_-_-_Olayların başladığı gece:_-_-_
Ertuğrul üstü başı parçalanmış şekilde yağmurlu yollarda koşuyordu. İnsanlar seferber olmuş, herkes birbirini ezercesine etrafa koşuşturuyordu. Ertuğrul kestirmeden gitmek için dar bir sokağa saptı. Yorulmuştu, ama durmak istemiyordu. Çatlarcasına koşuyordu. Kan ter içinde siyah, demir bir kapının önüne vardı. Biraz duraksadı, hızlı hızlı nefes almaya başladı. Kapıyı açtı, bahçede hızla ilerledi. Evin kapısına geldiğinde sertçe yumruklamaya başladı. Biraz bekledi, ne ses vardı ne de ışık. Biraz geriledi kapıya doğru koşarak tekme attı. Fakat elde ettiği sadece ağrıydı. Etrafına baktı güllerin içinde duran bir taşı alıp kapının yanındaki pencereye attı. Kırılan camdan içeri girdi. Işıkları açmak için odanın girişine doğru ilerledi fakat elektrik yoktu. Karanlıktan kurtulmak için cep telefonunu çıkardı, feneri açıp etrafa bakmaya başladı. Odaları teker teker dolaştı ama kimse yoktu. Cep telefonundan birini aradı ama cevap yoktu. Mecburen odasına gidip biraz eşya aldı. Çantasına biraz da yemek koyduktan sonra kırık pencereye doğru ilerledi. Bir ayağını dışarıya doğru attı, tam çıkacaktı ki bir hıçkırık duydu. Arkasına dönüp hızla odaya yeniden girdi.+ Kim var orada? Anne sen misin?
- Abii!
Kendisine doğru koşan 17'li yaşlardaki bayan, kız kardeşiydi. Ağlayarak konuşmaya çalıştı:
- Annemler yok, geldiğimde ev boştu. Onları beklerken senin kapıyı yumrukladığını gördüm, saklandım. Sen olduğunu bilmiyordum.
+ Olaylardan haberin var mı?
- Evet. Teyzemlerdeydim ben haberlerden duydum.
+ Teyzemler nerde?
- Toplanıp gittiler. Beni de götürmek istediler ama ben eve gitmek istediğimi söyledim. O yüzden sokağın başında bırakıp gittiler.
+ Tamam hadi sen de bir kaç eşya al hemen gitmeliyiz.
- Nereye?
+ Savaş bitti kardeşim, herkes kendi başının çaresine bakmak zorunda. Dünya artık eskisi gibi değil. Devletler yok artık, kurallar yok. Suçlular serbest. Düzen yok. O yüzden birbirimizi korumak zorundayız. Ama önce Dayı'ya gitmeliyim.
- Dayı kim?
+ Uzun hikaye sen git eşyalarını topla acele ol.
- Tamam.
Ertuğrul kardeşine belli etmemeye çalışıyordu ama o da merak ediyordu olacakları. Ailesini, arkadaşlarını, sevdiklerini kaybetme korkusu vardı içinde. Bir an önce Dayı'yı bulup yardım istemeliydi. Kız kardeşi toplandığı an yola koyuldu. Teknoloji kaybolduğu için yanında sadece aile yadigarı Osmanlı tabancası vardı. Belini yokladı. Tabanca oradaydı. Kız kardeşine çevirdi kafasını gözlerinin için parlıyordu. Çantayı sırtlayıp hızla ilerlemeye başladılar. Hayatlarının asıl hikayesi şimdi başlıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ertuğrul: Yıl 2040
AdventureErtuğrul, ailesini kaybetmek uğruna girdiği bu uzun yolda Dayı yardımı ile ayakta durmaya çalışacak. Bazen koşacak, bazen düşecek ama hiç pes etmeyecek. 2040'lı yıllarda geçen hikaye Ertuğrul'un yok olan sistemi yeniden canlandırmaya çalışmasını kon...