Herkese yeniden merhaba! Yeni kurguma merhaba deyin!
Bir oy vererek, bu hayalperest yazarınızı mutlu edebilirsiniz!
Ve, başlama tarihlerinizi hemmen şuraya》》İyi okumalar. ☆°
Zilin çalması ile kafasını sıraya yaslayarak uyumaya hazırlanan Jungkook, çabucak yerinden doğrulmuş ve yarısı açık olan çantasını fermuarından tutarak kapatmıştı.
Hızla yerinden kalkıp çıkışa doğru büyük adımlarla ilerlemeye başladı.
Kuytu köşedeki sınıfından çıkmayı hem istiyor hem de istemiyordu.
Onu, duvar köşesinde yiyiştiği erkeklerle görmek istemiyordu.Yine aynı şey oluyordu. Dar duvarın arasında birbirine sürten vücutları görmüştü. Adımları beyninin verdiği komutları umursamayarak yerinde durmuş, gözlerinin altı yine sızlamaya başlamıştı.
Artık bıkmıştı Jungkook.
Yanında dolaştırdığı insanlardan nefret ediyordu. Ondan da nefret ediyordu. Ama onu seviyordu. Çok seviyordu. Yanında dolaştırdığı erkekler ya da kızlar, umrunda değildi. Öpüştüğü ya da altına aldığı kişiler umrunda değildi Jungkook'un.
Bir umut, belki bu işlerden vazgeçerdi ve uzun bir ilişkiye başlardı diye düşünmüştü Jungkook.
Ama Taehyung, tam tersini yapıp Jungkook'un kırılan kalbinin parçalarını her geçen gün daha da parçalıyor, un ufak ediyordu.Jungkook, daha fazla bu görüntüyü görmek istemediği için hızlı adımlarıyla koridordaki kişilere çarparak geçiyordu. Tüm okul onu tanıdığı için herkesin garip bakışlarına şaşkın nidaları kulaklarına ulaşıyordu.
"Hey! Jungkook!"diyerek arkasından gelen ev arkadaşını umursamamış kalabalığı yararak okulun bahçesine çıkmıştı.
Gözleri dopdoluydu ve akan bir yaşın ardından hemen bir diğeri geliyordu. Dayanamıyordu artık. İçindeki yangın her geçen gün daha da artıyordu. Söndürülmesi imkansız bir yangındı bu. Jungkook, kendini her geçen gün Taehyung'ın ateşine atlıyordu.
Her gün gördüğü anlar beyninin bir tarafına kazınmıştı ve bunları sürmeyi ezberlediği bisiklet gibi unutamıyordu.
İki adım ilerideki motoruna binmek üzereyken omzundan tutunlunca dengesini kaybetmiş, tutan kişiye tutunmak zorunda kalmıştı.
Dolu gözleriyle yakasını tutan arkadaşına baktı.
"Tanrı aşkına Jungkook! Neler oluyor sana!"diyerek vücudunu sarstı arkadaşı.
"Bırak!"diyip sert bir hamleyle arkadaşını itlemiş, cebindeki anahtarı çıkarıp motoruna atlamıştı.
Acele ile aracını çalıştırıp bu iğrenç yerden gitmek istiyordu. Yüzlerce bakışın arasından geçip gitmek istiyordu.
Jungkook'u yaralayan bir şey daha vardı. O yüzlerce bakışın arasında, o yoktu. Bu olanlardan hiçbir haberi yoktu.Kaskını takıp arkadaşına döndü.
"Aramayın beni."dedi çatlak sesi ile.Arkadaşı Yoongi, neler olduğu hakkında bir sonuç çıkaramıyordu. İlk defa onu bu halde görmüştü. Jungkook, hiç kimsenin önünde ağlamazdı. Bir kişinin önünde bile. Ama ilk defa bu kalabalığın önünde ağlamıştı.
Yanından hızla geçen motorun arkasından bakmakla yetinmişti sadece.
Daha fazla bu dedikodu manyaklarının eline çekirdek vermemek için arkasını dönüp bağırdı.
"Dağılın!"dedi gür sesiyle Yoongi.
Tüm okul ondan korkuyordu. Bu bir gerçekti. Geçtiği yerde buz estiren Min Yoon Gi'ydi o.Herkes dağıldıktan sonra sessizleşen ortamda yaklaşık beş dakika durmuştu.
Tam ayaklanıp motoruna binecekken üstleri başları dağınık bir şekilde okuldan çıkan Taehyung ve Hyunjin'i görmüştü.
Fazla umursamamıştı ama sonradan aklında yanan ampulle çenesindeki kaslar sertleşmiş, kemikli elleri sert yumruklara bırakmıştı yerini.Yoongi'nin kardeşi olarak gördüğü çocuk, şerefsizin birine aşık olmuştu.
Kim Tae Hyung'a aşık olmuştu.
×××
Bölüm sonu!
Öptüüüüüüüüüm :* ♥
ŞİMDİ OKUDUĞUN
playboy. [taekook]
FanfictionJeon JungKook, okulundaki her kız gibi Kim TaeHyung'a aşıktı. Fakat JungKook, bir erkekti.