5. Bölüm

123 20 7
                                    

Sonunda ders zili duyulduğunda tüm sınıfın ayaklanma sesleri de zil sesine eklenmiş, koca gürültüden birkaç saniye sonra yerimden ayaklanmıştım. Muhtemelen Yoongi hyung beni bekliyordu, bu yüzden hızlıca davranıyordum onu çok bekletmemek için. Çantamı omzuma attıktan sonra ince ceketimi de elime alarak sınıftan çıktım, koridordanda çıktıktan sonra bahçeye ulaşmıştım. Etrafa bakındığımda tam da tahmin ettiğim gibi hyung gelmişti. Siyah ince bir pantolon ve siyah, kısa kollu gömlek vardı üzerinde, saçları son zamanlarda kahverengi perma idi ve ona cidden yakışıyordu. Ellerini de ceplerine atmış ve arabasına yaslanmıştı, muhtemelen benim gibi burada onu süzen kimbilir kaç kişi vardır.

Gözleri beni bulunca daha fazla bekletmemek adına adımlarımı karşısına doğru ilerlettim. Karşısında olduğum an hafif boy farkımız beni gülümsetirken her zamanki gibi neşeli sesim ile mırıldanmıştım. "Selam hyung, umarım çok bekletmemişimdir."

Yoongi hafifçe başını iki yana sallayarak sürücü koltuğuna geçti, bu davranışına pek şaşırmamıştım aslında. Konuşmayı sevmeyen biriydi o.

Onun yaptığı gibi yerime geçerek kapıyı kapatmış, ardından arkama yaslanmıştım. Hyung'ın uzun, damarlı parmakları direksiyonu bulduğunda gözlerime düşen sarı tutamları itmiş ve bir kez daha gülümseyerek Yoongi hyung'a bakmıştım.

Tamamen yola odaklıydı, dişlerimi dudaklarıma geçirerek önüme döndüm. Namjoon neden kendi değil de Yoongi hyung'ı göndermişti bilmiyordum. Zaten sürekli ortadan kayboluyordu ve bazen geceleri kapıma dayanıyordu, onun yüzünden babam bana büyük ayar çekmişti. Bazen saygısızca davrandığı kabul, ama ona aşıktım. Nedenini bilmediğim bir şekilde.

"Aç mısın?"

Beklemediğim bir soru, aynı zamanda Yoongi hyung'ın konuşması beni şaşırtırken havalanan kaşlarım ile ona doğru dönmüştüm. "Im, hayır hyung. Sorduğun için teşekkürler."

Çekingence konuşmamdan sonra gözlerimi üzerinden çekmiş ve dudaklarımı ıslatıp yutkunduktan sonra tekrar arkama yaslanmıştım.

"Ben açım ama."

Konuşmama kalmadan araba herhangi bir yerde durduğunda camdan bakmış ve bir restoranın önünde durduğumuzu görmüştüm. "in hadi."

Mırıldandıktan sonra arabadan inmesiyle ben de onun gibi yapmış ve arabadan inmiştim. Üzerimdeki siyah, dar pantolon ve kahverengi kazak burası için uygun görünmese de umursamamış ve Yoongi hyung'ı takip etmiştim.

Restorana girip herhangi bir boş masaya geçtiğimizde, Yoongi hyung ile karşı karşıya oturuyorduk.

Yoongi hyung, her zamanki gibi asla konuşmazken yanımıza gelen garson ile başını camdan almış ve bizim ile ilgilenen genç kadına döndürmüştü.

Hyung siparişleri verirken aynı zamanda boynundaki ince zincir ile oynamasına gözüm takılırken dediklerini duyamıyor, çattığım kaşlarım ve kıstığım gözlerim ile oraya bakıyordum. Gözlerim, mırıldanan pembe dudaklara kaydığında bir süre kendimi oradan alamamıştım. Fazlasıyla davetkâr duruyordu.

Tanrım, düşündüğüm şeye bak!

Yanımızdaki kadın uzaklaştığında başımı iki yana sallayarak kendime gelmiş, ardından tekrar yutkunarak arkama yaslanmıştım. "Jimin,"

Yoongi hyung'ın konuşması beni bir kez daha şaşırtırken başımı kaldırarak cevap vermiştim. "Efendim, hyung?"

Gözleri çekinmeden bedenimde gezerken dudaklarını ıslatmasıyla yerimden rahatsızca hareket etmiştim. Rahatsız olmamıştım, fakat.. bilemiyordum. Değişikti.

"Namjoon ile olan ilişkinizde cinsellik durumu ne?"

Sorusuyla gözlerim kocaman olurken istemsizce bakışlarım ayakkabılarıma inmiş, derince yutkunmuştum. Ne kadar açık sözlüydü. Ayrıca, niye bunu merak ediyordu ki?

"Utanmanı gerektirecek bir şey dediğimi hatırlamıyorum."

Dedikleri beni daha fazla utandırırken dilimi dudaklarımda sürterek başımı kaldırmıştım.

"Ş-şey, hyung. Ben hazır olmadığımı söyledim. O da kabul etti ve zaten fazla görüşmediğimiz için çok sıkıntı ediyor mu bilmiyorum."

Yoongi hyung başını anlarcasına sallamış ve az önce önümüze konulan soğuk içeceklerden bir yudum alarak dudaklarında kalan sıvıyı dili ile temizlemişti. Ve ben bu görüntüyü aç ayılar gibi izlemiştim.

Beklemediğim bir anda, beklemediğim bir şeyi söylemesiyle şaşkınca gözlerim daha da aralanmıştı. Cidden, ne dediğini biliyor muydu diye düşünüyordum.

"Bana ilkini vermek ister miydin?"



slump god | yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin