(04:08)
birkaç gündür jungwoo uyumakta zorluk çekiyordu. gece aniden uyanıyor ve yeniden uyuyamıyordu. bu gece de onlardan biriydi. yanında uyuyan doyoung'u rahatsız etmemeye çalışırken, oturma odasına gitmeyi planlıyordu. ama başarısızdı.
"jungwoo, nereye gidiyorsun?" gözlerini açmaya çalışırken, uykulu sesi ile fısıldadı.
"tuvalete gidiyorum, uyumaya devam et."
doyoung'un kuşkulu bakışlarına maruz kalmıştı. "sabahın dördünde mi?"
"ah, yatmadan önce çok su içmiştim." doyoung'un inanmasını umarak yalan söylemişti ama aldığı karşılık, yatağın kenarını pat patlayıp oturmasını işaret etmesi oldu. inanmadığını anladığı için iç çekti.
"son günlerde uyumakta sorun yaşıyorum. sabahları genellikle üç veya dört civarında uyanıyorum ama o kadar kötü değil. kitap okuyorum ya da birkaç saat telefonumda oynuyorum." jungwoo çok endişelenmemesini umarak açıkladı.
ellerini, elleri arasına aldı. "neden bana söylemedin? sana yardım edebilirdim ya da seni şirkette biraz daha fazla tutabilirdim." jungwoo ise sadece omuz silkti. her şeyi paylaşmış olsalar bile bunu neden anlatmadığını kendi de bilmiyordu.
"eh, şimdi biliyorsun." yerinden kalkmaya yeltenirken devam etti. "biraz uyu. oturma odasında kitabımı okuyacağım." ama bileğini tutan el gitmsine engel oldu.
"hayır, bu sefer değil. burada kal, birlikte film izleyeceğiz," diyerek odasındaki projektörünü kurmak için kalktı doyoung.
onu biliyordu, gitmesine izin vermeyecekti. bu yüzden pes edip yatağa yerleşti.
izleyecekleri filmi açıp gelen doyoung, jungwoo'nun arasına girmesi için kollarını açtı.
"şimdi, ilk uyuyakalan, yarın yemeğin parasını öder." alaycı bir sesle, doyoung'u güldürmek için meydan okudu jungwoo.
"anlaştık."