Telefon birkaç kez çaldı ve sonunda hattın öbür ucunda uykulu ama kendine güvenen bir erkek sesi geldi. "alo"
"alo, jungkook?" dedi Tae.,
Jungkook tae'n kuzeni'ydi. Taehyung ' la birbirlerine kardeş kadar yakınlarda. Jungkook yirmi üç yaşında, kavgacı, çapkın, alaycı ama yeri geldiğinde ciddi olabilen ve Taehyung'la hep dalga geçen yakışıklı bir gençti. Tae' nin anne-babasından kalan parayla geçiniyordu. Antika spor arabası dışında araca binmez, çok güzel resim çizer, tutkunluk derecesinde Rock müzik dinlerdi. Olağanüstü güçlere ve olaylara inanırdı. Tam bir maceraperestti ve... Vampir avcısıydı.
"alo, jungkook"
"taetae! Aman tanrım! Küçük kuzen, naber?. Bir haftadır sesini duyan yok. Neredesin?"
"şey..."
"sesin kötü geliyor. Ne oldu? Biri canını mı sıktı?"
"sorun, jennie," diyebildi jimin.
"ne oldu? Ayrıldınız mı?"
"soru sormayı kesip beni dinler misin?" dedi tae ters ters.
"tabii ki... Ne oldu ortak?"
" Bu gece... sinema çıkışı... Jennie öldürüldü. Hem de çok garip bir şekilde. Bir şey onu ara sokakta sisin içine çekti. Kayboldu. İki üç dakika sonra birkaç metre öteme düştü. Başında..."
"Tanrım! Sen iyimisin birader?"
"pek sayılmaz. Şüpheli olarak tutuluyorum."
"Neredesin"
"Hastanede."
"Hangisi?"☢︎︎ ☢︎︎ ☢︎︎ ☢︎︎ ☢︎︎ ☢︎︎ ☢︎︎ ☢︎︎ ☢︎︎ ☢︎︎ ☢︎︎ ☢︎︎
Bir saat kadar sonra, uzun siyah pardösüsünün yakanları kalkık, koyu mavi ve bir beden büyük kot paltolonlu, koyu yeşil kareli gömlek altındaki tişörtünde *𝙸𝙽 𝚃𝙷𝙴 𝙽𝙸𝙶𝙷𝚃 𝙴𝚅𝙴𝚁𝚈𝚃𝙷𝙸𝙽𝙶 𝙲𝙷𝙰𝙽𝙶𝙴*(GECELERİ HER ŞEY DEĞİŞİR) yazan, kahve gözlü kahve saçlı, 1.85 boylarındaki biri belirdi. Bu jungkook 'tu. Gece olduğundan hastane sessizdi. Asansörün önünde kısa boylu, çelimsiz bir doktor bekliyor, boş bir tekerlekli sandalyeyi kapı açılınca içeri itmeye hazırlanıyordu. Asansöre aynı anda bindiler. Kapı kapanırken doktor, jungkook' a küçümsercesine baktı.
" bir sorun mu var?" dedi jungkook adama dönüp. "yok" "iyi o zaman"
Jungkook aniden sert bir yumruk attı doktora. Adam bayıldı. "ben de öyle düşünmüştüm zaten," dedi jungkook gülerek. Asonsörü durdurdu ve morga inmek için - 2'ye bastı. Asonsör kapısı açıldığında, jungkook doktorun beyaz önlüğünü giymiş, kendi pardösüsünü de tekerlekli sandalyeye oturttuğu adamın dizlerine koymuştu. Önlük dar gelmişsede idare ederdi. Jungkook loş morga girdi. Doktoru kapının girişindeki boş demir masaya yatırdı.Üstüne beyaz, ince bir çarşaf örttü. Sonra sırayla yatan, üstü beyaz çarşafla örtülü kişilerin ayak başparmağında asılı olan kimliklere bakmaya başladı. Bir yandan da hafif bir melodiyle ıslık çalıyordu. Beşinci kişiden sonra jennie kim'e ait kartı tuttu"işte, bu bizim jennie olmalı."Bir an durakları, ama sonra beyaz çarşafı usulca kaldırdı." Tae bak sen şanslı şey,"diye söylendi." yine turnayı gözünden vurmuşsun da haberimiz yokmuş "kızın başını yana doğru çevirdi. Boynunda paralel iki delik vardı. Kollarına baktı. Bilekleri morarmıştı. Bilek ve kol atar damarlarında iki tane paralel delik vardı. Kızın göz kapaklarını açtı.Gözleri kıpkırmızıydı.Kollarında simetrik derin çizikler vardı. 𝑡𝑖𝑟𝑛𝑎𝑘 𝑖𝑧𝑙𝑒𝑟𝑖."Ah-lis, bunları görsen ne derdin acaba?" diye söylendi. Alaycı bir şekilde sesini inceltip, "Sehun iyidir, kimseye zarar vermez," diye fısıldadı. "Sehun'u hep korudu, ama o seni arkandan vururken Bi dakika bile düşünmedi. Acaba şimdi neredesin lis? Seni gidi sevimli şey!"Kendi kendine konuştuğunu fark edince alnına bir şaplak atıp, "Ne diyorum ben böyle!" diye söylendi.
Bekletmiyim diye atıyorum bölüm bitmedi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
vampir avcıları ˡⁱˢᵏᵒᵒᵏ
FanfictionDOLUNAYLI BİR GECEDE, 𝑡𝑒𝑝𝑒𝑛𝑖𝑛 𝑒𝑛 𝑢𝑠𝑡 𝑛𝑜𝑘𝑡𝑎𝑠𝑖𝑛𝑑𝑎 𝑏𝑖𝑟 𝑘𝑢𝑟𝑡,𝑏𝑎𝑠𝑖𝑛𝑖 göğe 𝑘𝑎𝑙𝑑𝑖𝑟𝑚𝑖𝑠 𝑢𝑙𝑢𝑦𝑜𝑟𝑑𝑢.𝑌𝑎𝑣𝑎𝑠𝑐𝑎 𝑘𝑎𝑓𝑎𝑠𝑖𝑛𝑖 çevirdi.𝑔ö𝑧𝑙𝑒𝑟𝑖 𝑘ı𝑝𝑘ı𝑟𝑚𝑖𝑧𝑖𝑦𝑑𝑖 .𝑦𝑎𝑣𝑎𝑠 𝑎𝑑𝑖𝑚𝑙𝑎𝑟𝑖𝑦...