İlk gün biter ve ben eve gider.
Klasik anne " İlk günün nasıldı? "
Yüzüm asık bir şekilde " Eh işte ya , fena değildi. Neyse ben çok yoruldum odama gidiyorum "
Okul kıyafetlerimi çıkarttığım gibi kendimi banyoya attım. Aklıma Mina geldi. Lan bir dakika ya bu neden şimdi aklıma geldi ki? Suda soğukmuş ha. İşim bitince bilgisayarın başına geçtim. Facebook'a girer girmez ilk yaptığım iş Mina'nın profiline bakmaktı. Oha bir dakika ya , bu kızın soyadı neydi ki?
Arama motoru
- Mina
Enter.
Bu ne ya , ne kadar çok Mina isimli kız varmış. Bir saniye ya , ben niye bu kızı arıyorum ki? diye düşünürken annem yemeğe çağırdı. Tam klasikleşmiş aileyle akşam yemeği masası - süper ya- Neyse benden bu kadar. Uyuyim bare. Ben uyumaya kaçar. Yatağa yattığımda , aklıma ilk gelen kişi Mina oldu. Bu kızın bu kadar çok aklıma gelmesi pek hayra alamet değildididi...
İşte sabah oldu yine başlıyoruz. Üstümü giyinir giyinmez kendimi servise attım. Tabikide herkesin yine suratı beş karıştı. Direk arka koltuğa oturup , kulaklığımı taktım. İşte o depresyonik şarkılar ve hüzne boğulma anlarım..
Sınıfa girdiğimde aman tanrım inanamıyorum havalarındaydım. Sınıfta sadece Mina'nın yanı boştu. Hayret , o yalakanın yanına oturmamış. Sıraya doğru yürüdüğüm anda karnım midem ve kalbimin arasında bir adrenalin yaşadığımı hissettim. Ta ki gerizekalı bir rehberlikcinin " Niye ayakta dikiliyorsun " diye bağırışına kadar. İçimden ettiğim küfürleri saymazsak, bakıldığı zaman iyi bir öğrenciyim. Sıraya oturduğum anda kafamı kollarım arasına alarak masaya koydum. Rehberlikci bir uygulamadan bahsediyordu. Yanımızdakiyle arkadaş olmak için kağıtlara kendimizle ilgili olan özel şeyleri yazıp birbirimize vermemizi istemişti. Büyük bir heyecanla başımı sıradan kaldırdığımda, Mina'nın yanımda olmadığını fark ettim. O sırada sınıfın kapısı çaldı. Gelen Mina'ydı. O kadar çok dalmışım ki Mina'nın hocadan lavabo izni istediğini bile duymamışım. Mina yavaş yavaş sıraya doğru gelirken ona uygulamayı nasıl anlatacağıma dair kafamda cümleleri toparlıyordum.
" Hocanın anlattığı uygulamayı-"
" Biliyorum o uygulamayı , geçen sene de yapmıştık "
Geçen sene? Ne yani bu kız şimdi kalma mıydı?
" Aklından geçeni biliyorum. Benim sınıfta kalıp kalmadığımı düşünüyorsan... evet geçen sene kalmıştım. "
" Hadi ya , hiç öyle durmuyorsun "
Cevap vermeyip, tebessüm ederek kağıdına yöneldi. Yazma işlemi bittiğinde kağıtları birbirimize verdik. Tam okuyacaktım ki , malesef zil çaldı. Verdiği kağıdı tenefüste okumak istemedim. Çantama koydum, eve gidince okuyacaktım.
Nihayet son ders...
O kadar çok sıkılmıştım ki , zil çalsın da eve gidip kağıdı okuyayım diye can atıyordum.
İşte ev. İçeri girdiğim anda çantamdan kağıdı alıp , okumaya başladım.
Ne? Ne? Ne? Hadi canım! Şaka yapıyorsun. Mina'nın kağıdında lezbiyen olduğu yazıyordu. Oha çıldırmış mı bu kız? Bunu buraya nasıl yazar? Ve işin en garip yanı ise kendi kağıdıma homofobiğim yazmamdı.