One Shot

44 6 6
                                    

Yıl: 1975

Yer: Londra 

saat: 18.45

Sonunda sevdiğini hep hayal ettikleri gibi Londra'ya getirmişti Jeno. Hayatlarının baharında olan genç adamlar baharın ortasındaki kalplerini dolduracak umutsuz ayrılık dolu bir sonbahar yerine sonsuz kışı tercih etmişlerdi. Bu yıllardaki cahillik yüzünden onların birbirini sevmelerine izin verilmezken nasıl yaşayabilirlerdi ki? Çatıda esen rüzgar yüzünden Jaemin'in beyaz şeritli siyah fötr şapkası karamel rengi saçlarından güneye doğru yol almıştı. Jeno sevdiğinin takım elbisesindeki karanfili düzeltti.

"Neden karanfil taktım biliyor musun sevgilim? çünkü insanlar sevdikleriyle randevuya çıkacakları zaman ceplerine karanfil yerleştirirler. Biz sonsuz bir randevuya gidiyoruz yıldızım."

Jaemin hafifçe kıkırdayıp Jeno'nun yakasını düzeltti.

"Seninle bu randevuya çıkmak benim için bir onurdur gökyüzüm."

Kurduğu cümlenin ardından göz yaşlarını akıttı daha fazla tutamazdı, patlayacak gibi hissediyordu o an.

"Jeno, hep söylemiştim sonumuz saçların gibi olacak diye. Karmaşık, gece gibi siyah..."

Jaemin sevdiğinin saçlarını okşadı, kokladı. Saçlarında boğulmak istermişçesine  ciğerlerine doldurdu sevdiğinin kokusunu.

"Haklı olduğunu her zaman biliyordum ama bizimde mutlu olabileceğimize inanmak istedim sevgilim. Sadece biraz inanmak istedim ama şimdiye kadar aldığım her nefeste inancım tükendi. İnandım... Tanrıya inandım, insanlara inandım ama bak şimdi nerdeyiz." 

Histerik bir gülüş sundu karşısında ki sevgilisine.

"Öğrendiğim bir şey varsa inancın bizim aşkımızdan daha az gerçek olduğudur." 

Ellerini sevdiğinin ıslak yanaklarına koydu. Akan göz yaşlarını sakince silip yanaklarını okşadı ardından yumuşak dudaklarına hızlı bir öpücük kondurdu. Jeno gözyaşlarını daha fazla tutamayıp boşluğa saldı damlaları.

Dünyalar onlara karşıyken onlar her şeye rağmen sımsıkı tutundular birbirlerine şimdi ise ayaklarının altındaki zemin bile onlara ihanet ediyordu. Batmakta olan güneşi yanlarına alıp yüzlerini kuzeye döndüler. Son kez rüzgara karşı haykırdılar birbirlerine olan sevgilerini. Jeno sonsuz randevularından önce Jaemin ile yazdıkları mektubu çatıya bırakıp üstüne uçmasın diye taş koydu. Artık sevdiğiyle birlikte dünyadan silinmeye hazırdı. Renjun onlara çok kızacaktı belkide affetmezdi ama renjun'in onları anlayacağını biliyordu iki genç adamda. İlk önce karanfillerini bıraktılar aşağı sonra birbirlerine sımsıkı kenetlediler ellerini, yumdular gözlerini bıraktılar boşluğa kendilerini.

Karanfillerin düşüşü

Chenle ve Lucas  gülüşerek Londra sokaklarında yürüken üstlerine iki tane karanfil düşmesiyle şok oldular ilk başta bunun hakkında şaka bile yaptılar ama ikili kafalarını yukarıya kaldırdıklarında 1 çiftin atlamak üzere olduklarını fark ettiler bir süre sonra önlerine düşen genç adamlardan birini tanıdığını fark etti Lucas. Bu Jeno idi... Chenle şok olmuş bir şekilde Jisung'ın abisi Jaemin'in yerde cansız şekilde yatışına bakıyordu hala. Lucas bir ankesörlüyle Renjun'i aramaya çalıştı ama lanet makine yurtdışı aramaları için biraz daha para istiyordu. Aceleyle cebinden bozukları çıkarıp hepsini makineye tıktı. Renjun telefonu açtığında her zamanki gibi agresif bir cevap vermişti.

"Kimsin bilmiyorum ama umarım önemlidir" Renjun saatte baktı ardından tekrar konuştu. "Lanet olsun sabah bile değil..."

Lucas aceleyle olanları anlattı ardından Renjun bir şey demeden havaalanına gitti...

Tüm cenazeyi Renjun, Jisung, Lucas ve Chenle ayarlamıştı çünkü Jeno ve Jaemin'in ailesi bu olanlarda bile akıllanmayıp homofobiklik yapmıştı. Renjun hala mektubu açmaya cesaret edememişti elinde mektupla dudaklarını kemirmekten başka bir şey yapamıyordu. Lucas, Renjun'in omzuna dokununca Renjun istemeden irkilmişti.

Renjun omzuna dokunanın Lucas olduğunu görünce içindeki hüzün dumanlarının arasına azda olsa umut serpilmişti. Göz yaşlarının aktığını görmesin diye Lucas'a sarılmıştı ama o an buna pişman olmuştu çünkü şimdi hemen karşısında ağlayan küçük Jisung'ı görmüştü ve bu göz yaşlarının hızlanmasına neden olmuştu. 

"Hey, geçecek tamam mı? Onlar şimdi daha mutlular buna emin olabilirsin." Renjun'den ayrılıp elindeki mektubu aldı.

"Hala açmadın mı?" Renjun göz yaşlarını silip konuştu.

"Cesaret edemedim bir türlü." Lucas mektubu açıp konuştu.

"Birlikte okumaya ne dersin." Renjun sadece kafasını sallayıp lucas'ın mektubu ona sesli bir şekilde okuyuşunu dinlemeye başladı.


Sevgili Renjun'imiz;

Biliyoruz çok klasik bir başlangıç olacak ama her anımızda yanımızda olduğun için sana o kadar müteşekkiriz ki.. Bunu anlatmaya kelimeler yetmez. Bizim aramızdaki aşkı keşfeden de sendin buna aşk diyende sendin bizim biz olma sebebimiz sensin sana borcumuzu ödeyemeden gideceğiz bunun için öncelikle özür dileriz. Ama bu yaptığımız anlamalısın sadece kendimiz için değil dünya üzerindeki eşcinseller adına yapıyoruz diyebiliriz. Bazı şeylere öncü olmaya çalıştık ama bunu yaşarken başaramadık belki şimdi bir şeyler değişebilir. Bu planımızdaki en büyük görevlerden biri de senin, bu mektubu yazmamızın en büyük nedeni hikayemizi anlatın sesimizi duysunlar. Belki biz mutlu olamadık ama bizim sayemizde birileri mutlu olabilir. Umarım bizi anlıyorsundur.

Seni seviyoruz... Lee Jeno and Na Jaemin

 Lee Jeno and Na Jaemin

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Bunu prideda yayınlamam on numara oldu aslında ısfuxcjdıosxz 

Bu benim için bir farkındalık projesi arkadaşlar 2020 yılındayız hala homofobikler var amına koyayım çok affedersiniz küfür etmemem lazımdı bunu okuyanların benim gibi insanlar olacak ama sizin çevrenizdekileri bilinçlendirmeniz için bir yazı gibi düşünün bunu lütfen ve noktalama hatası varsa gerçekten üzgünüm pek iyi değilim o konularda sizi seviyorum gayzzz ;)

Clove - NoMinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin