"her gece,
yaşıyorum ve ölüyorum"-lorde
chaeyoung'un uçağı kalkalı dört saat olmuş olmalıydı, chaeyoung burada olmamalıydı. fakat öyleydi işte, kanlı canlı. chaeyoung, benliğinin tümüyle buradaydı. "lalisa, aç kapımızı aşkım, ben geldim. lütfen bırak gireyim."
chaeyoung çok sevmişti, çok da güzel sevmişti. fakat, lalisa kendini hiçbir zaman o sevgiye layık görmemişti.
"neden buradasın?" sesi titriyordu lalisa'nın. bunu onun önünde yapmak istemiyordu. sessizce bitirecekti bu işi, fakat planladığı gibi gitmiyordu.
"sana geldim aşkım ben. gelme demiştin ama, ben yine de geldim."
chaeyoung'un hıçkırıklarını duymak, onu yeterince üzüyordu. bir de şöyle güzel konuşmasa olmaz mıydı?
"gelmemeliydin." dedi lalisa,
"geleceğimi biliyordun." diye yanıtladı chaeyoung.
"ama gelmemelisin." bir kere daha huzursuzca cevap verdi lalisa.
"en çok da, sen istemediğin zaman geleceğim." hıçkırıklarıyla karşıladı yine onu chaeyoung.
lalisa, şimdi onu kollarına alıp sonsuza dek sarılmak istiyordu ona. şüphesiz, chaeyoung'un istediği de buydu. fakat bu ülkede olmazdı. lalisa, onun hayallerini yıkamazdı.
chaeyoung keşfedilmiş, ve bir şarkıcı olmuştu. çıkış yapalı çok olmamış ve çok ilgi toplamıştı. ve onların durumunu bilen şirketin ceo'su, lalisadan nazikçe ayrılmasını istemişti. "kendini düşünmediğini biliyorum, manoban. tüm ülke senden nefret etse de sorun değil. ama en azından kız arkadaşını düşün"
işte, chaeyoung ve lalisa böyle ayrıldı. gündüz geceye böyle küstü. ay ve güneş birbirini görmekten böyle nefret etti. hayatın hiçbir anlamı kalmamış gibiydi ikisi için de.
chaeyoung ona, lalisa ondan ayrılmadan hemen önce "bencilsin, lalisa manoban." demişti. bencilsin, lalisa manoban. hep sadece beni düşünüyorsun, nolur ki biraz da kendini düşünsen?
ama düşünmedi.
düşünmeyecekti.
chaeyoung her şeyden haberdardı, elinden geleni yapmıştı bunun için. ona, taylanda gidebileceklerini, şarkıcı olmak falan istemediğini söyledi. fakat, aldığı dönüt, sinirden gözleri kızarmış bir lalisa'ydı. şöyle demişti tam olarak, "sen bunları kavul edeceğimi mi düşünüyorsun? benim için hayallerinden vazgeçmeni mi izleyeyim yani?!"
şimdi mi?
şimdi lalisa manoban, çekmecesindeki silahı alnına dayamış ve chaeyoung'un yalvarışlarını duymamazlıktan geliyordu. "bana bencil olduğumu söyledin, ama, öyle düşünme lütfen. çünkü, biliyorsun, benciller intihar etmez."
chaeyoung daha duyduklarını idrak edemeden, merminin sesi tüm apartmanı kaplamıştı. sesi duyan komşular yardıma gelmişti, fakat, her şey için çok geçti. ölünün kaldırılması için, cenaze aracı gelip lalisa'yı götürmüştü ama, ölen chaeyoung'du.
o günden sonra,
chaeyoung bir daha gülmedi.
evlendi, ailesinin istediği gibi.
çok başarılı bir sanatçı oldu ve ilerlemeye devam ediyordu.
fakat, chaeyoung o günden sonra bir daha hiç gülümsemedi. sadece, her sene 4 haziranda, bütün geceyi kendini odasına kapatıp ağlayarak geçirirdi. kocası bunun sebebini asla sormadı, çünkü umrunda değildi.
zaten, ikiside birbirini hiç sevmemişti.
chaeyoung, sadece lalisa için yaşamıştı, ve şimdi bir sebebi bile yoktu. zaten o da, 27 yaşındayken 4 haziran gününde , bir trafik kazasında ölmüştü. aslında, intihar etmişti. kendini arabanın birinin önüne fırlatmıştı.
artık chaeyoung da bencil değildi.
çünkü, biliyorsunuz,
benciller intihar etmez...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
benciller intihar etmez.
Short Storychaeyoung hep en güzel şarkılarını, tek bir bencil için söylerdi.