"Anlaştık o zaman değil mi?" Dedi adam sigarasını içerken.
Genç başını yukarı aşağı sallayıp kabul ettiğini belli etmeye çalıştı. "Peki, onu mafya yapacağıma söz veriyorum. Baba güvenin."
Evli adam başını sağa sola salladı. "Sana güveniyorum ama oğlum güvenir mi bilmem. Onun güvenini kazanmalısın. Yoksa kendi isteyerek mafya olmaz. Onu.. Onu" evli adam sigarasından bir nefes çekti. "Onu kendine aşık et.. o zaman sen ne istersen yapar. Sadıktır. Güvenilir."
Genç adam başını tekrar salladı. İşinin arasında birde bununla uğraşmak istemiyordu ama karşısındaki adam Park ailesi için önemliydi.
Evli adam tekrar size girdi. "Bu iş için sadece on ayın var ona göre. İki ayı da Jungkook'u kendine güvendirtmek etmek için kullan. Bir yıl.. park, bir yıl.."
Jimin koltuktan kalkarken başını tamam anlamında salladı. Bir yıl da birini mafya yapabilir miydi? Ah doğru on ayı vardı, bir yılı bile değil!
Kapıdan çıkmadan önce koltukta yayılarak sırıtan adama bakış attı.
"Size söz veriyorum oğlunuz benden sonra yer altında ses getiren tek ses olucak. Bilirsiniz ben verdiğim sözleri tutarım. Oğlunuzu öyle bir hale getireceğim ki bunu yaptığım için bana lanetler okuyacaksınız. Sizi temin ederim Jeon Kai.
_._._._._._._._._._._._._._._._._._._._._
"Evet burada toplanma amacımızı bilmeyenler için söyleyeyim 'Park ve Jeon ailesi şirketlerini birleştirecekler.' Bu özel durum için şirket durumlarını, işçi sayılarını, elektronik eşya sayılarını, şirket paylarını, işçi maaşlarını, artacak zararları, gelir ve giderleri, oluşabilecek zararları, gelecek yayarları, oluşabilecek sorunları, karşı saldırıları gözden geçiriceğiz."
(Cümleye bak)"Peki o zaman, zaman kaybetmeden başlayalım."
Yarım saat sonra
Jungkook toplantıdaki insanlara teker teker bakış attı. Anlamadığı dille konuşuyorlardı. Sıkışmıştı. Yanağını şişirip bıraktı. En son yaşadıklarını düşündü. O adamı taciz etmişti gözleriyle, adam ise ömür boyu unutamayacağı bir konuşma yapmıştı.
Sorun ise o adamın toplantıda olmasıydı. Bakışlarını hissedebiliyordu. Ama bakmıyordu. Bakamıyordu.
Kısa bir şekilde adama baktı. Sırıtarak kendine bakıyordu. Adını da öğrenmişti. Min Yoongi.
Gri saçları, siyah gözleri vardı. Ah Tanrım çok ama çook çekiciydi!!
Düşmüştü ama kalmak istemiyordu.
Kendine cesaret verip gözlerini Min Yoongi denilen adama çevirdi.
Göz göze geldiklerinde titrediğini hissetti. Ah tanrım, çok güzel bakıyordu.
Yoongi deminden beri süzdüğü çocukla göz göze gelince yutkundu. Çok çok hoştu. Dilini dudaklarında gezdirme ihtiyacı duymuştu. Bakışlarını kaslı bedenine indirdi. O kaslara neden bu kadar çok dokunmak istiyordu. Alt dudağını içten ısırdı. Ardından en başından beri dikkat çeken yere dudaklara baktı. Pespembe ve incecikti. Ama yine de fazlasıyla dikkat çekiciydi. Dilini tekrar dudaklarında gezdirerek alt dudağını belli edercesine sertçe ısırdı.
Lezzetli bir yemekti Jungkook ve Yoongi bu lezzetli yemeğin tadına bakacak kişiydi.
Jungkook Yoongi'nin kendinden etkilendiğini hissedince güldü. İnsanları etkilemede üstüne yoktu. Yoongi ile göz göze gelince sırıttı.