🍂
Paslanmış metalin burun sızlatan kokusuyla yüzümü buruşturarak uyanırken, gözlerimi açıp açmadığımı anlayamayacak kadar karanlığın içine tıkılmıştım. Kuruyan boğazım her boş yutkunuşumda acıyordu.
Nerede, ne zamandır buradaydım bilmiyordum. Karanlığa bir faydası olacakmış gibi gözlerimi açıp kapatsamda görünürde hiçbir şey yoktu.
O an, enseme yapışan saçlarımı geriye atmak için hareketlendiğimde o paslanmış metalik kokunun sebebini anladım. Ellerim büyük bir gürültüyle yere düşerken bileklerimdeki ağırlıkla buraya tıpkı kurbanlık hayvan gibi bağlanmıştım.
"Lanet olsun!" Diyerek kafamı arkamdaki duvara yaslarken karnımdan bir orkestra duyuldu sanki. Aç gurultu bütün mahzende yankılanırken ağlamamak için dudaklarımı kemirdim.
Nasıl bu hale düşmüştüm? Neyin intikamı alınıyordu benden? Annem ve babam bunları göze alarak beni nasıl buraya yollamışlardı?
Pierra denen kadın herkesi bir kukla gibi yönetebilmek için gereken her yaptırımı uyguluyordu. Babam ve annemin Taehyung'u gördüklerindeki yüz ifadeleri hâlâ aklımdaydı. Onu Pierra'nın gönderdiğini anlamışlar ve başıma bunların gelebileceğini bile bile beni bu cehenneme yollamaya razı olmuşlardı. İnanılır gibi değil!
Büyük bir gürültü koptuğunda adeta yerimden sıçradım. Mahzen boş olduğundan bu gürültü iki üç kere yankılandı.
O anda, ileriden gelen küçük bir ışık huzmesi gözüme çarptı. Beni kör gibi hissettiren karanlıktan çekip alan o titrek sarı ışığın yavaş yavaş bana doğru yaklaşmasını izledim.
Sessiz fısıltılardan ve ayak seslerinden neler olduğunu anlamaya çalışıyordum. İki farklı ses duyuyordum ama söylediklerini bir türlü anlayamıyordum, biri bir şeylerden şikayet ederken diğeri onu azarlar tondaydı sanki.
Daha sonra ışık, hücremin önüne kadar geldiğinde karanlığa alışan gözlerimi acıyla yumsam da bu çok kısa sürmüş, daha sonrasında her şey netliğe kavuşmuştu. Tartışan seslerin sahipleri görüş açıma girdi. İkisininde ayaklarında ayakkabı yoktu, bu yüzden ayakları ve bacakları kir ve kurumuş kan içindeydi. Ellerindeki devasa mumun ışığı onları net bir şekilde görmemi sağlıyordu. Eski ve hasarlı birer şort giyiyorlardı, üzerlerinde ise oldukça salaş atlet tarzı bir giysi vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TERRA • Taelice
Fanfiction"Lalisa Pranpriya Manoban!" Diye kükredi yaşlı adam, kalabalığa doğru. "Toprak Elementi'nin, yeni Kraliçe Terra'sı! Hükümdarlığı uzun sürsün!!" Genç bir Auxilium'ın elindeki görkemli tacı dizlerini kırarak eğilip, tahtın eski ve yaşlı sahibine verd...