༄1

79 5 3
                                    

Lalisa gözlerini açtı.

Ah, yataktan kalkacağını düşündünüz değil mi? Hayır, kendi fotoğrafçı dükkanında uyandı.

Hafif bir şekerlemeden.

Lalisa bir fotoğrafçı, küçüklüğünden beri fotoğraf çekmeye olan ilgisi onu bu işe sürükledi.

Ama o biraz daha farklı bir fotoğrafçı.

O bir cadı.

Doğduğundan beri bu yüzden çok zorluk çekti, güçlerini kullanmayı henüz öğrenemediği zamanlarda kendisini hep odaya kilitledi, ağladı.

Ailesi olmadan, büyükannesinin yanında büyüdü. Onlar hakkında hiçbir zaman bilgi alamadı.

Büyükannesini çok seviyordu, çünkü hayattaki tanıdığı tek akrabası oydu.

İlk başlarda ailesiyle ilgili durum biraz zoruna gitse de, zamanla buna alıştı.

Cadı olduğunu kabullenmesi biraz daha güç olmuştu. Neden diğer herkes gibi değildi? Onun farkı neydi ki?

Eh, çocukluğu zor geçen biri biraz da sıkıntılı olur değil mi?

Hayır, hiçbir zaman öyle olmadı. Büyüdüğünde sürekli güler yüzlü, sempatik ve neşe dolu bir kadın oldu.

Hatta arkasından bu kadar iyimser olmasının ürkütücü olduğuna dair dedikodular bile çıktı.

Ancak bu güne kadar kimse onun cadı olduğunu aklından bile geçirmedi.

En yakınları bile.

En yakınları, Jennie, Jisoo, Baekhyun, Yeri ve Nayeon oldu hep. Liseden beri arkadaştılar. Birbirlerini en iyi onlar tanırdı. En azından onlar öyle düşünüyordu.

Dükkanı Baekhyun ve Yeri'yle beraber çekip çeviriyorlardı. Ancak ikisi bir haftadır sürekli mazeretler uydurup işleri yarım yamalak yapıyorlardı.

"Kesin sevgilileri var." diye düşünüp hafif ve seyrekçe sırıttı.

Diğerleri de sürekli onların yanına gelip fotoğraf çekinirlerdi, özellikle polaroid fotoğraflar her zaman favorileri olmuştu.

Ancak Jennie bir moda tasarımcısıydı ve Jisoo bir ajansta oyunculuk yapıyordu, bu yüzden onlarla son zamanlarda sık sık görüşemiyorlardı.

Nayeon ise küçük bir şirketin altında kendi yazdığı şarkıları kaydediyordu.

Lalisa arkadaşlarının düşüncelerinden sıyrıldı, gözlerini saate kaydırdı ve müşterisizlikten oflayarak kalkıp yüzünü yıkamaya, lavaboya yöneldi.

Lavabodaki aynaya bakıp kendine göz kırptı. Ah, göz kırptığı anda camda küçük bir çatlak oluştu.

Birdenbire irkilip geri adımladığında kendi kendine konuşuyordu.

"Neden böyle oldu ki? Büyükannemden biraz daha yardım almalıyım!"

Oturduğu yere geri döndüğünde favorilerinden olan küçük kamerasını alıp dışarıdaki çiçekleri çekmeye başladı.

"Ne kadar güzeller, nefret edilseler bile güzel görünüp açmaya devam ediyorlar."

Böyle çiçekleri çekmeye devam ederken,  uzaktan iki çift ayakkabı kameranın kadrajına girdi.

Yeri sokağın başında "Abla! Çok açım!" diye bağırarak geliyordu.

Ama yanında birisi daha vardı.

Tanıyor muyum acaba diye düşünüp gözlerini kısarak baktı, hayır, tanımıyordu.

Yeri koşarken bir ara soluklanmak ister gibi durdu ve elini midesine götürdü.

"Aptal kız. Madem açsın neden koşuyorsun?"

O bunları mırıldanırken gözü yanındaki tanımadığı kişiye kaydı, gayet sakin ve ifadesiz görünüyordu.

Lalisa birden garip hissetti.

Kamerasını kapattı, ikisi de yanına gelince içeri geçirip atıştıracak bir şeyler ikram etti.

"Ben yalnız başıma sinemaya gidiyordum, sonra birden Seulgi çıkageldi. İçecek bir şeyler ısmarladı ve sinemayı beraber izledik."

Yeri heyecanlı heyecanlı anlatırken Seulgi arada Yeri'ye bakıp gülümsüyor, daha sonra tekrar yere bakıyordu.

"Yeri'yi tanıyor musun?" Lalisa'nın sesi düşündüğünden ciddi çıkmıştı. Ama o sadece arkadaşını korumaya çalışıyordu.

"Ah, hayır, sadece orada gördüm ve gözüme çok tatlı göründü. Sonra ona bir şeyler ısmarladım ve hemen kaynaştık."

"Evet, Yeri çok cana yakındır." Lalisa Yeri'ye bakıp sırıttı.

"İsterseniz beraber bir restorana gidelim ve size lezzetli bir şeyler ısmarlayayım. Nasıl olur Yeri?" Lalisa Yeri'nin cevabını beklemeden ayağa kalktı.

Seulgi de halinden memnun görünüyordu.

Restorana vardıklarında cam kenarında olan ferah bir yere oturdular.

Yeri sürekli Seulgi'yle sohbet edip gülüyordu.

"Cidden çabuk kaynaşmışlar." Lalisa içinden geçirdi.

Seulgi de gülüyordu, ancak Lalisa'ya olan kaçamak bakışları gözünden kaçmadı. Bunu pek umursamadı.

Yemekleri bittiğinde akşam olmuştu, dönüş yolunda bu sefer üçü de sessizdi.

Seulgi kısa bir aradan sonra "Beni burada bırakabilirsin, evim yakın." dedi.

"Burası biraz ıssız görünüyor, emin misin?"

Seulgi gülümseyip kafasını evet anlamında salladı.

Lalisa arabayı durdurdu ve Seulgi indi, biraz yürüdükten sonra karanlıkta kayboldu.

Yeri'yi de bıraktıktan sonra büyükannesinin evine döndü, içeri girdiğinde onu televizyon izlerken buldu.

"Büyükanne, bugün aynaya göz kırptım ve birden cam çatladı. Hem de bir şey düşünmemiştim bile!"

"Şapşal kız, kocaman oldun. Güçlerini kullanmayı öğrenmek için biraz geç değil mi sence de?"

İkisi de güldü, Lalisa yorgun olduğunu ve uyuyacağını söyleyip odasına gitti.

Hazırlanıp yattıktan sonra uyumak üzereyken, aklına Seulgi'nin kaçamak bakışları ve ilk andaki yüzünün donukluğu geldi.

İçinde bir kıpırdama oldu.

Bunları düşünmeye devam ederken,  yavaşça gözlerini kapatıp kendini uykuya bıraktı.

_______________۵___________________

Herkese merhabalar, ilk kitabımı chaelisa'ya yazıyorum. Umarım eksiklerimi ve hatalarımı bana geri bildirirsiniz, teşekkürler<3

IKIGAI ║ chaelisa Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin