzünde olan tebessüm, bir sebep bulamıyorum artık senin güldüğün gibi gülebilmek için, sevgili kardeşim.

Bir dilek hakkım olsa, diler miydim o uçsuz bucaksız uçurumlardan uçmamayı ? Bilmiyorum... Ne çok uğraşmışlardı en çok da seni kurtarabilmek için ölümün karanlık ve soğuk pençesinden. Doktorun odaya gelişini hatırlıyorum. Hiç gelememiş olmasını dilerdim o odaya. Soğuk, yüzünde yılların verdiği tecrübeden dolayı donuk ve duygusuz bir ifade...

Doktorun dudaklarından dökülen kelimelerin raks edilmiş cevapları boş bir kağıt üzerine işlenmiş anlamsız kelimeler kadar can yakıcıydı. Seni o ölümün soğuk mahzenleriden kurtarabilmiş olsalardı, hayat şimdi nasıl olurdu acaba ?

Olur muydu günler renkli ve neşeli ? Olur muydu yemeklerin tadı ? Bu tadları son 2 yıldır hafızamın tozlu raflarından kaldırmıştım. 

Ne için çabalıyordum ki? Birbirini izleyen, her anı acı dolu geçen renksiz bu günleri tekrar etmek ne içindi ? 

Bugün farklıydı diğerlerinden, bugün işlenecekti bir günah, kadim zamanlarca yasak kılınmış olan. Ekilecekti ölümün tohumları kalbimin tam ortasına...

Kolumdaki yara izine bir yenisini daha eklemek istemezdim, son çıkış yolum bu olmasaydı eğer.

Ağır ve soğuk adımlarla mutfağa yürümeye başladım. Her adımımda geçmişin beynimde uyandırdığı hatıralar beni alıkoymaya çalışıyorlardı... 

Çekmeceyi araladım, ipek dolu olan. Anıların ruhumdaki açtığı yaralar kadar derin ve bir o kadar da kapanamayacak iki adet yara izi bıraktım bileklerime.  Ölümün mahzenlerinde tek başına acı çekiyor oluşunu ruhum kabul etmiyordu. 

"Zembereğinden boşalmış bir zaman bu. Ne mel'un şanstır ki, düzeltmesi bana kalmış." 

Gözlerim kendini karanlığa teslim etmeden önce son bir kez gelmişti gözümün önüne Sheakespeare'in vedası, Fırtına.


** Merhaba sevgili okuyucularıııııııııım. Yeni kitabımın ilk bölümü ile sizlerleydimmm :33 Büyüyünce ben de edebiyatçı olmak istiyorum lütfen beni destekleyinn biz bir aileyiz unutmayın :33333 **

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 26, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

İPEK DOLU ÇEKMECELER, ZERDEÇAL VE BENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin