Gözümü açtığımda uykusuzluğun verdiği sersemlik ile ağzım kupkuru bir şekilde tavanda asılan lambayı ve fosfor yıldızları gördüm.Bembeyaz,pembe kadife desenli perdeleri dalgalandıran küçük pencereden gelen rüzgar,küçük dolabımın üzerindeki birsürü kitabın hışırtısı beni iyice rahatsız etmeye başlamıştı.Buna rağmen aradan sızan güneşin parıltıları ortama rahatlık çöktürüyordu.Yerimde yayılmış hâlâ zaman geçiriyordum. Ve dün ne yaptığımı hatırlamaya çalışıyordum.Nasıl gelip yatağa girdim?Bu yalnız yaşadığım evin ışıklarını kim söndürmüştü akşam?
İçimde garip bir duygu hissettim.Sanki yolda giderken tanıdığın birini görüp selamlamak ve karnında çiçek açtığını hissetmek gibi bir duygu.Kalbimin genişlediğini hissediyordum.Daha ferah ve şirin birşey.. Mutluluk
Kendimi olmadığım kadar mutlu hissediyordum... Ama neden.. İşte bunu birtürlü hatırlayamıyordum..
Aniden çalan kapı zili daldığım düşüncelerden beni ayırıp gerçek hayata bağlamıştı.Yerimden kalkıp duvardakı yaşlı nostaljik saate baktığımda ansızın zıpladım ve koşmaya başladım.Kapı gittikçe daha hızlı çarpılıyordu ve zil defalarca yeniden basılıyordu.Koridorun sonundaki kapıya ulaşmam ansızın mümkünsüz gibi göründü gözüme ve zilin birdaha basılmasıyla irkildim ve kendimi toparladım.Kekeleyerek "Ge-eldim.." dedim.
Kapının arkasından gelen sesle aniden durdum.Gözlerim kaymaya ve garip hissetmeye başladım.Ses sanki beni boşluğa sürüklüyordu.Tanıdıktı.Ama kim?...