🔹️1🔹️

408 21 0
                                    

Üç genç her zaman olduğu gibi istasyona erkenden gelmişler, bavullarını her zaman oturdukları kompartımana koyup (birisi hariç) aileleri ile vedalaşmak için platforma geri dönmüşlerdi. 2. Senelerinde olmalarına rağmen arkadaşlıkları hiç bir zaman olmadığı kadar güçlüydü.

Ama bir gariplik vardı sanki, üçlülün normalde en fazla konuşan üyesi Sirius Black'te bir gariplik vardı. Sürekli düşünüyormuş gibi davranıyordu, belki gerçekten de düşünüyordu ama bu onun pek fazla yaptığı bir eylem değildi. Normalde bu özelliğini tehlike ve panik anlarında kullanırdı.
🔹️🔹️🔹️🔹️🔹️🔹️🔹️🔹️🔹️🔹️🔹️🔹️🔹️🔹️🔹️🔹️
Aileler ile vedalaşıp kompartımana döndüklerinde, koltuğun üstünde ayaklarını cama doğru uzatmış kitap okuyan simsiyah saçlı bir kızla karşılaştılar. Saçları Sirius'unkiler ile aynı boylardaydı. Remus ,aralarında en kibar olabilecek olanı, en iyimser sesini kullanarak kızın yanına yaklaştı.
"Pardon, rica etsem kendinize başka bir kompartıman bulur musunuz? Burası dolu da" diyerek koltukların üstündeki dolaplara yerleştirilmiş bavulları gösterdi.

Kız onlarla bırakın konuşmayı onları görmüş gibi bile değildi. Remus ve James bu duruma baya şaşırmış olmaları gerek ağızları yarı açık birbirlerine bakıyorlardı. Ama Sirius hiçte şaşırmış gibi gözükmüyordu. Yavaş adımlarla kompartımana girdi, kızın yanına yaklaştı ve kulağına eğildi. Ona bir şeyler söylemiş olacak ki kız kitabını sert bir haraket ile kapattı. Ani bir biçimde ayağa kalktı ve hemen otuduğu koltuğun önüne dizilmiş iki genç ile göz göze geldi. Boyu James, Remus ve Sirius'tan 5-6 santim daha kısaydı ama onlar ile göz göze gelmesi için parmak uçlarına kalkmasına gerek yoktu genç kızın.

Oğlanların gözlerinin içine bakarken zaten gri olan gözleri gittikçe daha da açılıyordu.
Kız yavaş ama bir o kadar da ani bir biçimde elini James'e uzattı. James kendi adını söyledikten sonra kızın yüzünde "ben zaten biliyorum bakışı" gibi bir bakış oluştu. James kızın kendi adını da söylemesini beklerken kız bu sefer de elini Remus'a uzattı. Remus'ta kendi adını söyledi ve o bakışa maruz kaldı. Ama ne var ki kız kendi adını yine söylememişti. En sonunda ikisinin elini de sıktı ve teni gibi bembeyaz olan ellerini belinde birleştirdi. Oldukça masum ama bir o kadar da tehtitkar bir ses tonu ile söyledi.

"Linda Black" sesi isminin söylerken masum ve tehtitkar olsa da soyadını öyle söylememişti. Hızlı ve sessiz. Sanki söylemek istemiyor gibiydi.

Linda [Marauders]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin