"Asya, hadi uyan. Saat 09.30 kahvaltı geçmeden yemek haneye inmeliyiz." bilincim yavaş yavaş kendine gelirken gözlerimi yavaşça açtım. İlk gördüğüm şey ise Buse'nin küçük gözleri oldu.
"Hadi Asya! Ben yüzümü yıkamaya gidiyorum ben geldiğimde ayılmış ol." Buse dolabından havlu alıp gitti.Bu gün okul için gerekli kitapları almaya gideceğiz.
Hemen kalkıp yatağımı toplamaya başladım. Ben yatağımı toplamayı bitirdiğimde Buse odaya geri gelmişti. Yatak toplama işim bitince dolaptan daha hiç kullanılmadığını üzerine sinmiş mağaza kokusuyla belli eden havlulardan birini aldım.
"Buse yüzümü nerde yıkayabilirim? " Buse odaya gelince hemen yatağını toplamaya başlamıştı.
"Koridorun en sonunda sağda banyo var. Banyonun hemen yanında ise tuvalet. " Buse bir yandan yatağını toplarken bir yandanda bana cevap verdi.
"Tamam, sağol." odadan çıkıp banyoyu aramaya başladım. Banyoyu bulduğumda iki tane kapı yan yanaydı. Birinci kapının banyo olduğunu tahmin ederek kapıyı açtım. Tahminlerim doğru çıktı. Hemen banyoya girip yüzümü yıkadım. Banyodan çıktığımda koridorda banyonun boşalmasını bekleyen bi tane kız vardı.
Kızın uzun siyah saçları ve koyu yeşil gözleri var. Neden bilmiyorum ama kız bana aşırı tanıdık geldi.
"Ah, meraba ben Deniz. Sanırım sen yeni geldin, seni ilk defa görüyorum." kızın sesinin tınısı bile tanıdık geliyordu.
"Evet yeniyim daha dün akşam geldim." bir an önce gidip bu kızın soyadını öğrenmek istiyorum!
"Oda arkadaşın kim?" ben cevap vermek için ağzımı açmıstım ki Buse'nin sesiyle daha konuşamadan kelimeler ağzıma tepildi.
"Hadi Asya hadi! Kahvaltıya geç kalacağız!" Buse'nin sesi koridorun diğer tarafından geliyordu ve resmen bütünkoridor sabah sabah Buse'yi dinledi.
"Ben cevabımı aldım ve sanırım senin gitmen gerek." Deniz'e tebessüm ederek,
"Sanırım evet gitmem gerek." Deniz'e veda edip hızla Buse'nin yanına doğru ilerlemeye başladım. Buse'nin yanına geldiğimde odaya girip az önce yüzümü kuruladığım havluyu yatağımın üzerine attım. Masanın üzerindeki telefonumla tokayı alıp odadan çıktım.
"Ohoo! Sen böyle uyuşuklanırsan çok aç kalırsın!" Buse ne demek istedi şimdi? Herkeze yetecek kadar kahvaltı çıkmıyor muydu?
"Ne demek çok aç kalırım?" Buse bilmiş bir hava takınarak önden yürümeye başladı.
"Kahvaltının sonunda görürsün ne demek istediğimi." Buse'nin görmeyeceğini bildiğim halde gözlerimi devirmekten kendimi alamadım.
Yemekhane giriş katının bir alt katındaydı. Alt katta olduğu için fazla soğuktu. Dün akşam geldiğimde sakin olan yurt bu sabah hareketlilik kazanmıştı. Giriş kattan duyulan uğultu yemekhanenin önünde hatrı sayılır şekilde hissediliyor. Buse'yle yemekhaneye girdiğimizde bir kac kafa bize döndü. İnsanlarla göz göze gelmemeye dikkat ederek Buse'yi takip ettim. Buse yemek tepsilerinin dizili olduğu yerden iki tane tepsi aldı. Aldığı tepsilerden bana uzattığını elime aldım.
"Teşekkür ederim." kendimin bile zor duyduğum bir sesle mırıldandım. Buse elindeki tepsiye kahvaltılıkların dizili olduğu tezgahtan reçel, bal, yağ koymaya başladı. Buse'nin yaptıklarına uyarak bende oradan bir kaç kahvaltılık aldım. Tezgahın en sonunda menemen vardı yanında ise tek tip tabaklar üst üste dizilmişti. Buse en üstteki tabağı alıp menemen koydu. Bende tabaklardan bir tane alıp menemen koydum.
"Ekmekle içecek bir şeyler alıp oturuz." ekmekler ve içecekler tekerlekli bir tepsinin üzerine dizilmiş. Tekerlekli tepsinin üzerindeki ekmeklikten bir tane alıp kendi tepsime aldım. İçecek olarak meyve suyu ve çay vardı. Ben çay almayı tercih ederken Buse karışık meyve suyu aldı. Elimizde tepsilerle yemekhenenin en arasındaki masalara doğru yürümeye başladık. En arkadaki masalardan boş olanlarda herhangi birine oturduk ve kahvaltımızı yapmaya başladık. Kahvaltımı yaparken yanımdan geçen birkaç kızın bana baktığını hissettim. Kafamı kaldırıp bakanlara sinir bozucu bakışlar atmak istedim ama kavga çıkacağını bildiğim için yapmadım. Bunu daha önce denemiştim. Kızılay'da rastgele bir kafeye girip yanımdan geçerken bana bakan insanlara sinir bozucu bakışlar attım ve sonunda kavga çıktı. Burak gelip beni kurtarmasaydı, büyük bir ihtimak orada dayak yemiştim.