"aşkınla ıslanmış kalbim, bana 'sen' dolu bir geleceğin hayalini kurduruyor."

20.3K 1K 2.7K
                                    

••

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

••

Noyre imparatorluğunda, İris çağının üç yüz on dördüncü sonbaharı çok soğuktu. Beyaz Balıkçıl adlı misafirhanenin üzerindeki gökyüzü hızla kararıyordu.

Sert rüzgar; dokunduğu tenlerde keskin bir hissiyat bırakırken, adeta bu kışın her zamankinden daha çetin geçeceğinin habercisiydi.

Buz gibi soğuk rüzgar Jeongguk'un saçlarına dokunup yakasının arkasına girdi. Genç Maiko, ensesinden aşağı süzülen soğukla titreyerek ayağını çabuk tutması gerektiğini kendisine hatırlattı. Birkaç dakikadan fazla bu soğuğa maruz kalması; kar beyazı teninin kızarıp çatlamasına, minik dudaklarının kızıllığını kaybedip soluklaşmasına, kendisi her ne kadar büyük olduğunu savunarak sevmese bile yüzüne fazlasıyla yakışan burnunun ucunun ve yanaklarının pembeleşip onu her zaman ki halinden daha da güzel göstermesine ve içinde kocaman bir galaksi barındıran gözlerinin sıcak yaşlarla dolmasına sebebiyet veriyordu.

Genç Maiko, bir anda endişeli bir hisse kapılıp huzursuzca, kahverengi kimonosunun birleşik kırmızı yakalarını, yapamayacağını bilse bile ısınma çabası içinde bir araya getirmeye çalıştı. Minik bir kedi misali kuyruğunu kendine çekerek yumak haline gelmek ve bu soğuktan bir an önce kurtulmak istiyordu.

Hocası Jimin'in talimatı aklına gelince kendine gelmek isteyerek gözlerini sıkıca kapatıp açtı ve sessizce mırıldandı:

"Gidip bagajı kontrol etmeli ve bir an önce Efendi Jimin'in yanına dönmeliyim."

Jeongguk, soğuk yüzünden titreye titreye hocasıyla birlikte kaldığı at arabasının arka kısmına yöneldi. Bir yandan gözleriyle hızlıca araçları tarıyor, bir yandan da titremesini durdurmaya çalışıyordu. Geyşa olmak üzere olan, adını duyurmuş yetenekli genç bir Maiko'ydu ve dışarıya karşı, içindeki narin kişiliğin aksine güçlü bir izlenim vermesi gerektiğini düşünüyordu. Hiçbir Samuray ya da Daimyo'nun mızmız bir Geyşa'yı yanında istemeyeceğini düşünüyor, bu yüzden dışarıya karşı sert bir görünüm sunarak herkesin arzuladığı birisi olmak istiyordu.

Beyaz Balıkçıl misafirhanesinin etrafında, muhtemelen onlardan evvel gelmiş birkaç kapalı at arabası daha vardı. Atlarda soğuktan korunmak için, birbirine yaklaşıp ısınmaya çalışıyor gibi görünüyordu. Jeongguk onları, yüzünde oluştuğunun farkına varmadığı güzel bir gülümsemeyle izleyerek bir eliyle sevmeye başladı. Bir yandan çok büyük oldukları için onlardan korkuyor, bir yandan ise bu soğuktan korunma şansları olmadığı için üzülüyordu. Hayvanlara karşı içinde çok büyük bir sevgi besliyordu ve şimdi de, soğuktan titremeye başlamış narin ellerini kullanarak sevgisinin sıcaklığını onlara aktarmaya çalışıyordu.

"Çok üşümüş olmalısınız."

Genç Maiko, soluk bir pembe rengini almaya başlamış dudaklarını hüzünle büzerek onları severken hemen yanı başında ateşin etrafında oturan askerlerden birisi ona seslenmişti. Jeongguk atlara üzülüp onları severek ısıtmaya çalışmaya o kadar kendini kaptırmıştı ki, bir anlığına dondurucu soğuğu unutmuş, hemen yanındaki askerlerin farkına varamamıştı.

mi geishaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin