The Weeknd - Blinding Lights
"Olmuyor olmuyor! Odaklanamıyorsun Şehrazad, neyin var senin?"
Arşeyi çellonun üstünden çekip sıkılgan bir şekilde müzik hocamıza baktım. Yozlaşmış ve kendini bilmez bir ruh olmasından başka bir özelliği yoktu, sanatçı 'kişiliği' onu özel bir insan yapmamıştı. Bugün kötü günümdeydim ve insanlardan biraz olsun bunu anlamalarını bekliyordum. Onun yerine kendilerini benden üstün hissetmek için gereksiz bir çabaya girişiyorlardı.
"Kafam dağınık hocam, kusura bakmayın."
Kusura bakabilirdi, benim için bir önemi yoktu.
"Topla o zaman, nota kaçırmayı asla affetmediğimi biliyorsun." Beni koca sınıfın önünde rezil etmek ona zevk vermiş gibi kendinden emin bir şekilde dikeldi ve benden sonraki öğrenciye geçti. Vücudum üstündeki gerginliği biraz olsun atarken derin bir nefes verip çalan melodiye kulak verdim.
Üniversite için güzel sanatlar tercih etmekten asla pişman değildim, bunun için aileme karşı gelsem de onlar en sonunda beni desteklemeyi kabul etmiş ve beni İstanbul'a yollamışlardı. Yetenek sınavı ve mülakatın ardından bu üniversiteyeye seçildiğimde ise yeni hayatımın kapılarının açıldığını fark etmiştim. Yaptığım sanat bana yaşadığımı hissettiriyordu, beni özgür kılıyordu. Arşeyi tellerin üstünde her gezdirişim, yaşamaya dair attığım koca bir adımdı. Tellere basmaktan nasır tutmuş ince parmaklarım karıncalanıyordu, daha çok çalmak ve özgürlüğümü tüm dünyaya haykırmak istiyordum.
Kanadı kırık bir güvercinin söylediği son ninniydi bu besteler.
Normal bir okul günündeydik fakat normalmiş gibi değildi. Geçen gün aldığım not aklımı kurcalıyordu. Sınıfın en iyilerinden biriyken saçma sapan bir azar yemek gururuma dokunmuştu. Her şey o tuhaf not yüzündendi. Korkunç bir kabusun ardından bu notu almam tesadüf olamazdı.
Bir beden arzulayacağım Tanrı'dan, beni sana bahşedecek.
Ben birinin bahşedileceği en kötü günahkâr iken bir arzunun öznesi mi olmuştum? Anlamlandıramadığım bir tezatlık tam on ikiden vurmuştu afallamış ruhumu. Geriye sardığımda hatıramı, toz bulutuna bulanmış bir hayâle peydahlandığımı varsaymak istiyorum. Ama hayır. Bu zırva, aklımda bir hükümet kurmuşçasına emir yağdırıyordu zihnime. Aşinası olduğum notaları havada yakalayıp şimşekler yağdırıyordu sanki. Hatalarımın sebebi, beynimde yatıyordu.
Sırtımda hissettiğim küçük çaplı bir dürtme etkisi ile kafamı omzumun üzerinden arkama çevirdim. Geleceğinin ve şahsiyetinin parlak olduğunu bas bas bağıran beyaz teni, beni kendisine çekmişti. Yeni sınıfımda ki yeni arkadaşımdı. Sıfatını çevreleyen dolgun yüz hatlarına sahipti ve bir şey soracağı zaman o tatlı suratı garip bir hâl alırdı. Tıpkı şu an ki gibi..
"Neyin var senin? Bütün gün bir dalgınlık var üzerinde. Canını sıkan bir şey mi var?" diyerek elini omzuma koymuş, güvenilir bir duygu aşılamıştı bedenime.
Ters bir tebessüm barındırdığım dudaklarımı olağanca kıvırıp elimi elinin üzerine koydum. Bir dalgınlıkla hengamelerini erittiğimin farkındaydım fakat elimde değildi. Aklıma sinen meret tüm kıvrımlarımı etkisi altına almıştı. Homurdanarak boğuk bir sesle yanıt verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
tek nefeslik ruhlar ve çiçekler
Teen Fiction"Bir beden arzulayacağım Tanrı'dan, beni sana bahşedecek." ❄ basorevia&skyoftheheaven