Canım gerçekten çok sıkılmıştı. Ceketimi ve anahtarımı alıp dışarı çıktım. Sıcak bir yaz günü olmasının aksine hava kapalı ve yağmurluydu. Akşam saatleri yaklaştığından olduğundan dolayı bir süreliğine de olsa boş olan sokaklarda yürüdüm. Düşünmeden aldığım ani bir kararla sağımdaki sokağa girdim. Sokağın sağında ve solunda bazıları kapalı bazıları kapanmak üzere olan bir dizi dükkan bulunuyordu. Önünden geçtiğim ilk çiçekçiye girdim. Her yer rengarenkti, her yer mis gibi kokan çiçeklerle doluydu. İstemsizce gözlerimi kapatıp kokuların resmini çizmeye başladım.Saatten kaynaklı olsa gerek, dükkan boştu. Beni şaşırtan ise içeride müşteriler dışında görevli olarak da kimsenin bulunmamasıydı. Kasaya yaklaşıp zili çaldım. Arka taraftan gelen tıkırtıları duyunca beklemeye başladım.
"Buyrun, nasıl yardımcı olabilirim?!"
Etrafımdaki çiçekleri koklayıp incelemeye daldığım için aniden ortaya çıkan kadın yüzünden yerimden sıçramıştım.
"Şey ben, bir demet papatya istiyorum."
"Tabii ki."
Kasanın arkasından çıkıp demetimi hazırlamaya başladığında ben de diğer çiçeklere bakıyordum. Tüm çiçeklere bayılırdım ama papatyanın yeri her zaman ayrı olmuş, papatya her zaman en sevdiğim çiçek olmuştu.
"Buyrun, çiçekleriniz!"
Teşekkür ettim ve parayı ödeyerek dükkandan çıktım. Hayretle demete baktım, papatyalar gerçekten çok tazeydi. Ne yapacağımı bilmez bir halde elimde bir demet papatya ile sokağın ortasında dikilmeye başladım. Gözlerimi hızlıca etrafta gezdirdikten sonra karşıdaki boş parkta biraz oturmaya karar verdim. Yavaşça hızlanan adımlarımı oraya yönelttim. bir arabaya çarpmaktan kıl payı kurtularak karşıya geçtim.
Boş olanlardan ziyade bir tane dolu bank vardı ama orada oturan kız ise pek de iyi görünmüyordu. Bugün sebepsizce çok güzel bir gündü, ağlamak için bir sebep göremiyordum. Bu düşüncelerden sıyrılıp adımlarımı oraya, ona doğru yönelttim.
"Hey, oturabilir miyim?"
Kızarmış ellerini, elleri ile aynı renk burnundan çekerken kızarmış ve ıslak gözlerini bana çevirdi. Bu geçitte bulunan 10 tane boş banka baktı sanki "başka Boş yer yok mu?"der gibi. Ama yaptıkları düşündüklerinin aksiydi. Yavaşça yana doğru kaydı.
"İyi misin?"
"Evet, iyiyim."
İyi değildi...
Anlamlandıramadığım bir şekilde ona destek olmak istedim.
"Bazen insan, ben iyiyim dediğinde gözlerinin içine bakıp" iyi değilsin biliyorum" diyecek birine çok ihtiyaç duyar." Derin bir nefes aldım. "İyi değilsin, biliyorum. "
Yaşlı gözlerini kaldırıp bana baktı. Yaptığı tek şey gülümsemekti.
Tanrım o kadar güzeldi ki!!
Gülümseyişi, bakışı, ağlayışı bile...
" Ben Taehyung, Kim Taehyung."
Sıcak bir gülümseme eşliğinde elimi uzattım. Anında karşılık verdi.
"Lalisa Manoban."
"Peki bu güzel günde seni üzen şey nedir Lalisa ?"
"Babam."
Baharatlı bir şey yemiş gibi buruşan yüzü birkaç saniye sonra tiksintiye dönüşmüştü.
"Bir süre önce annem öldü. Annem öldüğünden beri aramız iyi değildi. Hiçbir zaman iyi olmamıştı, ama annemin ölümünden beni sorumlu tutması son nokta olmuştu. Babam birkaç gün önce onunla sadece parası yüzünden beraber olan bir kadınla evlendi ve karısı beni pek sevmiyor..."
Gülmeye başladı daha çok ne olduğunu anlamaya çalışıyor gibiydi.
"Eve getirdiği bir adamı sanki ben getirmişim gibi anlattı. Oysaki ben eve gireli sadece dakikalar olmuştu. İşin sonunda babam da delirdi, yaşadığımız her şeyin sorumlusunun ben olduğumu söyledi. "
Bu dudağındaki patlağı açıklıyordu.
"Hey bu bir sorun değil, sana değersiz hissettiren ya da olmadığın biriymiş gibi davranan insanlar yüzünden benliğini kaybetmemelisin."
Yavaşça hareket ederek bankta ona doğru döndüm.
"O adama baba derken yüzünün aldığı hali görebiliyorum. Polise gitmeli ve olanı anlatmalısın. Kimse böyle bir şeyi haketmez güzelim."
Kafasını kaldırıp yüzüme baktı. İnanmamıştı, inandırmalıydım.
" Hey Lalisa bir şeyler içmeye ne dersin?"
Aniden sorduğum bu soru karşısında şaşırmıştı. Bakışları "sırası mı? " der gibi olsa da cevabı tam tersini gösteriyordu.
"Neden olmasın?"
Elimdeki papatyaları ona uzattım.
"Bunlar senin için, yardımlaştığımızın resmi belgesi."
Gülümseyerek elimdeki çiçekleri aldı.
Gülümsemesi gerçekti, bazı insanlar vardır, gerçekten kırılmış insanlar. Herkes onların bağışıklık sahibi olduklarını, ve duygularını çok daha iyi gizleyebildiklerini düşünürler. Aslında bu durum tam aksidir. Onlar konuşurken, nefes alırken bile kendilerini ele verebilirler. Bu kızın, Lisa'nın sahte gülümseyebileceğini hiç sanmıyordum.
Gülümsemesine kocaman karşılık verdim. Ayağa kalkıp kalkarken tutması için ona elimi uzattım. Sohbet ederek ilerlerken ikimiz de anın tadını çıkarıyorduk.
İki sokak ötedeki kahve dükkanının önüne geldiğimiz zaman aniden durarak elimin içinde ısınan ellerini çırpmaya başladı.
"En sevdiğim kahve dükkanı, hadi gel bir şeyler içip sufle yiyelim! "
Bir anda küçük bir kız çocuğuna dönüşmesi gülümsememe neden olmuştu.
"Tamam o zaman küçük hanım koşup içerde boş masa bulalım."
"Burası benim masam. Her zaman kitabımı ve kahvemi alıp buraya otururum. Biliyor musun buranın çikolatalı kurabiyeleri kelimenin tam anlamıyla harika!"
Yanımıza gelen garsona selam verip ceketini sandalyenin arkasına astı. Biraz sohbet ettikten sonra ben siparişlerimizi verirken o elini yüzünü yıkamak için lavaboya gitmişti.
Konuştukça birbirimize aslında ne kadar çok benzediğimizi fark ediyordum. Onu tanıdıkça kapılıyordum ve daha da merak ediyordum onunla ilgili her bir detayı.
" Hey, sana ulaşmak istesem bunu nasıl yapabilirim?"
"Taehyung, numaramı mı istiyorsun?"
" Yani öyle de denebilir." elim istemsizce kaşınan enseme doğru gitmişti. Yanaklarım kızarırken içerisi olduğundan da sıcak gelmeye başlamıştı.
Gülümseyerek telefonumu alıp numarasını yazarak kendini aradı. Biraz daha oturup sohbet ettikten sonra kalkmaya karar verdik.
Kahve dükkanından çıkmadan önce gözlerime baktı.
"Belki güzel bir başlangıç olmadı ama mutlu bir son olabilir."
Gülümsemek daha önce hiç bu kadar hoşuma gitmemişti. Eve doğru yürüyorken sanki sarhoştum, ayaklarım yerde değilmiş gibiydi. Karnımda yine o tuhaf his -hani doktora gitmeden önce olan var ya- vardı. Eve girdiğimde anahtarı konsolun üstüne fırlatıp soyunarak odama yöneldim. Kendimi soğuk suyun altına atarak zaten gevşemiş vücudumu fiziksel olarak da rahatlattım. Altıma basit bir şort giyerek kendimi soğuk yorgana teslim ettim.
-------------L------------&-------------V-----------------
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ghost Darling
Fanfiction"İyi misin?" "Evet, iyiyim." İyi değildi... Anlamlandıramadığım bir şekilde ona destek olmak istedim. "Bazen insan, ben iyiyim dediğinde gözlerinin içine bakıp" iyi değilsin biliyorum" diyecek birine çok ihtiyaç duyar." Derin bir nefes aldım. "İyi...