"Güzelim,hadi uyan okula geç kalıcaksın."
Babamın alnıma bıraktığı masum öpücükle gözlerimi araladım.
Annemde odamın kapısına yaslanmış bizi tebessümle izliyordu."Günaydınn" diyerek sarıldım.
Babam"günaydın kızım"
"anneye günaydın yokmu?"
"Günaydın annecim" dedim. Annemin yanağına sulu bir öpücük bıraktıktan sonra.
"Hadi kızım kahvaltı hazır,Kayra'da seni almaya gelmiş kahvaltı yapıp çıkarsınız."
"Tamam anne" dedim.
Onlar odadan çıkarken bende okul kıyafetlerimi dolaptan çıkartıp banyoya girdim. Hızla duş alıp banyodan çıktım saçlarımı kuruturken annem alt kattan
"Hadi Almira okula geç kalıcaksınız!" Diye bağırmaya başladı."Tamam anne geliyorum."
Hemen okul formamı giyip saçımı at kuyruğu yaptım, hafif makyaj yapıp odadan çıktım. Merdivenleri inerken , "Geldim..." diye seslendim heycanla.
Annem "sonunda..." diye mırıldanırken babam her zaman ki gibi gülümsüyordu.
Kayra "Hoşgeldin, günaydın." Dedi göz kırparak.
"Gunaydın"
Hemen sofrada hayranım karşısına oturup kahvaltımı yapmaya başladım. Hızlıca birşeyler atıştırıp odama çıktım dişlerimi fırçalayıp çantamı aldım aşğıya inerken Kayra'nın annemlere
"büyük güne az kaldı" dediğini duydum.
Büyük ihtimalle doğum günümden bahsediyorlardı. Hiçbir şey anlamamış gibi yaparak yanlarına gidip annemle babama öpücük bırakıp evden çıktım.
Bugün hava çok güzel kuşların cıvıltısı,hiç sönmiycekmiş gibi parlayan güneş...
Bugün çok güzel yanımda elimi hiç bırakmıycakmış gibi tutan Kayra, arkamı yaslayabileceğim ailem ve beni aydınlatan güneş..."Bugün hava çok güzel,araba mı almadım biraz yürüyelim."dedi Kayra elimi daha sıkı tutarken.
Gülümseyerek yürümeye başladık. Şu an o kadar huzurluyum ki keşke şu yollar hiç bitmesi,keşke bu kuşlar hiç susmasa, keşke güneş batmasa,keşke..keşke Kayra elimi hiç bırakmasa...
Okula geldiğimizde Kayra beni sınıfıma bırakıp kendi sınıfına çıktı. İlk ders fizik'di nefret etsemde dersi dinleyip anlamaya çalıştım. Ben elimden geleni yaptım sonuçta. Ders bittiğinde gözlerim kapanmak üzereydi. Hoca çıkar çıkmaz Kayra kapıdan bana seslendi. Nasıl oluyor da bu çocuk her gün her dersten bu kadar erken çıkıyor anlamıyorum.
"Dersin kötü geçti anlaşılan kantinde kahve alalım." Başımı onaylar şekilde sakladım birlikte kahvelerimizi alıp bahçede dolaşmaya başladık.
Kahvemi bitiremeden ders zili çaldı içimden okula sayarken Kayra'ya "iyi dersler" diyerek okul girişine yöneldim. Birkaç adım attığım sırada kayra bileğimden tutup beni kendine çekti. Ben ne olduğunu anlamadan
"Almira gitme."
"Nasıl yani?"
"Kaçalım"
Kayra hep macera peşinde ben onun kadar cesaretli değilim.
"Olmaz okuldan ceza alırız."
"Almira ben Ayla anlata söylerim o okula haber verir."
" ya annem de kızarsa?"
"Sana kıyamazlar, hem ben hallederim."
Aslında düşününce doğru söylüyor. Annemle babam bana pek kızmaz sadece 16 yaşımdayken aşık oldum sanıp İzmir'e kaçtığım da kızmışlardı. Sonra affettiler. Bende Kayra'nın yanından ayrılmak istemediğim için onunla kaçmayı kabul ettim. Kayra'nın evinden arabasını alıp yola çıktık. Çok heyecanlıydım.
"Nereye gidiyoruz?"
" "Sürpriz" dedi gülümseyerek.
Yolda ilerlerken bir marketin önünde durdu. Yarım saat sonra arabaya döndüğünde elleri doluydu.
"Beni sağ evine kaçırmıyorsun dimi?"dedim sırıtarak.
Düşünür gibi yaptı "olabilir."dedi.
O da benim gibi sırıtarak.Yolda ilerlerken Kayrayla telefonlarımız aynı anda çalmaya başladı onu annem Beni de babam arıyordu.
"Sen haber vermedin mi anneme?"
"Mesaj attım haberi var."
" iyi o zaman açıp azar işitmeyelim."dedim ve telefonumu sesize aldım.
O da benim gibi telefonunu sessize aldı. Yolculuk bir saat sürdü.
"Kayra inanmıyorum burası çok güzel" dedim manzaraya hayretle bakarken.
"Senin kadar güzel olamaz."
Kayra'nın söyledikleriyle yanaklarım kızarırken. Kayra görmesin diye yüzü mü manzaraya döndüm.
"Ben çok acıktım hadi gel bir şeyler atıştıralım."
Kayra'ya döndüğümde poşetlerin birinden piknik örtüsü çıkartmış büyük bir ağacın önüne seriyordu. Bende yanına gidip poşetlerde ki malzemeleri örtüye koydum. Şu an İstanbul'un eşsiz manzarası karşısında, kocaman bir ağacın altında piknik yapıyoruz.
İkimizde doyduktan sonra çöpleri topladık. Örtüyü çırpıp üzerine oturduk. Başımı Kayra'nın omzuna yasladım o bana daha da sıkı sarılırken kokusunu içime çekerek gözlerimi kapattım. Sanki herşey bir büyü gibi. Ben gözümü açınca herşey bozulacak ve ben kendimi karanlığa gömülü bulucakmışım gibi. Ben huzuru içime çekmeye devam ederken Kayra konuşmaya başladı.
"Almira belki erken ama sana senin için değerli olduğunu düşündüğüm birşey vermek istiyorum."
Elindeki siyah kutuyu bana uzatırken "İyi ki doğdun, iyi ki senin gibi masum,saf,temiz kalpli birini tanımışım. Meğer tek zenginlik senmişsin."
Söyledikleri kalbimin daha hızlı çarpmasına neden olurken kutunun içine baktığımda;elinde Kayra'nın mavilerini hatırlatan bir elması tutan melek simgeli kolye olduğunu gördüm. Neden bu kolye kalbime bu kadar dokunmuştu? Kayra'ya sarılıp teşekkür ettim. O kadar güzel gözleri var ki o mavilerinde kaybolmamak için kendimi zor tutuyorum. Kolyeyi boynuma taktığımda çok farklı hissettim. Bu hislerin anlamı ne? Neden beni çocukluğuma götürdü? Neden zaten benim olanı takıyormuşum gibi hissediyorum?...
Kayra...