Grigory Petrov, başta Rusya olmak üzere Bulgaristan'da da en çok okunan ünlü bir Rus yazarıdır. Yazarın 32 eseri de Bulgarca'ya çevrilmiş ve her eseri 8-10 baskı yapmıştır. Petrov, yazı hayatına atılmadan önce Lev Tolstoy, Vladimir Korolenko, Anton Çehov, Maksim Gorki, Leonid Andreev gibi dönemin ünlü Rus yazarlarıyla tanışmış ve özel dostluklar kurmuştur. Yine dünya yazarlarından Anatole France, Antonio Fugacaro, Knut Hamsun ve birçok Avrupalı ve Amerikalı yazar ve sanatçıyla da yakın ilişki içine girmiş, fikir alışverişinde bulunmuştur.
Engin bilgisiyle Petrov, tüm insanlığın daha rahat bir hayat sürmesini, yücelmesini ve mutlu olmasını arzu etmiş ve bu doğrultuda eserler vermiştir. Özellikle yoksul köylü ve işçilerin geri kalmışlıktan ve ezilmişlikten kurtulması yönünde çaba göstermiştir.
Petrov, 1868 yılında, Petersburg'un Yamburg kasabasında, yoksul bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Babası garsonluk yapıyordu. Hayatın tüm zorluklarını daha genç yaşlarda hisseden Petrov, yeryüzünün daha aydınlık, mutluluk dolu ve daha insanca yaşanabilir olması yolunda zihin yoruyordu. O da tıpkı Tolstoy gibi bir çırpıda insanları müreffeh ve mutlu kılacak, yeryüzünü bir anda cennete çevirecek çözümler arıyordu.
Bu özlemle 5. sınıfı bitirdikten sonra içinde cennetten bahsedilen İlahiyat Okulu'na devam etti. Genç öğrenci herşeyin nedenini ve nasılını, insana yararının ne olduğunu sorduğundan öğretmenlerininin dikkatini çekmişti. Daha o yaşlarda küçük zihni şu fikirlerle dolmuştu.
"İnsanoğlu, yeryüzünün en değerli varlığıdır. O, yaratan Rabb'in baştacıdır. Dünyada var olan her şey insan içindir. Yeryüzünün zenginlikleri ve güzellikleri insan için yaratılmıştır. İlim, felsefe, sanat ve din hep insanın olgunlaşması için vardır. Bunların herbiri insanlığa hizmet etmek için oluşmuştur. Eğer tüm bunlar yeryüzünde daha mutlu, daha aydınlık ve gerçekten cennet hayatı sunmaya ve kurmaya hizmet etmeyeceklerse hiçbir önem ve değer taşımıyorlar demektir."
Büyüyüp geliştikçe bu düşünceler zihninde iyice pekişmeye başlamıştır. Yaşamı boyunca da aynı düşünceleri taşıdı, savundu. O, bilimi, felsefeyi ve sanatı her zaman insanlığı geliştirmek ve yükseltmek amacıyla öğrenmiş, insanları ve toplumları da bu bakışaçısıyla incelemiştir.
İlahiyat Okulu'nun Edebiyat Bölümü'nde eski ve yeni birçok dil öğrenmiş, Medeniyet ve Sanat Tarihi derslerine devam etmiş, bu bilgilerini daha sonraları "Sanat ve Hayat" adlı eserinde topluma sunmuştur.
Petrov, rahip adayı sıfatıyla topluma daha çok yararlı olabileceğine inanıyordu. Doğrusu Profesör ve Rahip Petrov'un bu amaçla giremeyeceği yer olamazdı. Asıl amacı, yeryüzünü bir cennete dönüştürmekti. Petersburg şehrindeki soylu ve varlıklı aileler nezdinde yüksek bir konumdaydı artık. Öyle ki Çarlık sarayına bile girmiş, Grandükler'in eğitimini üstlenmişti. Bütün bunlara rağmen Aydın Rahibin yüreği işçi sınıfı ve yoksullar için çarpıyordu. "Doktor, sağlıklı olanlardan çok, hastalar için gereklidir" düşüncesiyle, zorluklar ve sıkıntılar içinde kıvranan yoksullara, eğitimsiz kalmışlara, işçilere özel vaazlar vererek, onları aydınlatmaya çalışıyordu.
İlgiye, gerçeğe ve bilgiye susamış binlerce eğitimsiz işçi ve köylü onun vaazlarını dikkatle ve sevgiyle dinliyor, Petrov'a hayranlık duyuyorlardı. Bir yandan da "sömürülen emeğin görkemli geleceği"ne dair çeşitli gazetelerde makaleleri yayınlanıyordu.
1900'lü yıllara doğru Petrov, artık tüm Rusya'nın severek okuduğu bir halk yazarı olmuştu. Önceleri düşük tirajlı ve pek bilinmeyen bir gazeteyken, Grigory Petrov'un başyazar olmasıyla "Ruskoe Slova" gazetesinin tirajı birden bire 500.000'e fırlamıştı. Bunun yanısıra Petrov, milyonlarca basan ve tüm Rusya'ya dağıtılan bir dergi de yayınlıyordu. Eserleri başta Çince ve Japonca olmak üzere birçok yabancı dile çevriliyordu. Bir eserinin İngilizceye çevrilmesi münasebetiyle İngiliz yazarlardan William Weyling, "Rusya'nın Misyonu" adlı kitabında Petrov'dan övgüyle söz ederek şöyle diyordu:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyaz Zambaklar Ülkesinde
Historical FictionBeyaz Zambaklar Ülkesinde adlı eserinde Petrov, 20'nci yüzyılın başında Finlandiya'nın Rusya'ya karşı verdiği bağımsızlık mücadelesini tüm yönleriyle ele alıyor. Kitap; bataklık bir bölgenin, üzerinde beyaz zambakların açtığı güzel bir alana dönüştü...