first.

33 3 72
                                    

İyi ki doğdun!!! babybyebye- ❤️

billie eilish - everything i wanted

Sonbahar mevsiminin serin bir günüydü tanıştıklarında. Aylardan Eylül ya da Ekimdi ama emin olması zordu şimdi. Artık böyle şeyleri pek tutamıyordu aklında. Okulun müzik kulübünün kapısından geçerken görmüştü yüzünü. Ama ne görmekti o öyle. Ayaklarına beton dökmüşlerdi sanki kapının önünden gidemesin diye. Yalan söylemiş olmasın, müzik kulağı pek yoktu Kongpop'un ama sanata ve sanatçıya saygısı sonsuzdu her zaman. Elindeki bagetleri kendinden geçmiş gibi vurduğu bateri setinden çıkardığı sesleri ömrü boyunca aklından çıkaramayacak gibi gelmişti bir an. Ya da bagetleri vuran oğlandı bir türlü çıkmayan aklından ama dediği gibi sanata ve sanatçıya duyduğu bir saygı vardı sonuçta. Haksız mıydı bu yaptığında? Aklı oyunlardan başka bir şeye zor basan arkadaşı dakikalardır peşinden gitmediğini fark etmese kalacaktı sınıfın kapısında öylece saatlerce. Çok sorun edeceğinden değil tabii ama bilirsiniz dikkat çekmek pek onun olayı değildi öyle.

Sınıfın kapısından bir sonraki geçişinde zihnini yeterince meşgul ettiği yetmezmiş gibi bir de gitar çalarak çıkmıştı karşısına. Az önce söylediği gibi müzik kulağı pek yoktu Kongpop'un ama bu oğlanın her türlü enstrümanı kolaylıkla çalabilirmiş gibi duran uzun parmakları aklında epey bir yer tutuyordu son zamanlarda. Bunun pek müzikle ilgisi olduğundan değil tabii ama bir bağlantı vardı işte sonuçta ortada. Mevsim kendini kışa bırakıp ders programları değişmeye başladığında bu durumun 'bay ben her enstrümanı çalarım' için geçerli olmadığını acı yollardan öğrenmişti Kongpop. Bu zamana kadar her gün aynı saatte gelip müzik sınıfının kapısına demir atması programı için sorun oluşturmuyordu çünkü. Ama her güzel şeyin olduğu gibi bununda bir sonu vardı işte. Kongpop'un değişen ders programı ''bay ben her enstrümanı çalarım'ı görmesine artık müsaade etmezken oğlan yine aynı saatlerde çalmaya devam ediyordu sınıftaki herhangi bir enstrümanı. Kongpop her zaman aykırı ruhlu olmuştu biraz. Yani o dönem o çakışan zıkkım dersten kalması hayata karşı bir manifestosuydu bir nevi. Eline aldığı her müzik aletinde ruhunun ayrı bir yerine dokunan oğlanla çok bir ilgisi yoktu.

Bir gün yine dersi asmış, içerideki bilmem neyin provası başlamadan Aim'e onun yerine imza atarsa ona almayı teklif ettiği oyunun pazarlığını yaparken duyduğu sesle telefonu yere düşürünce, Aim oyunundan Kongpop da iki ay önce aldığı telefonunun ekranından olmuştu. Şimdi onu yanlış anlamayın, normal şartlarda aniden dibinde biten birinden gelen sesler onu pek ürkütmezken bu sefer önemli olan sesin kimden geldiğiydi. Kongpop'un yakın zamanda düşürdüğü telefonu almaya pek niyeti olmadığını anlamış olacak ki sorusuna cevap beklemeyi bırakıp yerdeki telefonu almak için eğilmiş, hala almak için uzanan bir el görmediğinde kendisi boştaki eliyle Kongpop'un elini kavramış telefonu yavaşça bırakmıştı. Şimdi Kongpop için işler burada biraz karışıyordu. Odaklanması gereken çok fazla şey var ama durumdan da anlaşılabileceği üzere buna yeterli beyin hücresi yoktu. Hala elini kavrayan soğuk elin bütün sistemini kısa devreye sokması yetmezmiş gibi, herif hala Kongpop'a bir şeyler soruyor bir de cevap bekliyordu.

Kongpop'sa ilk kez bu kadar yakından gördüğü yüzü nasıl tanımlaması gerektiğiyle meşguldü açıkçası. Bir içim su mu demek doğru olurdu yoksa bir parmak bal mı? Yavaş yavaş burnuna dolan kokusu zihnini iyice karıştırmaya başladığında karar vermek daha da zor bir hal alıyordu. Çikolataya olan aşırı düşkünlüğünden söylemiyordu bunu tabi ama bitterle karıştırılmış sütlü çikolata gibi de durmuyor değildi doğrusu.

fall.Where stories live. Discover now