0.2

19 4 9
                                    

reya_ayakashi

İstiyor yeni bölüm yapacak çok yorum hadi bakalım

Gözlerimi hafifçe açarak girdiğimiz ülkenin havasına alışmaya çalıştım. Tanrım ne kadar da soğuktu! Bu jet indiği zaman havayı içeri yansıtıyordu. Biraz bocalasam bile kalkıp o benimkinin bir üst modeli olan jetden çıktım. Şimdiden görevin olacağı ülkeye lanet etmeye başlamıştım. Bu kadar soğuk bir ülke olur muydu?

Sierra soğuk olmasına aldırmadan etrafı inceliyordu. Bu kız deli miydi? Normal hava alanıydı işte! Sinirlerim iyice bozulmaya başlamıştı. Benim sinirlerim arkadaşlarımın dediğine göre oynaktı.

Onlara göre oynaktı.

Saçma sapan şeylere sinirlenebiliyordum. Biraz sonra yanımıza gelip eğilen adama şaşkınca baktım. Eğilmesinin nedeni neydi? Bizim teşkilattan olmadığı apaçık belliydi.

Elinin sol köşesinde üç üçgen dövmesi yoktu. Bu da kısaca "Three triangles"dan olmadığının belirtisiydi. Peki eğilmesinin sebebi neydi? "Yoojin ve DaGun sizsiniz değil mi efendim?" dedi.

Birbirimize baktık. Bir an ismimin DaGun olduğunu unutmuştum. Bu yüzden Sierra'nın cevaplamasını bekledim. "Evet biziz fakat siz kimsiniz?" Adam ilk önce inanamaz gibi bir bakış attıktan sonra tekrar önümüzde eğildi ve konuşmaya devam etti.

"Efendim ben Jeon jungkook'un şöförüyüm. Siz de Jeon Yong wa'nın ölmeden önceki mesajında olan Jungkook ile yaşayacak kızlar olmalısınız. Bize bu şekilde bildirildi. Gelin sizi Jeon jungkook'un yanına götüreyim."

Bunu hiç beklemiyordum. Hem de hiç beklemiyordum. Babası ne zaman ölmüştü? Sierra biliyordu. Çünkü kafasını 'anladım' şeklinde sallamıştı. Yahu benim neden hiçbir şeyden haberim yoktu?

"Bizi arabada mı bekliyor?" Diye saçma salak ama bir tık samimi olmak için ideal olan bir soru sordum. Bana gülümseyerek "Evet efendim."diye cevap verdi. Bende ona aynı gülümsemenin yapayı ile "Lütfen bana efendim demeyin. Bu tür şeyleri sevmiyorum. Adımla seslenebilirsiniz." dedim.

Tabii ki hoşlanmadığımdan falan değildi. Parayı alıp kaçtıktan sonra arkamızda onlar yapmazdı diyen kişiler olmalıydı. Bu şekilde düşünürken arabaya binmiştik. Karşımda hiç görmediğim tanımadığım bir adam oturuyordu.

Büyük ihtimalle Jeon Jungkook denilen kişi bu olmalıydı. Yakışıklı denebilecek biriydi fakat Kore standartları hakkında pek bir fikrim yoktu. Tam göremesemde beyaz bir ten rengi ve kahverengi gözleri vardı. Gözlerinin hafif çekik olması ona güzel bir hava veriyordu. Fakat giydiği şey hiç beklediğim gibi değildi.

Sadece şık bir eşofman takımı giymişti. Benim beklediğim ise şöyle takım elbiseli bir beyefendiydi. Bana kalırsa bu parası ile beyefendi olan cahilin teki olan biriydi. Ben çocuğu incelemeye devam ederken bana bakması ile gözlerimiz birleşti.

Bana sanki bir cevap bekliyormuş gibi bakıyordu. Sierra'ya döndüğümde o da cevap versene kızım diye bir bakış fırlattı. Tamam iyi hoş cevap verirdim de, soruyu duysaydım ilk önce.

Sorduğu soruyu gram duymamıştım.

Acaba ne demişti?

Çocuğu incelemeye dalıp konuştukları şeyi kaçırmış mıydım? Kafayı yemiş olabilirdim. Ne yapmalıydım? Acaba konuşamayan biri gibi mi davranmalıydım? Kesinlikle bunu yapmalıyım. Umarım beden dili bilmiyordu. Yoksa Beyaz bayrak çekerdim.

Beden dili kullanarak "Ben hiçbir şey anlamadım. Soruyu kaçırmışım! Ortalığı toparla. Ben konuşamıyorum ve duymuyorum tamam mı?" Dedim Sierra ise bana her zamanki bakışını fırlattıktan sonra konuşmaya başladı.

Karşımdaki çocuğun anlayıp anlamadığını çözmeye çalışıyorum. Sanırım anlamamıştı. Çünkü sierra'ya dönmüştü. "Şey o konuşamıyor. Anlarsın ya. Bir şey soracağın zaman bana söyle ona beden dili ile anlatırım." Dedi

Kafamı onaylamak için sallayacaktım fakat ben duyamıyordum değil mi? Sadece masum bir şekilde çocuğa bakıyordum. Masum bir şekilde bakmak benim en iyi yaptığım şeylerdendi. Jungkook ile gözlerimiz tekrar buluştuğunda bana gülümsedi.

Acımış mıydı bana? Kesinlikle acımıştı. Buradan giderken ben de ona acıyacaktım. Aklıma takılan pürüz ile belli belirsiz sinirim bozuldu. Şöför konuşabildiğimi biliyordu. Onu öldürmek gerekiyordu.

Bu hiç iyi olmamıştı. Adamın kalbi olduğu açıktı bana kalırsa. Gayet yaşlı gözüküyordu yani en azından bir 60-70 vardı.  Bu durumda onu korkutmak gibi bir girişime girersem ölmesi olağandı. Bu şekilde kimsenin de suçu bulunamazdı.

Anlarsınız ya şu ceset temizleme işi falan yok olurdu.

İlk günden ne hale düşmüştüm. Bir kaç gün herkesden kaçar sonra işimi hallederdim. Araba durduğunda ilk ukala çocuğumuz beni iterek çıktı. Ben engelliydim bana yardım etmeliydi değil mi? Umrunda bile olmamıştı. En azından özür dilemeliydi. Ne kadar da sinir bir çocuktu böyle.

Şuan sinirimi bozmadan dışarı çıktım. Evi gördüğümde içimden bir çüş geçirdim. Bu tür evlere ne gerek vardı sanki? Ben kaybolurdum bunun içinde! Bana kalırsa ne kadar zengin olursan ol küçük bir ev sana yeterdi. Mesela bak bizim evimize 4 odalıydı.

Zengin miydik? Evet gayet zengindik. Her ikimiz ayrı ev alabilir miydi? Evet gayet peki alabilirdik. Biz ise bunun yerine küçük bir evde yaşamayı tercih etmiştik. Sierra aynı benim gibi düşünmüş olacak ki yüz ifadelerimiz aynıydı.

Jungkook ise bize övünmüş bir şekilde bakıyordu. Şöföre 3 gün tatil verdiğini söylediğinde 3 gün garintide olduğumu kendime hatırlattım. Aslında bu tatil içinde ölmesi işime daha çok yarardı. Uzaktan bir emir vererek onu öldürebilirdim.

Evin bahçesinin gerçekten ohalığı vardı. Acaba kraliçe Elizabeth böyle bir yer görmüş müydü merak içindeydim. Bu bahçeye en az 20 bahçıvan gerekirdi. Gerekli miydi? Kesinlikle gereksiz gösterişti.

Gözlerime sahte merak ve sevinç yerleştirerek çocuğa döndüm ve el hareketlerimle "Burası ne kadar büyük ve güzel." dedim. Sierra bunu çevirdikten sonra çocuk bana güldü ve Sierra'ya "Onun kadar güzel olmadığını söyle" dedi

Sierra bunu bana gösterdikmiş ben ise başımı eğmiş ve o klasik üç vuruşu yaptıktan sonra yanaklarım kızarmış bir şekilde çocuğa bakmıştım. Elim ile yanığıma üç kere sağlı sollu vurduktan sonra yanaklarımı şişirip kızarmasını sağlayabiliyordum. Çocuk bana bakarak sırıtıp göz kırptığında gülümsedim. Bu iyiye işaretti çünkü bu demek oluyordu ki çocuk kesinlikle çapkın salağın tekiydi.

Evin önüne geldiğimizde hizmetçiler iki sıra halinde sağ ve sola dizilerek "hoşgeldiniz efendim" Diyordu. Bu kadar şeyden sonra şaşırmış mıydım? Tabii ki hayır.

Jungkook onlara üstten bakarak "Yalakalık yapmayı kesin ve kapıyı açın" dedi. Bunların sonunda onun da bana böyle yalvarmasını istiyordum. Zengin veya yakışıklı olması ona bir üstünlük sağlamazdı bana göre. Ama onun oyununda oynuyorsak onun gibi oynamalıydık...

İkinci bölümü beğendiniz mi? Bence güzel oldu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 08, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Victim of duty °JJKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin