It's not too late ✨

409 28 75
                                    

* Bölümde belirli bir yerden sonra +18 sayılabilecek kısımlar bulunmakta. O kısımları italik şekilde yazacağım. Rahatsız oluyorsanız okumanızı tavsiye etmem. *

İkilinin şansına dışarıda deli gibi yağmur yağmaya başladı o gece. Zaten heyecandan titreyen bedenine, bir de yağmurun getirdiği o hafif esintinin yarattığı ürperti de eklenmişti şimdi. Sakin ol, diye mırıldanarak arabayı binanın hemen önüne park etti. Bir anda kendini yollarda bulmanın heyecanını taşıyordu.

Yolda yağmur yağmaya başlayınca arayıp evine geleceğini söylemişti Changkyun büyük olana. Bu saatte açık herhangi bir mekan olduğundan da emin değildi çünkü. Aynı evde bulunmanın tehlikeli olduğunu bilse de, başka şansı yoktu.

Arabadan iner inmez kapüşonlusunu başına geçirip koşmaya başladı genç adam. Normal şartlarda yağmurun altında ıslanmak kadar keyif aldığı hiçbir şey yoktu, ancak şimdi..kalbi yeterince ıslanıyordu duygularının altında. Bir de yağmuru kaldıramazdı.

Zili çaldıktan bir müddet sonra hafif bir gürültüyle açıldı giriş kapısının kilidi. Changkyun da vakit kaybetmeden içeri iliştiriverdi kendini.

Dördüncü kat, daire 16, diye geçirdi içinden. Acaba bu eve kaçıncı gelişiydi bunca zamandır, düşünmeden edemedi.

Sonunda Minhyuk'un dairesinin önüne ulaşabildiğinde, kendine sakinleşmek için birkaç saniye tanıdı ve derin derin nefesler çekti ciğerlerine. Birazdan uzun zamandır korktuğu şeylerin yaşanabileceği ihtimali kalbinin deli gibi atmasına sebep oluyordu çünkü.

Acaba hiç gelmemeli miydi? Yanlış mı yapıyordu?

Umursamadı aklında dönen soruları. Artık çok geçti. Çoktan kabullenmişti yüreğini sıkan o duyguları.

Kapıyı çaldı yavaşça. Daha çalışının ardından 10 saniye bile geçmeden aralanıverdi kapı. Minhyuk oradaydı ve en az Changkyun kadar gergin görünüyordu.

Gergin olmasına rağmen nasıl bu kadar güzel gülümseyebiliyor, diye düşündü Changkyun. Hemen ardından aynı şekilde güzel olmasını umarak gülümsedi acemice.

"Hoşgeldin." diye konuştu Minhyuk küçük olana geçmesi için alan bırakırken. Changkyun da başını sallayıp sakince içeriye süzüldü.

Salona geçtiğinde geçen seferin aksine oldukça derli toplu bir ortam bulmuş ve acaba geleceğimi öğrenince toplamış olabilir mi, diye düşünmüştü.

O, salondaki çift kişilik mavi koltuğa kurulurken Minhyuk da hemen salonun ortasında gergin bir şekilde ellerini beline yerleştirmiş onu izliyordu.

Küçük olan sonunda gözlerini onunla buluşturduğunda "Bir şey içmek ister misin?" diye sordu, ancak cevap olarak sadece iki yana doğru sallanan bir baş aldı.

Demek ki daha fazla zaman yaratamayacaksın kendine, diye düşündü ve alt dudağını dişleyerek Changkyun'un hemen yanına oturdu. Rahatsız edici olmaması açısından otururken aralarına biraz mesafe koymayı ihmal etmemişti.

Halbuki birbirlerine o kadar yakın oldukları geceler olmuştu ki..bu hareketinin ne kadar çocuksu olduğunun farkında bile değildi o an.

"Beni niye çağırdın hyung?" diye sordu Changkyun bakışlarını karşısındaki büyük olan gencin yüzüne sabitlerken. Minhyuk gözle görülür bir şekilde yutkundu.

#Changhyuk | No Kiss One Shot ✨Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin