Nasıl başlayacağını bilmiyordu.
Her zaman onu dinleyecek birini ararken, bulduğunda böyle aptallaşacağını tahmin etmemişti muhtemelen.
Yaşadığı şeyleri abartmamayı deniyordu hep. Genel aile içi sorunlarıydı ama düşünmeden de edemiyordu işte. Bunların getirdiği etkileri umursamadığını söylerken neden sürekli düşündüğünü kendi bile bilmiyordu.
Cevap bulamazken şimdi karşısında oturan çocuğa ne cevap vereceğini de şaşırmıştı. Hayatına neden tek tük arkadaşı ve kendisi dışında kimseyi almadığını merak ediyordu ve yıllardır sorgulamamasına bakılırsa cevapsız bırakmak oldukça saçma olurdu."Derslerime odaklanmalıyım, böyle şeyler için küçüğüm dersem fazla garip kaçar değil mi ?" kendi söylediğine tebessüm etmişti hafifçe.
"Ben sadece o adamın değişen tavırlarını gördükten sonra başkalarının saçmalıklarına katlanmak istemiyorum." durup düşündü.
Kendi içinde yaşadığı şeylerin sebebi olmasına rağmen babasından "o adam" diye söz etmek onu rahatsız etmişti. Bunun için tekrar kızdı kendine. Rahatsız olmamalıydı. Yine de ona verdiği bir zarar yoktu, sadece arada psikolojik olarak çökmesine neden oluyordu.
Kimden bahsettiğini açıklamasına da gerek kalmadı zaten. Karşısında oturan en yakın arkadaşı kimden bahsettiğini anlamıştı.Bu yüzden seviyordu onu. Her zaman ne hissettiğini gözlerine baktığında bile anlayabilecek birini istemişti yanında. Zaten tam da ihtiyacı olduğu zamanda tanışmıştı Jeno'yla.
Henüz lise birde, klasik, babasıyla olan sorunlarından dolayı morali berbat durumdayken sınıfta yanına oturmuştu. Bu sayede tanışmış ve etrafdakilerin saçma sapan algılarına rağmen çok güzel bir arkadaşlık inşaa etmişlerdi.Babasına teşekkür edebileceği tek konu bu olabilirdi. Ona, kendisini onun aksine asla yalnız hissettirmeyecek birini bulmasını sağlamıştı. Başka biri yapmadan onun kırdığı kalp, bağışıklık kazanmış ve Jeno'nun da yardımıyla eskisinden iyi hale gelmişti.
Belki de bu yüzden itiraf etmiyordu duygularını ona. Her anında yanında olmuş ve onun için her şey olan en yakın arkadaşına klişe bir şekilde böyle duygular beslemesini doğru bulmuyordu.
Bunun için kendine kızsa da ona bahane olarak sunduğu cevabın doğruluk payı da yüksekti.
Jeno'nun da aynı şekilde hissedip hissetmediğini bilmiyordu. Asla öğrenebileceğini de düşünmüyordu çünkü zar zor kabul edebildiği hatta hala inkar ettiği duygularını ona açmayı hep reddetmişti. Aynı hayatına ondan başkasını almayı reddettiği gibi.
Söylediklerinden sonra oluşan uzun sessizliği Jeno bozmuştu."Yani seni üzen, sana çoğu zaman stresten başka bir şey vermeyen birinin davranışları yüzünden yeni insanlarla tanışıp güzel anılar oluşturmayı reddettiğini mi söylüyorsun? Sırf sende bıraktığı etki yüzünden? "
Zaten aklına dolan düşünceler yüzünden bozulan moraline bu sadece küçük bir katkı olmuştu. Gözlerinin dolmasını engelleyememesinin sebebi Jeno'nun haklı olduğunu bilmesiydi. Kırılacağı bir şey söylememişti zaten.Onun iyiliği için söylediğini ikisi de biliyordu. Yine de Jeno gördüğü görüntüyle söylediklerine pişman olmuştu. Artık hayatına devam etmesini istiyordu. Onu umursamayan birini,ne kadar inkar etse de,onun da umursamamasını istiyordu. Daha yumuşak bir şekilde aktarmanın daha iyi olacağını düşündü.
"Bak, ailenle ne yaşadığını veya ne düşündüğünü senin gözünden göremem. Ama seni anladığımı ve herkesin seni üzmeyeceğini bilmen gerek. Belki de senin tanışmayı bile reddettiğin insanların içerisinde seni mutlu edecek kişiler vardır?"
"Bilmiyorum Jeno. Muhtemelen sen benden sıkılana kadar seninle uğraşır sonra da kedilerimle yaşlanırım." kafasını oturduğu koltuğun başlığına yaslayıp gözlerini kapatmıştı.
Ortamdaki ciddi havayı dağıtmak için söylemişti bunu. Ondan sıkılması isteyeceği son şey bile değildi.
"Hem nereden çıktı bu konu şimdi?" diye sordu kafasını kaldırırken. Jeno'nun konuyu bilerek buraya getirdiğinden habersiz..
Yıllardır kimseyi kabul etmemesine rağmen bu kadar kör oluşu sinirlendirmişti Jeno'yu. Yine de bir şeyleri belli edip onu incitmekten korkuyordu.
Onun için değerinin büyük olduğunun farkındaydı. Sürekli abisinin olmamasından yakınan kıza yeri gelince abi yeri gelince en yakın arkadaş oluyordu. Daha fazlası olmak istemesini bencillik olarak görse de bunun böyle gitmeyeceğinin de farkındaydı.
Kendisine meraklı gözlerle bakan kızın yanına geçmiş, bedenini ona çevirmişti şimdi. Bir şeyler söyleyeceği her halinden belliydi.
"Sanırım birine şans vermeni o kadar da istemiyorum." bunu söyledikten sonra bir şey demesine izin vermeden devam etmişti.
"Her seferinde yıkmaya çalıştığım o duvarlarının arkasına benden başkası geçerse ne hissederim bilmiyorum çünkü."
Kız söylenenleri idrak etmekte gecikmedi. Kendine olan öfkesi yüzünden hayalini bile kuramadığı bir anı yaşadığını anlamıştı çoktan.
"Beni sadece bir yakının olarak gör istemiyorum. Yeri geldiğinde sana her konuda yardımcı olup gerektiğinde ailen bile olamayacaksam, yanında olmamın ne anlamı var ki?"
Jeno bunları söylerken kendinin karşısındaki kız için sadece yakın bir arkadaştan ibaret olmadığını bilmiyordu tabii.Genç kızın düşünebildiği tek şey ise kafasındaki büyük karmaşaydı. Duyduğu itiraf karşısında dudakları şaşkınlıkla aralanırken, birkaç kere fısıltı da olsa birkaç şey söyleyebilmeyi dilemiş, fakat hiçbiri başarıya ulaşamamıştı.
Gözleri istemsizce yaşlarla dolarken kendine sakin olması gerektiğini hatırlattı. Jeno'nun da ondan farklı olduğu söylenemezdi. Gerginlikle parmaklarıyla oynuyor, belirli aralıklarla genç kızı ürkütmemek için göz ucuyla ona bakıyordu.
Cevap alamayacağını düşünerek ikisine de biraz zaman tanımak adına ayağa kalkacaktı ki bunu hissetmiş olan kız, parmaklarını onun bileğine doladı.
Sonunda içinde bir yerde sesini ve cesaretini bulabilmişti. Jeno büyük bir adım atıp bunları söylediyse kendisinin de bir şeyler yapması gerektiğini anlamıştı.
Kendi içinde kurduğu planlara tezat bir şekilde aniden kollarını çocuğun boynuna dolaması ikisini de şaşırtmıştı. Kendinden böyle bir hareket beklemese de, arasının kelimelerle iyi olmadığını bilen arkadaşı için yeterli bir cevap olmasını umuyordu.
Jeno'nun elleri refleks olarak kızın belini buldu. Aniden gelişen bu sarılma yüzünde ki gülümsemeye sebep olmuştu.Bu onun için yeterli bir cevaptı. Kız zaten hiçbir zaman sevgisini kolay dile getirebilen biri olmamıştı. Çoğu zaman bunu küçük jestlerle belli ederdi. "Seviyorum." demenin birçok yolunu bulmuştu bu yüzden.Yıllardır bunu çok iyi biliyordu.
Genç kız onun en önemli anlarında yanında olup eksiklerini tamamlayan, yanında olmayanların eksikliğini hiçbir zaman hissettirmeyen ve onu ne olursa olsun bırakmayan en yakın arkadaşının artık ondan sıkılmayacağına emindi.Yaşlılık planlarını da bozmak zorunda kalacaktı çünkü Jeno'nun onun yanında olmaktan vazgeçmek gibi bir düşüncesi yoktu. Muhtemelen artık 3 kişi olurlardı.O, Jeno ve kedileri.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
daddy issues [lee jeno]
Fanfiction"Her seferinde yıkmaya çalıştığım o duvarlarının arkasına benden başkası geçerse ne hissederim bilmiyorum çünkü."