28.10.

251 18 2
                                    

Hayatımın aşkı benim güzel kasımpatım olan Zhan'ıma...
Ben gidiyorum, sensizliğe doğru gidiyorum Zhan. Kendini lütfen bunun için suçlama sen beni yaşatmak için çok çabaladın biliyorum, ama ben yaşayamıyorum. Yanımda sen varken ve sen bana dünyaları vermişken ben acılar içinde kıvranarak gidiyorum sevgilim. Özür dilerim, sana hak ettiğin kadar sevgiyi asla veremedim, hayatım boyunca senin için bir yük oldum, 5 yıllık evliliğimizi senin için bir eziyete çevirdim, biliyorum. Hastalıklı ruhumun iyileşemeyeceğini hep biliyordum. Beni ilk kez kendimi keserken gördüğün günü hatırlıyorum da çok korkmuştun ben ise gözyaşlarımdan dolayı geldiğini bile fark edememiş üst üste bileklerimi çizmeye devam etmiştim. Bana sımsıkı sarılıp neden demiştin, bilmiyordum hala bilmiyorum. Neden Zhan neden böyleyim neden her gün hiçbir sebep yokken kendime acı çektiriyorum. Neyse ki artık bütün bunlar son bulacak. Ben gidiyorum sevgilim, bulut diyarına gidiyorum, seni oradan gülümseyerek izleyeceğim. Lütfen benim için gülümse, benim için yaşa ve benim için mezarıma birkaç beyaz kasımpatı ek, böylece kokunu her özlediğimde koklayabilirim. Zhan Zhanım benim narin kasımpatım sensizlikten çok korkarak gidiyorum gitme diyeceğini bilerek gidiyorum üzülüp ağlayacağını her düşündüğümde tekrar acı çekiyorum. Ama anla beni sevgilim gitmek zorundayım senin yanında kaldıkça acı çekişimi görüp mutsuz olmandan yoruldum. Ben yanındayken ne kadar beni neşelendirmeye çalışıp o tapılası gülüşünü bana sunsan da sevgilim içten içe mutsuz olduğunun farkındayım. İkimiz beraberken asla hak ettiğin mutluluğu elde edemezdin. Evet sen o mutluluğu hakediyorsun Cheng ile olan mutluluğu. Biliyorum onu ve seni hep biliyordum onun yanındayken nasıl gülümsediğini gördüm tıpkı seninle ilk tanıştığımız zaman ki gibi gülüyordun içten ve sıcak bir şekilde. Zamanla bana kaşı olan gülüşün soldu içten içe bıkmıştın artık benden biliyorum. Kimse ruhu hastalanmış biriyle yaşamak istemez. Bunun bebek bakıcılığı yapmaktan hiçbir farkı yoktu ve sen artık bundan bıkmıştın. Sonra bir gün eve her zamankinden farklı gelmiştin. Mutluydun benimle olduğundan daha mutluydun sana sarıldığımda fark ettim kolların benden başka birine sarılmış onun kokusu sinmişti üzerine. Bunun için seni asla suçlamıyorum mutlu olmayı herkesten çok hakediyorsun ve o seni mutlu ediyordu benim aksime ona bakıcılık yapmak zorunda da değildin. Sevgilim şimdi ben ikimize ait banyonun zemininde kanlar içinde uzanırken sen onun kollarında uyuyorsun senin huzurla dolu yüzünü hayal ederek gülümsüyorum ve gitmeden önce son kez dudağının yanındaki o güzel benini öpemediğim için pişman hissediyorum. Beni bulduğunda lütfen son kez dudaklarıma uğruna ölebileceğim dudaklarınla bir öpücük bırak sevgilim bana bir veda öpücüğünü çok görme lütfen. Benim için onunla mutlu ve uzun bir hayat yaşa ve eğer erkenden gelirsen ve ben hala ölememişsem lütfen ambulans çağırma önce gitmemi bekle. Gittiğimden emin olana kadar sarıl bana ve lütfen bana son kez bizim şarkımızı söyle. Sevgilim, gençliğim, gündoğumum, kasımpatım seni hep sevdim aldığım nefesten ağzımı açtığında çıkan sesimden ve aynada gördüğüm bu bedenden ölesiye nefret ederken bir tek seni sevdim ve bundan asla sıkılmadım bir gün bile aksini düşünmedim şimdi sen onun kollarındayken de ben seni seviyorum ve bunun için seni asla suçlamıyorum lütfen yanlış anlama gidişimin sebebi bu değil aksine senin mutlu oluşunu görebilmek biraz daha dayandım ve onun seni mutlu edebileceğine emin olduktan sonra artık gidebileceğimi düşündüm. Artık sebepsiz yere kalbimi söken bu acıdan kurtulabilirim.  Banyomuzu kirlettiğim için özür dilerim sabah gelmesi için temizlik şirketini aradım onlar temizleyene kadar burada durma lütfen çok hassas olduğunu biliyorum bu şekilde gittiğim için özür dilerim ama başka şekilde gitmekten korktum sadece bunu yapabilirdim.
Benim güzel kasımpatım ben gidiyorum özgürlüğüme doğru ve unutma seni seviyorum hep sevdim.
                                                                                                                                                                           YİBO

Zhan içinde huzursuz bir hisle Cheng’in yatağından kalktı ve ceketini alıp evden çıktı. İçini kaplayan huzursuzluk hissi o yürüdükçe daha çok artıyordu. Arabasına binip evine, evlerine doğru sürmeye başladı. Biliyordu, içten içe onun canının yandığını biliyordu. Yol boyunca o asla inanmadığı tanrıya yalvardı lütfen bir şey olmasın dedi lütfen onu benden almış olma lütfen... kapının önüne geldiğinde hızla arabadan indi evin kapısını hızla açıp içeriye koştu, onu aramasına gerek yoktu her ne kadar inanmak istemese de onun banyolarında olduğunu biliyordu. Banyonun önüne gelince derin bir nefes aldı ve içeriye girdi. Işte her şeyi orada yerde kanlar içinde uzanıyordu yanına oturdu bedenini kollarının arasına aldı çok zayıflamış görünüyordu yüzü solmuştu daha bu sabah baktığı ışıltılı gözleri artık kapalıydı onu sarstı “Yibo Yibom” dedi kucağındaki beden hafifçe kıpırdandı. Yibo gözlerini araladı ve onu gördü, kasımpatını. Zhan heyecanla daha yüksek sesle “Yibo bana bak uyanık kal “dedi. Yibo dudaklarına hafif bir gülümseme yerleştirmeye çalıştı ama yapamadı gülümsemek için bile fazla yorulmuştu. Fısıltıdan farksız çıkan sesiyle “zhan geldin” dedi ve gözlerinden bir damla yaşın kayıp gitmesine izin verdi. Zhan hızla kafasını sallayarak “geldim buradayım bana bak, yaşa. Lütfen bırakma beni” dedi.  “Bana bizim... bizim şarkımızı söyler misin?” dedi yibo ellerinin uyuştuğunu hissediyordu. Çok üşüyordu eğer Zhanının kollarında son nefesini verirse bu kadar üşümeyeceğini düşünmütü, şimdi yanıldığını anlıyordu. Ölüm nerede kimin kollarında olursanız olun aynı acı ve aynı soğuklukla alıyordu canınızı, canınızın kollarında da olsanız bu böyleydi ve asla değişmezdi. Uyuşmuş parmaklarını kaldırdı ve o tapındığı dudaklarda gezdirdi Zhanın hızla verdiği sıcak nefesleri yakıyordu parmak uçlarını, daha sonra parmaklarını dudağının yanındaki minik bene değidirdi Zhanın vücudunda öpmeyi en çok sevdiği yerdi burası soğuk parmaklarıyla hafifçe üstünü okşadı bu sırada Zhan bir fısıltı gibi mırıldanmaya başladı onların şarkısını, wu ji sini. Zhan yanaklarından gözyaşları süzülürken şarkılarını söylemeye devam etti gözlerini sevgilisinin gözlerinden bir saniye bile ayırmadı. Zhan bir an bir şey hatırlamış gibi duraksadı ve etrafına bakındı. Telefonunun yerde olduğunu fark edince hemen eline aldı Yibo elini tuttu ve “lütfen şarkımızı söylemeye devam et” dedi. Zhan ne demek istediğini anlamıştı bu onun veda etme şekliydi. Gerçekten gidiyordu artık. Şarkıyı söylemeye devam etti şarkı bittikten sonra sessizce “seni seviyorum” dedi. Yibo bunu duymuştu ama cevap veremedi, yanağından dökülen son gözyaşıyla veda etti sevdiği adama. Zhan kollarında onu ömrü boyunca sevmiş olan o adamla sabaha kadar banyoda oturdu ve defalarca öptü o güzel dudaklarını artık acele etmenin bir anlamı yoktu ne de olsa  gitmişti o. zhan ise koca bir vicdan azabı ve pişmanlıkla yaşamaya devam ediyordu. Sevdiği adamın ona bıraktığı veda mektubunu defalarca okudu. Cheng’le olan ilişkilerini bildiğinin o da farkındaydı ama ona hiçbir zaman bir açıklama yapmamıştı bunu düşündükçe suçluluk hissiyle doluyordu. Kalbi artık hep bunun yükünü taşıyacaktı. Cenazesinde her yeri tıpkı onun istediği gibi kasımpatılarıyla doldurdu ve ona son kez veda etti.

BLEED OUT Yizhan one shot Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin