Bir sonbahar günü evde yanlızlığımla boğuşurken elime kahvemi alıp pencerenin önüne geçtim tek tük binalara baktım arada kahvemi yudumlayarak tekrar binalara baktım . Gözüme çarpan bir bina iki katlı , kahverengi tonlarında balkonlarinda adını bilmediğim bitkiler ve rengarenk saksılar vardı.
Görünümü bu güzel evi iyice süzdüm , öylece bir kaç dakika dalıp gitmişim tam pencerenin önünden kalkarken kapı çaldı . Kafamı saate cevirdim saat 11 : 35'di sabahın köründe kim geldi , şimdi daha çok merak ettim . Kahvemi masaya bırakıp kapıya dogru ilerledim .
Kapıyı açtığımda karşımda onu görünce bir an halisilasyon falan gördüm zannettim ama o gelmişti sonunda bir araya geldik hâlâ inanamiyorum . Birbirimize 5-10 dakika boyunca öylece bakakaldik .
Siz hiç birini beklediniz mi ? Hergun camdan dışarı bakıp artık gelecek mi , beni hatırlıyormu ,ne yapıyor ? Hayatı nasıl geçiyor . Kimler etrafında , kiminle gülüyor ,ağlıyor mu ? Hiç yaşadınız mı bu duyguları bana sorarsanız çok iyi biliyorum hemde öyle biliyorum ki keşke bilmesem diyiyorum...
Ilk sesizliği ben bozdum "Su" o an o kadar şok içindeydim ki geldiğine inanamıyorum . Sımsıkı sarıldım o an kemiklerinin sesini duyar gibi oldum . "Yeter artık bırak beni yeni kavuştuk sayende ebediyyen ayrılacağız " dedi ve güldük .
Uzun zamandır birlikte gülmüyorduk çok özlemişim onunla gülmeyi . Su içeri girdi ardından bende kapıyı kapatıp içeri girdim.
Ben İz Delen 20 yaşındayim izmirde oturuyorum . Yanliz kalıyorum hemen yanlış anlamayın okuduğum için değil ailem olmadığı için. Hayatınızda hiç anne kelimesi kullandınız mı ? Ben kullanamadım veya baba kelimesi bu iki kelime benden çok uzak diyarlarda ben nereye gidersem gideyim o iki kelime hep benden kaçtı. Düşünsenize yere düştüğünüzde yanınızda bir babanız yok , ağladığınızda anneniz yanıbaşınızda değil çünki yok okadar kimsesiz ve hiç . Hayatım tamda bundan ibaretti .
Ben daha üç aylıkken babam ve annem trafik kazasında kaybettim öylece beni bırakıp gitmişlerdi, ben yurtta büyüdüm. Hatta ilkokulda arkadaşlarım anne babasını beklerken ben yurt arabasını beklerdim saatlerce ...Su koltuğa oturmuş oturma odamın en küçük detayına kadar bakıyordu . Oturma odam tüm evimin olduğu gibi duvarla siyahı ti ama mat bir siyah . Küçük bir beyaz televizyonum, gri perdem ve gri peluş halım odaya renk katan tek bir şey vardı koltukar...
Koltuklarımın çok koyu bir mavi rengi vardı . Su başını haliya eğmişti, galiba çok yorgundu . " e anlat bakalım hangi rüzgar attı seni buraya " küçük bir tebessümle sözümü bitirip Su'yun yanina geçip oturdum . O 'da bana gülümsedi " evet artık günün bombasına gelebilirim " acaba neydi bu bomba şey.
"Hazırmısın iz " gülümseyip basımla onayladım "artık hep izmirdeyim kanka" ve çığlıklar en son tek duyduğum şey çığlıklar...
Su fransada yaşıyordu siz şimdi merak ediyorsunuzdur Şu ile nerden tanıştım falan diye. Su'yun annesi Deniz teyze eskiden benim kaldığım yurtta çalışıyordu o zaman Şu ile bir kaç defa yurda geldi ozaman tanışmıştık ." kanka ciddimisin dimi şaka falan değil" hâlâ inanamiyorum .
" evet burdayım , artık yanlız kalmak yok" ve kahkaha attı bende ona eşlik ettim ."sonunda babanı ikna etmişsin "
Su nerdeyse senelerdir babasını ikna etmeye çalışıyordu. Babası Mehmet abi . Su'yun annesi ve babası Su küçükken boşanmislardi sebebi çok saçmaydı hâlâ düşündükçe gülesim geliyordu . Mehmet abi iyi bir iş teklifi almıştı yurt dışında ama Deniz abla gitmek istemediği için boşandılar asıl komik olan burası değil birbirlerini deli gibi severken bosanmalariydi."O zaman " nefes aldım " yarın okulda beraberiz " Şu kafasını salladı ben ise hemen mutfağa koşarak telefonumu aldım ve rehberine girip Nehir'i aradım .
Çalıyor...Çalıyor...Çalıyor...
Ha açtı.
"Merhaba "
"Merhaba Iz"
Sesini duyunca nedense rahatladım .
" sana sürprizim var bana gel hemen "
Telefonun arkasından ofladığnı duyuyordum " hadi Nehir kaldır artık şu kitaplardan gözünü "
Nehir ve ben tıp okuyorduk Su ise psikoloji insanların dertlerini dinlemeyi çok sever.
"Tamam geliyorum iki dakikaya ordayim ""İşte bu harika "
"Baybay"
"Bay" Telefonumu kapattım. Su bana garip garip bakarken 'bakma öyle ' diyeyim geldi ama demedim .
"Kimdi o " evet Su 'ya söylemedim kimi arayacağım " sürpriz, Bekel azıcık, birazdan göreceksin "suan okadar mutluyum ki kayıp parçaların bulunmuş yapboz parçaları gibiydim . Kapı çaldı evet Nehir geldi. Kalkıp kapıyı açmaya gittim. " Merhaba kanka hoşgeldin , gir içeri " Nehir başını sallayıp oturma odasına girdi ve şok " Şu sen ...geldin yok ya" gözlerini kapatıp açtı ve Şu ya öyle sarıldı ki en son Su nefes almak için balkona çıktı hahah . Su , Nehir ve ben filim izlemeye karar verdik tabiki 'romeo ve juliet ' kavuşamayan aşıklar. Hemen televizyondan filmi açtım. Su ve Nehir ise mutfakta mısır patlatiyorlardı. film başlamak üzereydi nerdeyse tüm sahneleri ezbere biliyordum en sevdiğim söz ise ...
" ölüm mu aşık oldu sana
İnanmayın mı onun bu karanlıkta
Sevgilisi olmasın diye seni sakladığına"Ne kadar guzel bir söz " ölüm mü aşık oldu sana " .
Sonunda Su ve Nehir unsurlarla odaya geldiler. " sonunda bir an mutfakta öldünüz sandım " Nehir kankalar içinde koltuğa oturdu bende yanina " e ne izliyoruz " dedi Su. Gözlerimi devirip " sence " der demez üçümüz gülmeye başladık ve film başladı .
Uzun bir süre sonra film bitti . Bıraksalar on kez daha izlerdim bu filmi . Shakespeare ' nin en çok sevdiğim filmi . Çok güzel ama romeo ve milletin sonu böyle bitmemeliydi. Nehir ayağa kalkıp selam verdi " ey gözler son kez bakın " hahah ne yapıyordu bu " ey kollar son kez kucaklayin " suan kendimi tutamayıp kanka attım,Nehirde kendini tutamayıp gülerek yerine Oturdu .
Bir ses duydum şey sesi ha ağlama sol tarafıma döndüm cidden şoka girdim Şu ağlıyordu . Ben ve Nehir gülmekten alıkoyamiyorduk kendimizi , merakla Şu 'ya iyice dönüp "kanak bisey sorabilirmiyim " bana gözyaşlarını arasında başını onaylamış anlamda salladı, gülmemek için zor tutuyorduk kendimi " neden ağlıyorsun" ve birdaha güldük Nehirle , Şu ofladı " baksanıza nasıl acıklı bir sahneydi " gözyaşlarını edildikten sonra denemeye başladı. Saat 20: 49' du daha erkendi ama malum yarın okul var . Kumandalı kaptığım gibi televizyonu kapattım. Lambayı açıp " hadi Su ben senin yatağını kuralım da sen uyu " esneyerek " Tamam " dedi çok komikti yüz ifadesi kıkırdayarak idamdan örtü ve yastık getirdim."İz bende eve çıkıyorum, sabah beni almadan okula gitmeyin " evet günümüz bitmiş sayılırdı "tamam balım sen git "Nehir odadan çıktı ve ardından kapi sesi geldi Nehir gidince Su'yun yatağını hazırladım ve işte bitti. " iyi uykular tatlı kabuslar " dedim küçükken hep boyle derdim ona " sanada tatlı kabuslar , benli rüyalar " gülerek oturma odamdan çıkıp odama girdim . Yatağına atladım, direk örtünün altına girdim ve düşündüm.
Evet sadece düşündüm.Ben ne yapmıştım ki? Böyle güzel insanlarla karşılaşmıştım. Bana bukadar iyi hissetmemi sağlıyordu, neden ben ? Niçin milyonlarca insan varken sadece ben ne yapıpta kazandım onları ? O kadar masum bakmalarını sağlayabildim neydi ben sihirbaz mı ?
--------
merhaba ;)
Nasıl başlamam gerekir inanın hiç bilmiyorum çok heyecanlıyım bu hissi siz nasıl anlatırım bilemiyorum ... sadece hayallerimin pesinden gidiyorum kim bilir belki gerçekleştirmiştir . Ama bu yolda sizin düşünceleriniz ve desteğimiz çok önemli benim için umarım beğenmissinizdir .
Sizi çok seviyorum ^^Not: yazım hataları için şimdiden özür diliyorum .

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişin izi
Romanceiki karanlık sırrın birbirini bulusuydu bu hikaye . krallığın başlangıcıydı, belkide kül kedisinin prenses olmasıydı... İz'in karanlık hayatına giren Ateş kendi hayatını unutup kendini İz'e adar . Ateş'in hesaba katmadığı birçok şey vardı. İ...