SOĞUK EL

184 4 5
                                    

 Kapkara gecenin kör aydınlığında zorla o evin önüne gelmiştim. Bu ev insani kendine hiç çekmiyordu.Çünkü o derece tahta kapılı ve korkunç görünümlü bir ev hayatımda görmemiştim. Ne zaman bu sokaktan geçip evin önüne gelsem hep bir şeylerin ters gittiğini anlıyorum. Bu gün daha doğrusu bu gece yine annemlerle geldik bu eve. Artık her gecem ve günüm burada geçecekti. Bu korkunçtu. Bu... Bu hiç olmadığı kadar berbat bir yaşantının ve korkunç bir hayatın ufak adımlarıydı. Annemlerden önce kendi arabamla bahçeye girdim. Dışarıdan eve göz gezdirdim. Tahta kapısının önünde içine çökmüş diğer tahta parçacıkları, kırık bacasının üstünde hafif dumanlı bir görüntüsünün olması, iğrenç görünümlü o pis pencereleri,arka bahçeye açılan küflenmiş üstünde tozlar birikmiş çanlı bir bahçe kapısı ve evin etrafını kocaman gövdeleri ile sarmaşık gibi sarmış bir sürü ağaç ile bu dumanlı havada daha da bir berbat görünür olmuştu gözüme. Etrafıma her baktığımda korkuyu iliklerime kadar hissediyordum. Her nefes alışımda korkutuculuğun vermiş olduğu hissi içime çekiyordum. Rüzgarın serin ama öylesine derin ve titrek olan uğultusunu boynumda hissetmek... Bu bile benim korkuma yetecek güçteydi.

 Yüzümün bembeyaz olduğunu ve damla damla, tane tane terlediğini hissediyordum. Annemle babamın arabasının ışıklarını dumanlı olan bu havada zorda olsa gördüm.Bu beni biraz olsun rahatlatmıştı ama beni hala ölesiye rahatsız eden şeyler vardı ve bu şeyler her neyse ben onları gözlerimde göremiyordum ama hissediyordum. Annemler gelince içeri girdik. Dışarıdan daha da içim titremişti eve girince. Merdivenlerden adım adım çıkmak için ayaklarım titreyerek ilerledim. Eski kiracılardan kalan birkaç aile fotoğrafı ve anlam veremediğim tablolar vardı. Birisi en çok dikkatimi çeken olmuştu.Elime aldım. Ona bakarak merdivenlerdeki adımlarımı yavaşlattım. Korkuyu bir anlık olsada unutmuştum. Tabii ki bu uzun sürmedi. En son merdivene ulaştığımda sanki arkamdan bir insan, bir varlık beni öylesine ittirmişti ki var gücünü benim vücuduma hapsetmek için kullanmıştı. Neye uğradığımı şaşırmıştım. Elimdeki tablo önüme düşüp kırılmıştı. Bu tabloda çekirdek bir aile vardı ama bunlar eski kiracılar değildi, biliyordum. Birde yanlarında süs köpeği tarzında ufak bir köpek ve onu elindeki tasmasıyla tutan ufak bir kız çocuğu vardı. Yani vardı. Ben düşmeden önce onları hissetmiştim ama sırtımdaki eli hissedip yere çakılana kadar. Toz içinde pislik kokan yerlerin içindeydim. Berbat şekilde canım acıyordu ve berbat şekilde korkuyordum. İnanılmaz derecede olan korkunç ayak sesleri çürümüş merdivenlerin çıldırtacak güçteki sesi arasında duyuluyordu. Sırtımda bir el hissettim. Bu eli sırtımda hissettiğim ikinci andı. Ne yapacağımı şaşırmış gibiydim. Ne ben kımıldıyordum olduğum yerde ne de sırtımdaki o el. Korktum.. hemde çok korktum ama arkama dönül baktım. Bu annemdi ve bana meraklı gözlerle bakıyordu. Çok fazla güçlü kalmıştım ve kendimi tutamayıp gözümden akan yaşları yavaş yavaş hissettim. Annem ne olduğunu sormuştu ama bunu ona söylesem 16 yaşındaki kızının delirdiğini düşünürdü. Bir şey olmadıını söyleyerek geçiştirdim. Tabloyu elime alarak aşağı indim. Ne olmuştu bu tabloya? Kız neredeydi? Köpek nereye kaybolmuştu? En kötüsüde benim sırtıma dokunup beni iten el kimdi? O el annemin elinden çok daha farklıydı. Bu el... Anlatılması zordu bu elin. Ufak ama insan vücudunun olması gereken sıcaklığından çok daha soğuktu. Çok yorulmuştum. Tüm düşünceler beynimde çığlık çığlığaydı. Annemin odam olduğunu söylediği çatı katına çıktım. Odamda komidinin arkasına ufak bir kız çocuunun vesikalık fotoğrafı düşmüştü. Fakat fotoğraf o kadar eskimişti ki kızın yüzünü hiç çıkaramamıştım ve açıkçası hiç önemsemeyip geri koydum. Gece yarısı saat 2'de köpek seslerine uyandım. Köpek adeta cıyaklıyordu. Korkmuş bir köpek yavrusudur diye geçiştirdim ama susmak bilmiyordu. Camdan dışarı baktım. Hiç bir canlı yoktu sokakta ama köpek seslerini çok yakınımda hissediyordum. Sırtımda yine o çok soğuk ama ufak eli hissettim. Köpeğin iğrenç sesi ve bu ufak el... Allah'ım kendimi çıldırmamak için zor tutuyordum. İki gündür hissettiğim bu korku iliklerime bir kez daha işliyordu. Saliseler içinde yatağıma fırladım ve tek duamı ettim. Sabah olması için saatlerce dua ettim. Artık sabır seviyesi beni çoktan aşmıştı. Bu evde yaşamamak için her şeyimi feda etmeye hazırdım. Ailemi de alıp bu evden gidecektim ya da bu tablonun peşine düşecektim. Korku beni bu kadar sarmış ve ölüm gibi sıkı bir biçimde yaşatıyorken tablonun peşine düşemezdim. Düşündüm aklımı başıma topladım ve bir karara vardım. Bu tablonun peşine düşecektim ama bu sırada yeni bir evde arayacaktım.

 12 yıl bu evde yaşadım, 12 yıl bu tablonun gizemini aradım ve 12 yıldır her gece köpek seslerine ve sırtımdaki o ufak buz gibi bir ele uyandım.

 Şimdi 28 yaşındayım. Annem ve babam benim delirdiğimi düşünüp evi terk ettiler. 2 senedir bu yüzden yanlızım. Ben şuan bu notu yazıyorum ve son bir söz ekleyip bahçedeki en uzun ağacın altına dikiyorum. Yeni kiracılar için... Ufak ve soğuk elin yeni kurbanları için... Bu notu bulun.

"Bu eve gelmeyin ya da bu evi hemen terk edin. Tablodaki köpek ve kız çocuğunu bulamadım. Her gece hissettiğim o ufacık soğuk el ve köpek seslerini katırlıyor musun?"

HATIRLIYOR MUSUN?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin