Umur

8.6K 80 11
                                    

"O gördüğüm en akıllı adamlardan biri!" Diyip dururdu babam. Tüm facebook anasayfasını yeni iş ortağıyla çekildiği fotoğraflarla dolmuştu. Neredeyse bir yıl sürekli aynı adamı övdü.

Babamın bayıldığı üniversiteden mezun olmuş, sonra da yüksek lisansını yurt dışında yaptıktan sonra işe müdür olarak başlamıştı. Ailece pek zaman geçirmezdik zaten, geçirdiğimizde de sürekli tek bir kişinin ne kadar zeki olduğunu anlatıp durduğundan benim de ilgimi çekmişti. Yine de babamı akşam yemeğinde dinlerken tüm bunların başıma geleceğini tahmin bile edememiştim.

Ayaklarımın önünde duran iki büyük valizle onun evinin önüne sahipsiz bir kedi gibi bırakılmıştım. Babam sürekli anlatıp durduğu Umur'a beni üç aylığına bakması için bırakmış ve sürekli çıktığı yurt dışı gezilerinden birine annemi de götürmeye karar vermişti.

Kapısının önünde durduğum adam hakkında bildiğim çok az şey vardı. Bunlardan biri az sonra gelip beni alacağıydı. Diğeriyse babamın paylaştığı fotoğraflardan gördüğüm kadarıyla uzun boylu ve yakışıklı bir surata sahip olduğuydu.

Yine de ondan çekiniyordum. Daha önce hiç tanımadığım birinin evinde hiç kalmamıştım. Üstelik evi de şehir merkezine uzak, sahili olan bir kasabadaydı. Annemin dediğine göre bana sadece ebeveynlik yapacaktı. Benim de onun kurallarına uyup iyi bir kız olmam gerekiyordu.

Derin bir nefes alarak uzun süredir valizlerimde dolanan bakışlarımı çevremdeki ağaçlıklara çevirdim. Nerede kalmıştı? Babam beni bırakalı birkaç dakika olmuştu bile. Evden çıkıp dış kapıya varmak bu kadar uzun sürebilir miydi?

"Belki de beni istemiyordur." Diye mırıldanıp kenarda gördüğüm kayalığın üstüne oturdum. Ayağımda yeni aldığım topuklu sandaletlerim vardı ve toprak yüzeyde gezinerek pislenmelerine neden olmak hiç hoşuma gitmiyordu.

Heniden homurdanıp gözlerimi kapadığımda büyük bir gürültüyle irkildim. Demir kapıları biri sürükleyerek açıyordu. Heyecandan karıncalanan avuç içlerimi dizlerime dayayarak geniş omuzlarıyla o büyük kapının arkasından çıkıp bana doğru ilerleyişini izledim.

Ah tanrım... Fotoğraflardakinden daha gerçek ve yakışıklıydı. Sahi kaç yaşındaydı? Yirmi sekiz mi?

"Selam ufaklık." Diyip paslı ellerini altındaki gri eşofmana sürdükten sonra valizlerimi hiç zorlanmadan tutup yürümeye başladı.

Neyse ki şaşkınlıkla arkasından bakakaldığımı fark etmesi uzun sürmemişti. Omzunun üstünden bakıp çattığı kaşlarıyla içeriyi işaret ettiğinde panikle yerimden kalkıp pantolonumu silkeledim. Ah tanrım. Ellerim pislenmişti.

Buruşuk ifademle peşinden yürümeye koyulduğumda bu kez büyük evini fark ettim. Buradaki her şey büyüktü sanırım. Gözüm altındaki gri eşofmana takıldığında muzipçe dudaklarımı ısırıp ellerimi önümde kavuşturdum. Neyseki beni görmüyordu.

UMUR (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin