'ŞAMANİZM NEDİR?'
Şamanizm, varlığı tüm insanların tarihinde Erken Taş Devri'ne ve daha da geriye kadar kanıtlanabilen, inisiyasyon içeren bir vecd ve trans tekniği.
Günümüzde yenilenerek tekrar uygulanmaya başlanan şekline ise Neo-Şamanizm denir.
On üçüncü yüzyılda Avrupalı gezginlerin Mançu-Tunguz halklarından duydukları Şaman kelimesi, daha sonra Sibirya sihirbazlarına verilen bir isim olarak yaygınlaşmıştır. Şamanizm ise genellikle Sibirya kavimlerinin din inançlarını ve bu inançlara bağlı olarak dini merasimlerini ifade eden bir terim olup, Kuzey Asya halkları arasında yaygın olan Şaman kelimesi etrafında kurulan, çoğunlukla dini karaktere sahip inançları ve bir takım faaliyetleri ifade için kullanılır. Çok geniş bir alana yayılan Samanlık, Türk-Moğol eski kültür tarihinde önemli bir yer tutar.
Çin kaynaklarından anlaşıldığına göre, eski Orta Asya Şamanizminin temelleri Gök Tanrı, güneş, yer, su, atalar ve ocak yani ateş kültüleriydi. Bu bağlamda Asya halklarının inandığı şamanlığın temelinde insan ve doğanın birlik ve beraberliğinin yanında uyumu düşüncesi de yer alır.
Evren, dünya, insan, hayvan ve bitkiler alemi bir bütün olarak düşünülür. Dünya ve Gök, yaratma eylemini birlikte ve iş birliği halinde gerçekleştirmektedir. Bunlar bütün varlıkların yaratıcısı olmalarından dolayı kutsaldır. İşte bu yüzden Asya'nın göçebe halklarında Gökle Yer-Su'yu sayma ve bunlara saygı gösterme, bu göçebe halkların inanışlarının özünü oluşturuyordu. Dağın eteğinde ya da zirvesinde, nehrin ya da gölün kıyısında, yolun ya da atm bağlandığı direğin yanında bir göçebenin kutsamayla eylemleri, tüm yaşamın ortak bir bilinci paylaştığı doğaya dönüktür. Samanlıktaki bir diğer inanışta, insan neslinin sonsuz bir şekilde devamlılığı düşüncesidir. Şamanist olan birisi kendini baba, dede ve atalarına ait bir hayatın devamı olarak görür, bunları bilir ve sayar. Yani atalar kültü hakimdir. Bununla birlikte söz konusu insan, aynı zamanda kendi geleceğini de sonraki nesillerde görmektedir ki, bu durum varoluşun ana anlamıdır. İşte bu nedenle, bu insanın görevi çocuk ve torunlarına toplumun en iyi yanlarını aşılayarak yetiştirmek ve hayata hazırlamaktır.
Şamanizm en eski inanç sistemidir. Türklerin, Moğolların ve Asya göçebelerinin eski dinidir. İnançlarına göre bir yanda gökyüzünü mesken tutmuş iyilik Tanrıları, bir yanda yeraltının karanlığına gömülmüş kötülük Tanrılarının ve ağaçta, taşta, dağda, suda, ateşte, ayda, güneşte uyuyan ruhların varlığına inanırlar. Şamanlar, bu Tanrı ve ruhlarla insanlar arasında aracılık yapan kişilerdir. Eski Türklerde iyi ruh "Ülgen", kötü ruh "Erlik" diye adlandırılmıştır. "Ülgen" aynı zamanda iyi ruhların başında bulunan, onlara emir veren bir Tanrıdır. Tanrı ve en büyük semavi ruh, semanın en üst tabakasında bulunan insan şeklinde bir varlık olarak tasavvur edilmiştir. Gökte yaşadığına inanılan bu en büyük ruh, insanları, ovaları, ateşi, yeri, güneşi, ayı, yıldızları yaratmış, kainatın düzenini sağlamıştır. Yine Şamanist kavimlere göre, gökte ve yerde meydana gelen çeşitli tabiat olayları, birtakım ruhların ve Tanrıların eseriydi. Onlara göre, tıpkı hastalık gibi ölüm de kötü ruhların bir eseri sayılıyordu.
Ağaçlara, taşlara, su kaynaklarının etrafına bez bağlamak Şamanizm'de önemli bir ritüeldir. Gökteki Tanrılara beyaz, Yer-Su ruhlarına kırmızı, yeraltı Tanrılarına ve ruhlarına ise siyah bez parçaları kullanılıyordu. Bu yolla, Tanrılara dilek ve isteklerini ilettiklerine inanıyorlardı. Moğolistan'ın dört bir yanında yol kenarlarında bulunan taş yığınları kutsal sayılır. Bu taş yığınlarına "Ovo" denir. Bu yığına taş, votka şişesi, para ve kumaş gibi şeyler bırakmanın şans getireceğine inanılır. Ovo'nun etrafında dönüp dua etmek aynı zamanda güvenli bir yolculuğun da garantisidir.Şamanizm, hastayı olduğu kadar Şaman-şifacıyı da içeren büyük bir zihinsel ve duygusal maceradır. Şaman, destansı yolculuğu ve çabaları aracılığıyla hastasının normal, sıradan, içinde kendini hasta olarak tanımladığı gerçekliği aşmasına yardımcı olur. Şaman; hastalarına, hastalıklara ya da ölüme karşı giriştikleri savaşta duygusal ve ruhsal olarak yalnız olmadıklarını gösterir. Şaman, derin bir düzeyde kendi özel güçlerini hastasıyla paylaşır ve onu, başka bir insanın ona yardımcı olmak için kendisini feda etmeye hazır olduğuna ikna eder.
Uygarlaşmış dünyada yaşayan bizlerin "büyücü doktor" olarak adlandırdığımız Şamanlar, kendilerinin ve topluluklarının üyelerinin sağlığı ve esenliği için geliştirdikleri ve kuşaktan kuşağa devamını sağladıkları son derece kadim tekniklerin koruyucularıdır.
Arkeolojik ve etnolojik kanıtlar Şamanik yöntemlerin en azından yirmi yada otuz bin yaşında olduğunu bildirmektedir. Şamanik varsayımlar ve yöntemlerle ilgili dikkate değer şeylerden birisi, bunların Avustralya yerlileri yani Aborjinler, Kuzey ve Güney Amerika, Sibirya ve Orta Asya, Doğu ve Kuzey Avrupa ve Güney Afrika'da dahil olmak üzere dünyanın birbirinden ayrı ve uzak bölümlerinde olmasına rağmen çok benzer olmasıdır. Ortaçağ ve Rönesans batı Avrupa'sında aynı temel Şamanik bilgi. Engizisyon tarafından yok edilmiştir.
Ruhlarla ilişki kurmak yalnızca Samanlarda bulunuldu. Böylece Şamanlar törenlerde insanlarla ruhlar arasında aracılık yaparlardı. İyi ruhların yararlı etkilerini sürdürürler ve kötü ruhların zararlı etkilerini önlemeye çalışırlardı. İnsan ruhunun ölümden sonra göğe çıkabilmesi için parlak cenaze törenleri yapılır, kurban kesilir ve mezarlara kıymetli eşyalar konurdu. Tören sırasında çalınan davulun içine ruhların toplandığına inanılırdı.