[ serenity ]

114 11 5
                                    

"Jimin hazır değil misin? hadi ama seni bekliyorum" alt kattan üst kata jimin'in beni duyması için bağırmıştım ve bu yaklaşık 30 dakikadır devam ediyor.. babamın yanına geç gitmek istemiyordum ama sanırım jimin yüzünden geç kalacaktık.."taehyung tamam abartma geliyorum" şükürler olsun hazırlanmayı başarmıştı,ne vardı bu kadar hazırlanacak alt tarafı kilisedeki üyelerle kampa gidecektik.


kamp alanına geldiğimizde herkesin gözleri üstümüzdeydi,neden geç kaldığımızı anlamaya çalışıyorlardı sanırsam,jimin babasının yanına gidip papazlarla derin bir konuşmaya daldığında bende fırsattan istifade etrafa biraz göz gezdirdim,burası çok huzurluydu,burnuma dolan toprak kokusu tanrıyla yakınlaşmamı sağlıyor gibiydi,sanki attığım her bir adımda tanrımla aramdaki mesafe azalıyordu..

ağaçların arasından gözüme bir göl çarptı,berraktı temizdi,balıklar gölün içinde birbirleriyle oyun oynuyordu, gölü benzettiğim ilk şey tanrım olmuştu. gölün berraklığını,tanrımın temiz günahsız bedenine benzettim,balıklar ise bizdik tanrının biricik kulları. göle doğru birkaç adım daha attığımda gölün karşısında duran ağaca sırtımı yasladım. gözlerimi kapattım,burnumu toprak kokusuyla doldurdum,yumuşak esen rüzgarın bedenimle bir olmasına izin verdim. soyut somut her şeyi bedenimde hissediyordum.kulaklarım,kuşların sesleriyle dolmuştu.. aklıma geçen gün karşılaştığım jeon jungkook geldi. hali çok kötüydü gözleri kızarmıştı,vicdan azabı çektiğine emindim ama ne içindi bu azap. ne için yalvarmıştı tanrıma. ne için yanmaktan korkuyordu, aklıma bunun gibi sorular gelmeye devam ediyordu. bir kaç dakika sonra birinin beni izlediğini fark edip kafamı sağ çaprazımdaki çalılıklara çevirdim,çalılarda gördüğüm hareketlilik beni korkutmuştu. ağaçtan destek alarak ayağa kalktım, çalılıklara doğru yavaş ve temkinli adımlar attım. çalılara yaklaştıkça korkum artıyor,kalp atışlarım hızlanıyordu,ellerim titrer bir şekilde çalıları tuttum. ne olacaksa olsun artık diye düşündüm ve çalıları elimle iki yana açtım.. "Jeon jungkook" şaşırmıştım,korkmuştum,inci terler dökmeye başlamıştım.neden buradaydı,neden beni izliyordu. kendi kafamı kurcalamak yerine ona sormaya karar verdim. "Neden beni izliyordun jeon jungkook" kocaman  olan gözleri yerden kalkıp benim gözlerimi bulmuştu ona kızmak istemiyordum amacım bu değildi. "üzgünüm aslında bende ağaca yaslanacaktım fakat sizin orada olduğunuzu görünce rahatsız etmek istemedim ve kalkmanızı bekledim. yanlış anlaşılmak istemiyordum" sonlara doğru titreyen sesi kalbime dokunmuştu onu tamamen yanlış anlamıştım az kalsın onu suçlayacaktım. gidip tanrımdan özür dilemem gerekiyordu,ama ondan önce özür dilemem gereken kişi jungkooktu. "özür dilerim jungkook seni yanlış anlamışım,istersen yanıma gelebilirsin yanımda olmanın bir sakıncası dokunmaz bana" gülümsedim tatlıydı,geçen günden farkı bugün ağlamamasıydı "size rahatsızlık vermek istemem" burukça gülümsedi,omuzuna elimi koyup çektikten sonra ağaca doğru yürümeye başladım,arkamı dönüp ona gel hareketi yaptım. yavaş adımlarla bulunduğum yere geldi,ağaca yaslanması için yer gösterdim.

JK

taehyungla aramızda sadece bir odun parçası vardı,arkamız birbirine dönüktü,parfüm kokusu nefesimin kesilmesini sağlıyordu,yumuşak fırından çıkmış yeni bir kurabiye gibi kokuyordu,bebek gibi.. ona gerçekleri söylememiştim,onun kalkmasını beklemiyordum,sadece onu izliyordum,yumuşak rüzgarda havalanan saçlarını izliyordum,yüzüne iyice bakıp hafızama kazıyordum,bir yananda kendime hakim olmaya çalışıyordum. dinime bağlı biriydim tanrıya inanan,iman eden biriydim babam ve annem beni böyle yetiştirmişti.bana her şeyi anlatmış öğretmişlerdi,ama hiç kalbimin yanlış kişiye tutulacağından bahsetmemişlerdi. bir erkekten hoşlanabileceğimden bahsetmemişlerdi. oğullarının bir erkekten hoşlandığını duysalar,hayal kırıklığına uğrarlardı herhalde. tanrım da öyle,benim yüzümden hayal kırıklığına uğradı. bir kulundan nefret etti.masum olan ama yasak olanı yapan kulundan nefret etti. arkamda duyduğum ses kafamdaki düşüncelerden kurtulmama yardımcı olmuştu "jungkook o gün bankta neden ağlıyordun,neden vicdan hesabı çekiyordun"hiç sorulmayacak soruyu sormuştu bana ne söyleyebilirim ki. yalan söylersem tanrının gözünde daha çok düşecektim "ııghm" cevap beklediğini belli ederek boğazını temizlemişti. nefesimi düzene sokarak cevap verdim. "arabamla kiliseye gelirken farkında olmadan kanadı kırık bir kuşu ezmiştim vicdan azabım bu yüzdendi" gözlerimi kapatıp kafamı geriye attım,tanrımdan onlarca binlerce kez özür diledim. "bunu kendi isteğinle yapmamışsın jungkook,tanrı seni affedecektir" evet kendi isteğimle aşık olmadım sana,kalbime engel olamadım. fakat yasak olan bir şeye devam ediyorum,kalbime karşı koyamıyorum. "bazı şeylerde azap çekmek gerekir istemeden olsa bile" sesim kısıldı devamı gelecek olan cümlemin devamını getiremedim. "yarın kiliseye gel jungkook günahlarından arındıralım seni tanrı seni bağışlasın" oraya boşu boşuna gidecektim tanrı beni affetmeyecekti şeytanı nasıl görüyorsa benide öyle görecekti,bende tanrının yasakladığı şeye karşı çıkmışıtım nefsime hakim olamamıştım, "peki" demekle yetinmiştimi,ilerden taehyung sesiyle ayağa kalktı "buradayım jimin gel" taehyung jiminin yanına giderken sessizce ortalıktan kayboldum.

TAE

jimine sarılıp ona jungkookun burada olduğunu göstermek için arkamı döndüğümde burda olmadığını fark ettim. etrafı arıyordum ama onu göremiyordum "kimi arıyorsun tae" duymamazlıktan geldim tekrar ve tekrar sorduğunda ise "saatimi arıyorum jimin görürsen bana haber ver" diye geçiştirmiştim

"Jeon Jungkook nerelerdesin"

1 saat sonra herkes ateşin önünde toplanmıştı,jeon jungkook geç kalmıştı yada bu kampa sadece ziyarete gelmişti. babam karşımda dura odunun üstüne oturdu ve kutsal kitabı açtı herkesin sessiz olmasını bekliyordu,hala gözüm onu arıyordu.gecenin bir vakti ormanda ne yapıyordu tek başına. babam dalıp gittiğimi görünce öksürdü ve söze girişti.

Sevgili Rabbim, sana ihtiyacım var. Çünkü Sen bana olan sevginden ötürü, benim günahlarımın karşılığı olarak kendini kurban olarak sundun. Bu nedenle Sana sonsuz teşekkürler sunarım. Şimdi kalbimin kapısını Sana açıyor, Seni Kurtarıcım ve Rabbim olarak kabul ediyorum. Günahlarımı bağışlayıp bana sonsuz yaşam sunduğun için çok teşekkür ederim. Yaşamımın yönetimini benden al ve beni kendi istediğin gibi bir kişi yap." AMİN 

diyerek iman duasını sonlandırdı. simdi ise hepimizden birer dilek alacaktı bu sefer çıkmazdaydım ne dileyeceğimi bilmiyordum. elimize kağıtlar verdi,istediğimi yazıyordum buraya babam kimsenin dileklerine bakmıyor sadece tanrı ve dileği yazan kişinin arasında kalsın istiyordu. elime kalemi aldım ve aklıma gelen ilk şeyi yazdım

"tanrım senden bugün ki dileğim jeon jungkookun başına bir şey gelmemesi,bu gece onu koru ve onunla birlikte kal lütfen" yazdığım kağıdı 3 kere katlayıp babama teslim ettim tanrı beni severdi buna çok emindim,günah işlemezdim farkında olmadan yapsam bile ertesi gün kiliseye gidip bağışlanırdım. bu yüzden tanrıın dileğimi kabul edeceğine emindim "babacım bana bir tane daha kağıt verebilir misin?" bir dilek daha dileyecektim,sadece son bir dilek " veririm taehyung ama haftaya dilek dileme şansın olmayacak" başımı bilir anlamda salladım ve iki elimi uzatarak kağıdı aldım 

"tanrım bu senden isteyeceğim ikinci dilek hayatımın aşkını bulmak istiyorum babam sürekli artık evlenmem gerektiğini söylüyor,lütfen karşıma ruh eşimi çıkart" kağıdı katlayıp babama teslim ettim. birkaç dakika sonra ilerden koşarak gelen birini gördüm yanımdaki adam ayağa korkuyla kalkıp bağırdı "Jungkook oğlum nerede kaldın çok merak ettim seni?" yani jungkook rahip min'in oğlu muydu. "sorun yok baba iyiyim ben yolumu kaybettim sadece sizi meraklandırdıysam affınıza sığınıyorum"  rahip min jungkookun saçlarını karıştırıp yanına oturttu. tanrım ilk dileğimi kabul ettiğin için teşekkür ederim lütfen en yakın zamanda ikinci dileğimi de kabul et. göğe bakarak ettiğim duadan sonra rahip min'e doğru yıldız kaymıştı bu demek oluyordu ki tanrı sesimi çoktan duymuştu 

drew

teşekkürler vote atmayı unutmayııın.

impossible * taekook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin