Nothin' lasts forever
And we both know hearts can change
And it's hard to hold a candle
In the cold November rainWe've been through this such a long long time
Just tryin' to kill the pain, oo yeah
But love is always coming and love is always going
And no one's really sure who's lettin' go today
Walking awayIf we could take the time
To lay it on the line
I could rest my head
Just knowin' that you were mine
All mine
So if you want to love me
Then darlin' don't refrain
Or I'll just end up walkin'
In the cold November rainAnd when your fears subside
And shadows still remain, oh yeah
I know that you can love me
When there's no one left to blame
So never mind the darkness
We still can find a way
'Cause nothin' lasts forever
Even cold November rain'"Sikeyim, Rabastan. Ne dediğinin farkında mısın?"
Rabastan yine sabah ışıklarıyla eve geldiğinde eve getirdiği tek şey kendisi değildi. Ciddi bir konuşma ve ciddi bir kavga getirmişti peşinde.
Salonun arka kısmında, koca yemek masasının ve üç duvarı çevreleyen kitaplıklarının olduğu yerde, tartışırlarken Dorcas, çocuklar uyanmasın diye buraya bir sessizlik büyüsü yapmıştı.
Üç çocuk annesi olmak ve özellikle birinin yeni doğan kategorisinde olması onu fazla zorluyordu. Eh, ikizler de çok büyük değillerdi. Sadece 4 yaşındalardı.
"Dorcas şaka yapıyor olsam böyle mi olurum?" Rabastan Lestrange'se son zamanlarda deli gibi aşık olduğu kelebeğiyle artan kavgaları ve gün geçtikçe zorlaşan işi yüzünden fazla yorgundu.
"Lanet olsun Rabastan. Sırf senin aptal işaretin yüzünden ilke haline getirdiğim şeylerden vazgeçmeyeceğim."
"Öyle mi? O seni kendi öldürmeye gelince de bunu söylersin. 'Sırf senin aptal katliamların yüzünden ölmeyeceğim.' dersin."
"Sen kiminle konuştuğunun farkında mısın? Sana milyonlarca kez bunu hatırlatmak zorunda mıyım ben?!"
"Sana olacakları söylüyorum ama senin o aslan yüreğin olacakların önüne geçebilirmiş gibi davranıyor."
"Fransa'ya gidince her şey çözülecek mi? Her şey yoluna mı girecek? Ölmeyecek miyim? Çocuklar güvende mi olacak? Bunları yine kendini düşündüğün için mi söylüyorsun yoksa sonunda üç çocuk babası olduğun ve evli olduğun aklına geldiği için mi?"
"Dorcas saçmalıyorsun. Tabii ki sizi düşünüyorum."
"Vay canına demek kendinden başka insanları da düşünebiliyorsun... Seninle gurur duyuyorum kelebeğim."
"Şimdiye kadar seni düşünmeden ne yaptım ki? Eğer illa bir suçlu istiyorsan üzgünüm bulamayacaksın. Çünkü ikimiz de suçluyuz."
"Nasıl da lafı çeviriyorsun! O kadar bencilsin ki senin yüzünden ben kendi arkadaşlarımı ve düşüncemi savunamuyorum. Ne yaptığından haberim bile yok. Üç gün sonra seni alıp Azkaban'a götürseler ne bok yediğinden haberim olmayacak! Bu mu beni düşünmek?"
"Ne öğrenmek istiyorsun? Her gün nasıl adam öldürdüğümü mü?" Rabastan sinir bozucu bir şekilde güldükten sonra devam etti. "Asamı kaldırıyorum ve 'Avada Kedavra' derken şu şekli çiziyorum." Bu arada eliyle asa tutarmış gibi yapıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
since i don't have you
RandomRabastan'ın Azkaban'a girmesiyle kelebek etkisi bozuldu. (Rabcas One-Shot)