ESRARENGİZ MEZAR 1560-967/968 - Şehr-i Kostantiniyye

75 2 0
                                    

Elçi Hanı’nın önünde bekleyen iki yeniçeri ile toza toprağa bulanmış Lağımcı taifesinden dört nefer, oradan gelip geçen ahalinin gözünde pek bir merak uyandırmıştı. Ahşap evlerin cumbalarından, pencerelerinden alıcı kuş gibi sokağı seyreden koca karılarla, dükkânlarının önüne çıkmış esnafların dillerinde türlü çeşit dedikodu peyda olmuştu.

Elçi Hanı’nın kapıları, yasakçının desturuyla dört nefer yeniçeri tarafından açıldığında Busbecq nam sefir kapının önünde kendisini bekleyen kul taifesinin yanına gelerek aksanlı Türkî lisanda kendisini bekleyen vazifeliler olup olmadığını sordu. Yeniçerilerden çakır gözlü olanı, sefire kuşağından çıkardığı katlanmış bir varağı uzatarak paşanın izinnamesi olduğunu söyledi.

Busbecq, izinnameyi açıp okuduktan sonra kemerine asılı deriden mamul kesenin içine tıktıktan sonra yeniçerilerle lağımcıların peşine takılarak saman arabalarının durduğu bir yere giderek boş duran bir tanesine ellerinde kazmaları kürekleri, bellerinde iplerinde olduğu halde lağımcı uşaklarıyla hep birlikte bir saman arabasının ardına atlayarak, iki sağlam yapılı beygirin sırtında meşin kırbacın şaklamasıyla yola koyuldular.

Busbecq’in, şaşkın bakışlarla pek çıkıp dolaşmaya izin verilmediği kadim kentin çoğu ahşap evleri ve çarşıları, taştan minareleri seyretmesine karşılık yıllarını bu sokaklarda geçirdiklerinden keferenin şaşkınlığını anlayamayan yeniçerilerle lağımcı neferleri kendi kendilerine söylenmekteydiler. Uzun seneler metruk kalıp, o dönemlerde hayvanat bahçesine dönüştürülen Tekfur Sarayı’nın çöplüğüne geldiklerinde, arabadan indiler. Bahçenin bostancı yamaklarından birinin göstermesiyle zürafa leşinin gömülü olduğu yere gelerek kazmaya başladılar.

Seferde ve hazerde, küffar kalelerinin altına kah donmuş toprak üzerinde kah kavurucu iklimde, köstebek misali tez zamanda lağım açmaya muktedir lağımcı uşakları, besmeleyle kazmalarını küreklerini vura vura zürafanın leşinin olduğu toprağı kısa sürede darmadağın ettiler. Neredeyse bir adem boyunu aşacak denli kazmışlardı ki leşe geldiklerini anladıklarında üstündeki toprağı üstün körü bir şekilde aldıktan sonra tamamıyla ortaya çıkardılar.

Busbecq, çukurun üzerinden eğilerek boynu masal ejderhalarını andıran zürafanın leşine ve artık toprakla karışmış, çürümüş derisine tiksintiyle baktı. Bir anda sanki başka bir şey görmüşçesine çukurda bir noktayı işaret ederek lağımcılara kazmalarını söyledi. Yeniçeriler bu hareket üzerine sefirin gösterdiği yere baktıklarında, lağımcılarla birlikte şaşırdılar. Leşin hemen altında sıra sıra tahtalar durmaktaydı.

Lağımcı uşakları elleriyle yerdeki toprağı kenarlara doğru süpürerek leşin büyükçe bir tahta zemin üzerine gömülmüş olduğunu gördüler. Yeniçerilerden biri bostancı yamağına bu tahtaların ne olduğunu sorup kendilerinin de bilmediğini duyunca her biri meraka düştü. Busbecq, tahtalarının çürümüşlüğünü ve altlarının boş olup olmadığını hesaba katmadan çukura atlar atlamaz, üzerindeki beş kişinin ağırlığını çekemeyen tahta zemin muazzam bir çatırdamayla birlikte üstündekilerle karanlık boşluğa doğru çöktü.

Kendilerine emanet edilen sefirle, lağımcı uşaklarının dipsiz çukura düşmeleri üzerine yeniçeriler, bostancı yamağına birkaç kişi daha çağırarak düşenleri çıkarmalarında yardım etmelerini söylediler. Bostancı yamağı bahçelere doğru koşarken yeniçeriler çukurun dibine doğru seslendiler. Lağımcı uşaklarının seslerini duyunca yaşadıklarına kanaat getirdiler. Lağımcıların beraberlerinde getirdiği halatları, yardıma gelen bostancı yamaklarının yardımıyla aşağıya sarkıtarak hem elçilerin hem de sefirin çıkmalarını sağladılar. Çukur fazla derin olmadığından hiç biri yaralanmamıştı. Lakin her birinin ağzında bir laf vardı ki aşağısının çürük et gibi koktuğuydu. Sefir Busbecq, kör karanlığa rağmen aşağıda gözlerinin elverdiği ölçüde bazı duvar yazıları ve şekiller gördüğünü, bunları incelemek istediğini söylüyordu. Eski bir uygarlığın tarihi izlerini merak eden sefirin bu isteği, yeniçeriler ve lağımcı yamakları için fazladan mesai ve uğraşılacak bir sürü şey anlamına geliyordu. Sadrazam paşanın emri de açık olduğu için önce lağımcı odalarına ardından yeniçeri odalarına haberci gönderildi. Busbecq’in isteği üzerine eski yazılardan ve Rum padişahlığının tarihini bilir kimselerden ihtiyar bir Rum olan Alexios dahi çağırıldı. Aşağı inip çıkmaları kolay olsun diye lağımcı uşakları oracıkta halatları kullanarak bir merdiven yapmışlardı.

ESRARENGİZ MEZARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin