elli

4.5K 367 86
                                    

O sabah aslında her şey yolundaydı.

O sabah uçağa atlayıp uzun bir seyahatten sonra Türkiye'ye geri dönmüştük. Eve girer girmez yol yorgunluğuyla sadece duşumu alıp kendimi yatağıma atmıştım. Akşama kadar uyumuş, akşam da annemle yemek yemiştik. Babam işteydi, abimse çalıştığı barda ya da başka bir yerde. Mesai saatleri bazen değişiyordu, konuşmadığımız için şu an hangi günler gittiğini bilmiyordum.

Her neyse, yemek yedikten sonra odama gittim. Bu arada insanın sevgilisi ya da hoşlandığı biri olunca kafası daima onunla ilgili mesai yapıyordu ve benim kafam da bütün gün Demir'deydi. Sabah indiğimizi haber veren mesajı attıktan sonra bana geri dönmemişti. İşi olabilir diye düşündüm. Benimle konuşmak zorunda değildi sonuçta her saat başı. Ya da mesajıma hemen cevap vermek.

Bu yüzden odama çıktığımda telefonumu bir kez daha kontrol edip yarım bıraktığım kitabımı okumaya devam ettim.

Yarı yıl tatilinde olduğumuz için kafam biraz rahattı, okul birincisi değildim ama annem son sınıfta sıkıntı çekmemem ders çalışmam için biraz baskı yapıyordu. Bu yüzden alt sınıflarda temelimi tamamlamam için gereğinden fazla yoğun oluyordum ve tatiller benim için ödüldü.

Biraz kitabımı okuduktan sonra abim girdi odama, şaşkınlıktan dilimi yutacaktım onu görünce çünkü yine annem kıyafetlerimizi karıştırdığı için dolabımdan kendine ait olan kıyafetleri alıp sessizce odayı terk edeceğini düşünüyordum ama öyle yapmamıştı.

"Konuşalım mı biraz?"

Ondan beklemediğim kadar sakin bir ses tonuyla konuşmuştu.

Ben de çekingenlikle "Ne konuşacağız?" diye sordum.

Düşünün, her an konuşmaya açık olduğumu, sorusana cevap vermeyip direkt ne konuşacağımızı sorarak ederek belli etmiştim.

Gelip yatağıma oturdu, içten içe gerginlikle ne diyeceğini bekliyordum, çünkü benimle aylar sonra konuşmak istemesi korkutmuştu biraz. Yanlış bir şey söyleyip onu kaçırmak istemiyordum.

"Hiç uzatmak istemiyorum, direkt konuya gireceğim. Sadece sana haksızlık ettiğimin farkındaydım bunca zamandır ama yediremedim, sen de benim gibi hemcinslerinden hoşlanıp babam bunu bilmezken ve beni bilip hayallerimin çöp oluşunu izlerken kendime yediremedim."

Sonra nefes alıp gözlerini kapattı ve toparlanmak ister gibi ara verdi.

"Sen benim kardeşimsin ve birileriyle küs kalmayı sevmediğini biliyorum. Seni çok kırdım biliyorum ama bunun sebebi öfkemi yansıtacak başka bir yer olmamasıydı. Beni anlayacağını biliyorum ama yine de senin de bana sinirli olduğunu bildiğim için süre tanıyacağım."

Benim gözlerim çoktan dolmuştu bile, ama o gözlerime bakmadığı için beni göremiyordu bile. Duygusal biriydim ve bunu çoğu erkeğin aksine dışarı vurmaktan çekinmiyorum. Burnumu çekip umursamadan kazağıma sildim. O sırada bana dönmüştü. Gözlerinde gördüğüm anlayışı uzun zaman sonra tekrar görünce resmen sırtımdan yük kalkmış gibi hissettim.

"Babama söyleyeceğim ben de."

Dediğim şeyle kaşlarının çatılışını izledim.

"Saçmalamayı kes! Hayatın mı mahvolsun istiyorsun?"

Omuz silkip "Bana ne. Sen benim yüzümden bu kadar üzgünken neden ben kendim değilmiş gibi davrandığım bir hayat süreyim ki?" dediğimde gözlerini devirdi.

"Bu konuşmayı vicdan azabı çekip kendi hayatını da bok et diye yapmıyorum. Ekonomik bağımsızlığını eline alana kadar çeneni kapalı tutacaksın, yoksa sürünürsün."

"Ama sen-"

"Benim hala bir şansım var. O sınava girip istediğim yeri kazanacağım ve kendi hayatımı kuracağım. Sen benim aksime daha rahat olacaksın, kendi paranı kazanacağın güne kadar babama söylemeyeceksin tamam mı?" Boş boş yüzüne bakınca omuzlarımı tutup sarstı.

Ben "Tamam." deyince rahatlamış bir ifadeyle yüzüme baktı.

"Güzel."

Sonra ikimizden de bir ses çıkmadı, oysaki içimden mutluluk çığlıkları atıyordum. Ondan bir atak bekledim ama sonra dayanamayıp kollarımı boynuna doladım.

"Özür dilerim sebep olduğum şey için."

"Özür dilemeni gerektirecek bir şey yok." Kollarını belime sararken yutkunduğunu duymuştum. "Asıl ben özür dilerim."

Kaşlarım çatıldı ve geri çekilip yüzüne baktım.

"Neden?"

"Sen nasıl bir şeye istemeden sebep olduysan ben de kötü bir şey yaptım. Durumun muhatabı ben olduğum için benim dışımda kimseyi suçlamanı istemiyorum ama... Neyse işte benden daha anlayışlısın ve anlayacağını umuyorum."

Dediği şeylerden bir bok anlamıyordum ve yüz ifademden gayet belli olduğunu biliyordum bunun.

"Anlamadım, ne yaptın ki?'

"Bekle."

Yataktan kalktı ve odadan çıktı, birkaç dakika sonra geri döndüğünde elinde kahverengi bir defter tutuyordu. Yanıma gelip ayakta durdu ve defteri bana uzattı.

"Al şunu ve sadece oku. İlerledikçe anlarsın bir şeyleri."

"Bu ne?"

"Gördüğün gibi bir defter."

"Tamam da niye okuyacağım bunu?" Diye sordum hala havadaki elinde duran defteri alırken.

"Okursan anlarsın ve çok geç olmadan, hatta mümkünse şimdi başlamanı öneririm." İçten bir şekilde gülümsedi. "Zaten sürükleyicidir eminim."

"Okudun mu ki sen?"

Yine anlam veremediğim bir şekilde güldü ve kafasını iki yana salladı.

"Hayır, çünkü bu defteri okuyabilecek değere sahip tek kişi sensin Caner." Hala asalak gibi abimin yüzüne bakarken elini omzuma koydu. "İyi okumalar kardeşim, umuyorum ki biz de tekrar iyi olacağız zamanla."

Bunları dedikten sonra odadan çıktı ve ben elimdeki defterle yalnız bıraktı. Kafam oldukça karışmışken abimle barışmamızın üzerine yaşadığım sevinci bile tam anlamıyla hissedemiyordum. Kafamın bir şeyleri algılayabilmesi için defterin ilk sayfasını açtım ve okumaya başladım.

Yaşım 16

Merhaba defter, ben Demir. Sana anlatacak birçok şeyim var, ben kaldıramadığım için sana yazıyorum ve sen kaldırabilirsin umarım. Eh, canlı değilsin ama ben yine de anlamanı umuyorum.

(...)

**

Yorumlarınızı çok merak etmekteyim.

Hug Me [boyxboy]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin