Sonunda artık hogwarts a gidiyordum. Bu ilk senemin güzel geçmesini o kadar çok istiyordum ki aanşatama. A ben size kendim den bahsetmedim adım TAYLOR WALKER.
"Tayls hadi çabuk oll yoksa treni kaçıracaksınn!!) Dedi babam. Alel acele indim merdivenlerden ve babamla birlikte yola çıktık. İstasyona gelmiştik tam babama sarılacağım zaman bi çocuk geldi yanımıza "şey.. bakarmısınız.. ben nasıl-" "nasıl gideceğini mi bilmiyorsun evlat?" Diye sordu babam çocuk kafasını sallıyınca babam gülümsedi ve nasıl geçmesi gerektiğini anlattı. Önden o kısa boylu kuzguni saçları ve inek gözlükleri olan çocuk gitti ardından da ben geçtim duvardan.
Boş bi yer ararken o çocuğu gördüm yanında da bi turuncu kafa oturuyordu. Onların yanına gitti "merhaba bende sizinle oturabilirmiyim?" Diye sordum. "Elbette oturabilirsin adım ron. Ron weasley." "Ben de Taylor. Taylor walker." Dedim sonra o gözlüklü çocuk konuştu "ben de harry potter." Wwwoooowwww demek harry potter iyiymiş.
Ron sürekli saçlarıma bakıp duruyordu aslında harry de bakıyodu ama fazla belli etmemeye çalışıyordu. Ron kendini daha fazla tutamamış olacak ki sordu hemen o soruyu "şey.. Taylor senin saçların niye beyaz kar gibi aynı bembeyaz?" Hah işte. "Ben albino hastasıyım aynı zaman da da bi bü büyücüyüm yani albino hastalığı safkan büyücü olmamı fırsat bilip bana özel güçler verdi" işte size açıklama. Onlara özel güçlerimi gösterdim asa kullanmadan da sihir yapabiliyordum ve kar yağdırıp dokunduğum şeyleri eğer istersem buza çevirebiliyordum.
Birden kopartımanın kapısı açıldı ve içeriye kabarık saçları olan bi kız girdi "okula yaklaştık siz üçünüz formalarınızı giyseniz iyi edersiniz" dedi ve gitti. Ne kadar da soğuk bir kız.
Okula geldiğimizde bizi kocaman bi dev karşıladı. İsmi Hagrid miş. Bizi kayıklara götürdü. Sadece bir boş kayık vardı ben de ona bindim daha sonra yanıma platin sarı saçları olan bir çocuk ve yanında 3 tane şişko çocuk bindi. Platin saçları olan çocuk konuşmaya başladı "merhaba adım Draco MALFOY. Senin saçların niye beyaz?" "Adım Taylor Walker.Ben albino hastasıyım" diye cevap verdim. "Taylor. Sen hangi binada olmak istiyorsun?" Güzel soru. Bi safkan olduğum için tabikiside "slytherin" diye cevap verdim "bende slytherin zaten oraya gideceğim kesin ben bir malfoyum" kendin den emin konuşması iyi zaten bi insan öz güvenli olmalı. Bu çocukla iyi anlaşacağımı düşünüyorum.
Okula geldiğimizde profesör McGonnagall karşıladı bizi. Doğruca büyük salona geçtik bir kaç gereksiz ıvır zıvır konuşmalardan sonra sıra seçmen şapkaya geldi.
Sıra harry de idi şapka bayağı bi düşündü harry bir şeyler mırıldanıyodu sonunda o cırtlak ses yine duyuldu "GRYFFİNDOR!" NE? ben slytherine gider diye düşünmüştüm. "TAYLOR. WALKER." gidip profesörün dediği yere oturdum ve şapka kafama geçirildi. İlk saçıma değer değmez irkildi "uuu çok soğuk sen özel güçlere sahipsin çok şanlısın. Ve çok asil sin. Çalışkan, zeki, güçlü. Peki seni nereye koysam. I-ııımm orası olmaz. Yok bu binada olmazz hmm gryffindor olabilir aslın da amaaaa SLYTHERİN!!" dedi şapka. Heyooo işte benn. Slytherin masasına geçip oturdum çoğu kişi özel güçlerimi ve saç rengimi sordu hepsine aynı cevabı verdim.
Yemek yendikten sonra slytherin ortak salonuna doğru ilerlerledik. Yol boyunca malfoy la sohbet ettim. Aslında çok iyi bir arkadaş.
Hellöööö.
Bölüm nasıldı?
Siz nasılsınız?
Hayat nasıl gidiyo?
Umarım kitabı beğenirsiniz. Şimdiden hepinize çooooookkk teşekkür ediyorum ve hepinizi öpüyorum. MUAAHHH.aaa.. şey.. ıı.. şu küçük yışdıza basarmısınız acaba. Yıldıza bas yoksa sana AVADA KEDAVRA eeeehhehehe😈. Şurda bir yerde olacak tı↙⬇↘➡↗⬆↕⬅↖⤴⤵↙.