Ölümden kaçış

9 1 0
                                    

Sesinden tanıdım. Sonra nefesimi verdim. Şeftali! Bu oydu. Gözümü açtım.

-Hayatının nedeni olmak çok isterim...

Şaşkınlıkla dalga geçip geçmediğini anlamaya çalıştım. Ama o ciddiydi. Yutkundum. Ve sorumu sordum.

- N-neden ?

- Ben-

- Şey - Burası kapanıyor.

Gelen temizlikçiye sert sert baktım. Sonra beni belimden iterek binadan çıkardı. Tatlı rüzgar tenimi ele geçirirken konuştu.

- Peki şey. Eve gitmek ister misin ?

Ailem. Onlardan para aldıktan sonra.. Son konuşmamız buydu. Sonra onlar..

- Ben bilmiyorum.

- Ailen ?

- Yoklar.

- Ne oldu ?

Gözlerim dolarken o anı hatırladım.

Kaç gündür Para almanın sevinciyle yaşıyordum resmen. Kendimi büyük villadan attım. Zengindik ama kaynağını bilmiyordum. Sadece şirkette çalışıyorum diyordu babam ama sadece şirkette çalışmakla bu kadar zengin olamayız. Özellikle sadece bir gecede. Ne kadar sorsamda annemle babam konu değiştiriyorlardı. Sonra üstlenmedim ve yaşamıma alışmaya başladım. O gün parkta çocukları izleyerek geçirdim. Sonra eve geldiğimde siyah arabalar kapının önündeydi. Çaktırmadan kapıdan baktığımda keşke bakmasaydım dedim. Annem ve babam..

Onlar salonun ortasında YANIYORLARDI.

Çığlık atmamak için kendimi tutuyordum. Eliki ağzıma götürdüm ve sıkıca kapattım. Gözlerimden damlalar düşüyordu bile. Nefes alamıyordum sanki. Sinir krizi geçirmek istiyordum ama yapmamalıydım. Yoksa benim sonum annem ve babam gibi olacaktı.  Bir adam yanda gülerken tiksintiyle adama baktım. Sigarası dudaklarının arasında iri yarı bir adamdı. Saçları uzundu. Kirli yağlı saçlarıyla ateşe bakıyordu.

- Kızınında sonu bu olucak Uysal ailesi. Bak Fatih. Bir hata her şeyine mâl oldu. Kızın birazdan gelir. Yanınızda küle dönecek.

Korkuyla gözlerim kocamandı. Gözümdeki damlaları aldırmadan evden çıktım ve koşmaya başladım. Konser alanının oralara gittim ve güzel kıyafetler aldım. Hepsini giydikten sonra konsere girdim. Bugün özeldi. Ailemin ölüşünü gözümle gördüğüm ama  en mutlu günüm.

Gözümün dolduğunu görmüş olmalı ki eli yanağıma götürüp okşadı.

- Anlatabilirsin. Ben seni dinlerim.

Kararsız kaldım. O resmen beni üstlenmişti. Hemde nedensizce. Birde hayatımın bokluğunu görüp vazgeçebilir. Üstüne hayatı tehlikeye girebilir. Nasıl olsa peşimde ailemi yakan bir mafya çetesi vardı.

Uzanıp dudaklarını öptüm. Üstünde dudaklarım sadece dokunuyordu. Gözümden bir damal yaş intahar etti. Akıp onunda dudağına değdiğinde hafif irkildi. Geri çekilip elimin tersiyle yaşı sildim ve arkamı dönüp koşmaya başladım. Bir süre sonra arkamdaki seslerle birlikte biri kolumu çekip ona bakmamaı sağladı.

- Nereye gidiyorsun ?!

- Bırak beni. Lütfen. Benim gibi bir belayı başına almak istemezsin.

- Bırakta ona ben karar veriyim. Bak. Ben seni çoktan üstlendim.

- Ama bilmiyorsun !

Diye kolumu çekip bağırdım.

- Umrumda değil ! İstersen şizofren bir deli ol !

- Sen bilmiyorsun ! Bırak gideyim.

- Neyi bilmiyorum !

- Anlamıyorsun ! Aileme ne olduğunu bilmek istemezsin ! Ve beni !

- Seni aldım bile başıma başımın belası. Söyle.

Acı acı güldüm.

- Ailem.

- Ne oldu ? Sen küçükken öldüler mi ? Ne oldu ? En fazla ne olmuş olabilir ki ?

- Ne mi ?! Bugün ailemin yanışını izledim ! Ve peşimde ailemi yakan mafya peşimde ! Her an ölebilirim farkında mısın ! Ve beni başına alırsan bu başının belası yüzünden ölebilirsin ! Peki şimdi !?

Şaşkınlıkla gözleri açıldığında biliyordum. Ne bekliyorsam hala. Arkamı dönüp giderken konuştu ve kaldım.

-Benden bu kadar kolay kurtulamazsın başımın belası. O mafyaların ne kadar gücü varsa benim ondan 10 kat gücüm var. Sadece ben insanları yakıcak kadar adi bir pislik değiim. Ünlü olduğum kadar iyi ve merhametliyimdir.

-Ciddi misin ?

Dedim şaşkınlkla. Ne yani ? Onu ÖLDÜREBİLİRDİM. Hayır. Cidden. Ben bunu kaldıramam.

- Hayır ! Ben bu riski göze alamam. Cidden.

- Seninleyim.

- Ah unut gitsin ! Tamam mı ? Neden atlamama izin vermedin ki ? ! Kahretsin ! Kendimden nefret ediyorum !

- Sen bir korkaksın.

Şaşkınlıkla baktım. Tamam belki öyle düşünüyor olabilir ama öyle hönk diye de söylenmez hani. Sinirle nefes verdim.

-Kendini suçlamayı bırak. Bu benim kararım. Ve buna karışma. Benimle geliceksin dediysrm geliceksin. Tamam ?

Buruk bir gülümsemeyle baktım.

- Sen canına susamışsın.

- Eh biraz.

Güldüğümde o da güldü.

- Aman Tanrım. Planım bu değildi. Şu an kan kaybından ya da beyin kanamasından ölmem yerine seninle gülüyorum.

- Eh seni güldürmek pek kolay olmadı.

Güldük.

- Teşekkür bekliyorsan çok beklersin.

- Neden ya ?

- Her türlü ikimizde biliyoruz ki sonumuz pek güzel olmayacak.

-En azından seninle yanma fikri kulağa hoş geliyor.

Yutkundum. Kendini bana daha çok bağlayarak ne yapmaya çalışıyordu. Kolumdan tuttu.

- Aklını karıştırmayı kes. Benimlesin. Ve her zaman öyle kalıcak.

- İstemiyorum.

- Beni istemiyor musun yani ?

Dedi şaşkınlıkla. Geriye çekildi ve gözündeki hayal kırıklığıyla bana baktı.

- Yanlış anladın ! Sana daha çok bağlanma fikrini isteniyorum. Sana bir şey olmasından korkuyorum. Eğer sana bir şey olursa..

Gözümden yaş düştü.

- Devam et.

- Kendimi asla affedemem ve buraya gelip işimin devamını getirdi.

Geldi ve sıkıca sarıldı.

- Şimdi nereye gidicez ?

- Evime.

- Evin mi ?

- Fakir bi ünlü olmadığıma göre ?

Diyip güldü. Ölmüş olacaktım. Ah cidden şu an dünyanın en şanslı kişisiyim.

Geç geldi biliyorum hatta baya bi geçti ama ben devam etmeyi düşünmüyordum bile. İlham geldi ve yazdım. Umarım beğenirsiniz

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 25, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Yaşama SebebimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin