'Görüşürüz' diye fısıldıyorum sessizce bu noel gecesinde şehrime, sokağıma. Artık olmayacaktım uzun süre buralarda , nasıl durabilirdim ki zaten onsuz? Anıları her yerden çıkarken nasıl kalabilirdim buralarda? Her an karşıma çıkacak diye korkarken nasıl kalabilirdim buralarda?
Elimdeki küçük bavulumu sürükledim yavaşça.Noel akşamı olmasına karşın sokaklar sessizdi.Ve en kötüsü dışarısı soğuktu.Üşüyordum ve kalacak yerim yoktu.Nereye gideceğimi bilmez bir şekilde ilerledim.Normal şartlarda evden kaçan birisi zengin olur , kalacak ek bir evi hiç olmadı arbası ve bir yığın yemeği ve kıyafeti vardır.Bende ise ne para ne ev ne de araba vardı.Kıyafetlerim ise oldukça azdı.Ailemi bilmiyordum belki olsalardı yanımda yardım ederlerdi.Teyzemlerde büyümüştüm bunca sene.Onlarda artık son zamanlarda beni istemediklerini belirttiler.Haklıydılar ; 17 yaşına gelmiş , liseyi bitirmiş ve reşit bir kız olmuştum.
Hatırladım da ; en son bu sokaktan onunla geçmiştik.Calum; Üç senedir çıkıyorduk yirmimize geldiğimiz gibi evlenecektik .Ama olmamıştı.Bırakıp gitmişti beni bu uçsuz bucaksız dünyada yapayalnız.Ama biliyordum her an yanımdaydı.Yanlışı değil doğruyu seçmem için çabalıyordu.Yardım ediyordu bana.Bir veya iki kez gitmiştim mezarına .Yapamıyordum gidemiyordum.Birçok kez kapısının önüne gittim ama içeri giremedim.Deli gibi özlüyordum onu.Her saniyemiz birlikte geçiyordu bizim neden terk edip gitmişti ki sanki beni?
Adımlarımı hızlandırdım çünkü deli gibi korkuyordum bu sokaktan geçerken.Yılbaşı gecesine iki gün kalmıştı yanılmıyorsam .Bana bakın yılbaşını ailemle geçirmeyeceğim ne kadar havalı değil mi?
İçinde bulunduğum durum tamamiyle içler acısıydı.Gözyaşlarım çoktan pıt pıt inmeye başlamıştı yanağıma.Elimin tersiyle sildim hızlıca ne kadar yenilerinin geleceğini bilsemde.Sahi nerede kalacaktım ben? Yada nasıl gidecektim buralardan? Olmayan arabam her zaman yanımda ya sanki. Yanımda ise en fazla iki yüz dolar vardı .Neyime yetecekti ki şimdi bu benim? Terminal buraya yürüme mesafesi ile kırk-beş dakika uzaklıktaydı.Hızlı olursam daha çabuk varabilirdim.Bavulumu sıkıca tuttum ve en hızlı adımlarımla ilerledim.Yolun yarısını aşmıştım ancak çok yorulmuştum.İlerideki banka gittim hızımı düşürmeden.Yavaşça oturdum ve soluklarımın düzene girmesini bekledim.Bavulumun önüne evdeki tüm yiyecek ve içecekleri doldurmuştum.Biliyorum bu yaptığım tamamiyle ibnelikti.Kim takar ki şu saatten sonra? Şahsen ben değil ve diğerleri de umrumda değiller.Vakit kaybetmemek için kalktım yerimden.Bacaklarım ağırlaşmıştı.On-beş yirmi dakika yürüdükten sonra terminale vardım.Biletlerin satıldığı küçük klübenin önünde durdum ve olabilcek en uzak noktayı sordum.Yada benim gidebileceğim en uzak noktaydı belkide;
"Tennessee' ye bugün gidecek otobüsünüz var mı?" diye sordum aynı zaman da içimden sayısız dua ederken.
"Bir saniye... Dallas-Tennessee ...Arıyorum sistemimiz biraz yavaş malesef." kızın tavırlarına şaşırmıştım doğrusu.İşini severek yaptığı belliydi.Ben bunları düşünürken konuştu;
"Saat 07:45 kalkacak ve gün içinde başka sefer yok .Yerinizi ayırtalım mı?" Başımı hafifçe salladım.Cebimden telefonumu çıkardım ve saate baktım ; 06:54 neredeyse bir saat vardı ama bu süre içinde bekleme salonunda uyayabilirdim.Yada evden kaçırdığım yiyecekleri yerdim.
"Otuz-beş dolar .Yerinizin nerede olmasını istersiniz?"
"Şöförün hemen arkasındaki ön koltuklardan cam kenarı ." hissizliğim sesimden anlaşılıyordu.Şuan ağlamak istiyordum delicesine hemde.Hiç susmayacak gibi , O hariç kimse susturamayacak gibi.Şimdi anlıyordum imkansızın anlamını;Hani imkansız diye bir şey yoktu ? Kim uydurmuştu ki bu lafı sanki?Kız biletimi verdiğinde cüzdanımdan çıkardığım otuş-beş doları uzattım.Bekleme salonuna geçtim.En fazla beş kişi vardı yada yoktu.Kenardaki boş masaya geçtim ve bavulumu yanımdaki sandalyenin üzerine yerleştirdim.Her birisini ayrı kaba koyduğum yemeklere baktım.Kenarda gözüme ilişen pizzayı masaya koydum ve bavulumu kapattım.Ben diğerleri gibi değildim.Diğerleri;depresyonda olunca hiçbir şey yemez içmezken , ben delicesine patlıyacakmış gibi yerdim.Üç dilim pizzayı hızla mideme indirdikten sonra bavulumu aldım ve kenardaki lacivert üçlü birleşik sandalyemsi yere ilerledim.Yavaşça kıvrıldım ve bavulumu da yanıma koydum.Burada hırsızlık oranı epey düşüktü ki şuan bu düşük oranına girersem ciddi ciddi hayattan beklentimi de kaybedecektim.Telefonumun alarmını kurdum ve göğsümün üzerindeki fermuarlı cebe yerleştirdim.
Alarmın çalmasıyla araladım gözlerimi yavaşça.Lanet olsun belim fena tutulmuştu! Bavulumu sürüyerek terminalin otobüs kısmına ilerledim.On saatlik yolu nasıl çekecektim şimdi ben? Kim bilir otobüsle ne kadar uzayacaktı! bavulumu muavine verdim ve otobüsteki yerime yerleştim.Umarım yanıma birisi gelmezdi.Yada en azından erkek veya çocuklu bir kadın.Evet bu süre içinde bile uyuyacaktım.Otobüs yavaşça dolmaya başlamıştı ve benim yanım hala boştu.Lütfen boş kalsın diye geçirdim milyonuncu kez içimden.Ama şans ve ben bakın ne kadar uzak iki kelime .Yanıma benden birkaç yaş büyük esmer bir erkek oturdu ancak adam sayılabilirdi yani büyük gösteriyordu.Kirli sakallı ve kısa yada uzun sayılmayacak saçları vardı.Biraz karizması olduğu kesindi.Otobüs hareket etmeye başlamıştı.Yeni hayatıma gidiyordum şuan .Tek isteğimdi sorunsuz olması...
Merhaba umarım bu hikayede de yanımda olursunuz :) Yazmamda büyük yardımı olan ddlovato_bemi 'ye gerçekten çok teşekkür ederim :)) Görüşlerinizi bildirirseniz mutlu olurum :)) Umarım hoşunuza gider :)) Diğer bölümde görüşmek üzere :))) :)) :)))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hero |Stemi|
Fanfictionİtiraf etmeliyim Yalnızlığın ağaçlarının arasında nasıl zor nefes almaya çalıştığımı Ve sen itiraf etmelisin Göğsümde atan kalbimi nasıl görmeye çalıştığını Düşüyormuşuz gibi hissediyorum Bu sonbahar yaprakları gibi Ama kışın gelmesine izin v...