3

362 65 69
                                    

masmavi gökyüzünün yansıdığı berrak suyun içinde güneş ışınlarının nasıl kırıldığını görebiliyordunuz. denizin küçük dalgalarının yüzeyde oluşturduğu pürüzlü görünüm ve dalgacıkların ucundan birebir yansıyan ışık görenleri şaşkına döndürecek bir güzellik sunuyordu gözlere. suyun dibindeki ince kum tanelerini ve üzerinde doğanın en tatlı renklerini taşıyan çoğu kırılmış deniz kabuklarını görebiliyordunuz. doğanın en saf ve doğal hâliydi burası. hem gözlere hem de gönüllere şenlik olduğu söyleniyordu.

"insan buraya yalnızca şu suyun güzelliği seyretmeye bile gelebilir." plajda oturmuş kokteylini yudumlayan genç kadın yanındaki adama böyle söylemişti. adamın ise ilgi odağının tüm bu güzellik değil de yüzmek olduğu apaçık ortadaydı ve çok zaman geçmeden üstünü çıkartıp suya girmesi de bunun kanıtıydı.

cankurtaran olunca her gün farklı farklı insan tiplerini gözlemleyebiliyordunuz. eh, tabii gözlemleme yapan yalnızca onlar değildi. bu çekici cankurtaranların olduğu plaja denizden başka şeyleri seyretmeye gelenler de vardı. cankurtaranların çoğu bu durumdan epey memnun olsa da akaashi keiji için aynı şey geçerli değildi. işe yeni başlayan bokuto kotaro ise belli ki üzerinde gözler olmasına alışıktı, umursadığı söylenemezdi.

"ee bokuto, sen neden girdin bu işe?"

"akaashi ile daha çok vakit geçirebilmek için elbette!" cankurtaranlardan birinin sorduğu soruyu emin bir şekilde cevaplamıştı bokuto.

"gerçekten mi? bence parayla da ilgisi vardır."

"hayır yok." çok netti bokuto. "paraya ihtiyacım yok ki. yalnızca akaashi'ye var." sudan yeni çıkıp yanlarına gelmiş olan güzeller güzeli çocuk kendi ismini duyunca ne konuştuklarını sormuştu. ıslaklığın koyulaştırdığı saçlarından damlayan sular göğsünden ince bir yol çizerek şortuna ulaşıyor ve burada yolculuklarına son veriyorlardı. tüm gün güneşin altında olmanın verdiği esmerlik ise genç çocuğa inanılmaz yakışmıştı. diğerlerinin yanında epey beyaz kalan bokuto çok geçmeden sorusuna cevap verdi akaashi'nin.

"işe senin için girdiğimi anlatıyordum. ne zaman benimle çıkacaksın?" bokuto üzerinde 'benimle arkadaş olur musun?' diye arkadaşlık başlatan küçük çocukların masumiyetini taşıyordu. aslında olması gereken buydu belki de. insanlar her şeyi çok komplikeleştiriyorlardı.

"sana birbirimizi tanımamız gerektiğini söylemiştim."

"merhaba, ben bokuto kotaro." elini uzatan çocuğa şaşkınlık içinde baktı akaashi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 16, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

don't blame me | bokuakaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin