kitapta sevişme gibi bir eylem söz konusu değil. lütfen bu tarz yorumlar yapmayın.
9.eski fotoğraflar
"bak bu gün benim kafama basket topu atmıştın, taehyung." jeongguk dizlerinde duran fotoğraf albümünden bir fotoğrafı göstererek konuştu. taehyung bu günü hatırlıyordu. kafasına o topu bilerek atmıştı çünkü eğer atmasaydı jeongguk oyunu kazanacaktı.
"ve bu gün de seninle beraber pizzacıya gitmiştik." bu sefer fotoğrafa bakarak güldü. bir pizzacıda fotoğraf çekinmişlerdi. evet, size biraz saçma gelebilir ama onlara göre güzel bir anıydı.
fotoğrafta ikisi de yan yanalardı ve jeongguk elindeki pizza dilimini yüz hizasında tutarak komik bir yüz ifadesi yapmıştı. taehyung ise çenesini eline yaslamış bir şekilde ona bakıyordu. gerçekten güzel bir fotoğraftı.
taehyung fotoğraflara göz gezdirirken istemsizce gülümsedi ve sevgilisine daha sıkı sarıldı. o günleri sanki dün yaşamış gibi en ince ayrıntısına kadar hatırlıyordu. jeongguk'un elma kokan saçlarına küçük bir öpücük kondurdu.
"küçükken de çok güzeldin, jeongguk." sesli konuştuğunun farkına varmadan mırıldandı. jeongguk duyduğu itiraf ile utanarak albümü karıştırmaya devam etti.
bu sefer rastladığı fotoğraf geçen sene, taehyung'un mezuniyetinde çekilmişti. taehyung o gün saçlarını griye boyatıp uzun bir küpe takmıştı kulağına. üstünde ise bir takım elbise ve mavi bir cübbe vardı.
iyice düzleştirdiği gri saçlarının üstünde bir kep, elinde ise diploması. yanında da biricik sevgilisi vardı tabii ki. jeongguk ise siyah kıvırcık saçlarını kabartmış, hafif sim dökmüştü. üzerinde de yine siyah, klasik bir takım elbise vardı ve taehyung'a bakarak gülümsüyordu.
"mezuniyetinde senden daha çok heyecanlanmıştım, biliyor musun? sen konuşmanı yaparken heyecandan elimdeki bardağı düşürmüştüm." kendi kendine kıkırdayarak konuştu.
taehyung ona gülümseyerek albümün sayfalarını çevirmeye devam etti. biraz gerilere gitmek istemişti bu sefer, çocukluklarına. gördüğü fotoğraf ile koca bir kahkaha patladı kırmızı dudaklardan.
bu fotoğraf jeongguk'un doğum gününe ait bir fotoğraftı. o gün jeongguk'un doğum günü olmasına rağmen siteye yeni taşınan miyeon ile oyun oynamıştı. ve jeongguk buna çok sinirlenmişti.
herkesin müzikle beraber dans ederek eğlendiği doğum günü partisi, pastanın yere düşüp jeongguk'un çığlıklarıyla da son bulmuştu. o günden sonraki birkaç hafta jeongguk taehyung ile görüşmeyi reddetmiş, ona küsmüştü.
jeongguk kafasındaki parti şapkası ve ağlayan yüz ifadesini görünce gülmeden edemedi. taehyung'u gerçekten çok kıskanmıştı. ki, miyeon çok güzel ve akıllı bir kızdı, aekadaşını elinden alacak diye korkmuştu.
"seni çok kıskanmıştım o zaman. ama sen inatla onun oynamış, yüzüme bile bakmamıştın." kaşlarını çattı en sonunda siyah saçlı oğlan. doğum gününe dair olan fotoğraflara bakmaya devam etti ve gördüğü fotoğraf ile istemsizce bağırdı.
"tanrım, taehyung! bu kızla olan fotoğrafın bizim albümümüzde ne işi var?" sevgilisinden biraz uzaklaşarak yüzüne baktı. taehyung ani çıkış ile yerinden sıçrayarak cevap verdi. "yanında sen de varsın, jeongguk." taehyung bıkkınca söylendi.
sevgilisi kaşlarınj iyice çatarak fotoğrafı inceledi. "evet ama o yılan aramıza girmiş!" elindeki albümü sertçe kapattı ve kollarını çaprazladı. taehyung bunun 'seni kıskanıyorum, benimle ilgilen' demek olduğunu biliyordu.
jeongguk küçüklüğünden beri ilgiyi üzerine toplamayı, ilgi odağı severdi. sevgilisinin ince beline kollarını sararak onun sırtını kendi göğsüne yasladı ve kafasını ince beline rağmen geniş omuzlarına yasladı.
"onun o zaman aramızda olması sence bir şeyi değiştirdi mi, sevgilim?" sakince sordu ve beyaz tenli oğlandan cevap bekledi. jeongguk dudağını ısırarak kafasını iki yana salladı ve sevgilisine iyice sokuldu.
taehyung onunla dalga geçmek ister bir şekilde, "duyamadım?" dedi. "hayır, değiştirmedi. yine beraberiz." istemsizce gülümseyerek söylemişti bunu. taehyung geçmişte onu birçok kez kırsa da, geçmiş geçmişte kalmıştı.
önlerinde uzun bir gelecek vardı ve geçmişe takılı kalmak istemiyordu, jeongguk. onun yanındayken her zaman güvende hissetmişti. taehyung her zaman onu koruyup kollamıştı ne kadar kavga etseler de.
işte arkadaşlık, dostluk böyle bir şeydi. kötü zamanlarımızda yanımızda olmayan birine neden arkadaş derdik ki? o bizim arkadaşımız veya dostumuz değildi. o, sadece bizim vaktimizi boşa harcayan bir insandı bana göre.
jeongguk ise kendini sevgilisinin sıcak kollarına bırakıp uykuya dalmadan önce sadece şunları söyleyebilmişti. "taehyung, ilk arkadaşım da, ilk aşkım da sensin. ve ben bu durumdan çok mutluyum. hep böyle kalalım, olur mu?"
bir sonraki bölüm final :c
fotoğrafları betimlerken çok güzel hissettim.
umarım siz de okurken öyle hissetmişsinizdir.bu arada diğer iki kitabıma da göz
atarsanız beni dünyanın en mutlu
yazarı yaparsınız.