Bölüm 1. Ben Kimim?

45 17 5
                                    


   İlk atağımı geçirdiğimde 18 yaşındaydım. Bir sene mezuna kalmıştım. Aslına bakarsanız, dışarıdaki hayatla bağlantım çok kısıtlıydı. İsterseniz asosyal diyebilirsiniz. Artık bu kelimeye kızmıyorum.Çünkü çoğu arkadaşım bana asosyal diye sesleniyor. Beni asıl kızdıran olay.Girdiğim herhangi bir ortamda, benden daha çalışkan birisini görmek oluyordu.Bu durumla çok nadir karşılaşırdım. Karşılaştığımda da benden çalışkan olan o kişiye içten içe kin beslerdim. İlk sene de kötü bir puan almamıştım. Beş bininci olmuştum. Oysa benim hedefim ilk 500 'e girip en iyi üniversitede, en kaliteli tıp dersini almaktı. Sanırım, çocukluğumdan beri eksikliğini hissettiğim bütün duyguların üstesinden ders çalışarak geliyordum. Takdir edersiniz ki, annesiz büyümek zor zanaat. Babam da müftülük de çalışıyor, hezeyan sayılabilecek düzeyde dinsel duygular barındırıyordu. Her sabah olduğu gibi atıştırmalık bir kahvaltı ardından dersin başına oturdum. İlk denememi bitirdim. Her zaman denemelerim arasında kendime yirmi dakika dinlenme, kahve molası veririm. Çok düzenli bir planlama yapar, onun dışına kati süreçte çıkmam. İkinci denememe geçtim fizik, kimya bitirdikten sonra sıra, matematiğe gelmişti. Bir matematik sorusu fena halde canımı sıkıyordu. Masanın üstü silgi tozundan görülmüyordu. Aynı soru üstünde on dakikaya yakın kafa patlatmışımdır. Hala doru cevabı bulamamıştım. Birden kendime sahip çıkamadım. Bağırmaya başladım. Seni lanet olası orospu soru.Canın cehenneme. Bağırdıkça sesim daha yüksek çıkıyor, sinirim geçeceği yerde katlanıyordu. Kar küresi gibi katlanarak büyüyordu. Ardından kağıdı yırtıp,üstünde tepinmeye başladım. Elime gelen her şeyi fırlatıyordum. İyice zıvanadan çıkmıştım, duvarlar üstüme üstüme geliyordu. Kendime hiçbir şekilde hakim olamıyordum.Uyandığımda, babamın kollarındaydım. Bedenim bir hayli yorgun düşmüştü. Saat kaç olmuştu? Ne kadar zamandır bu şekilde yatıyordum? Hepsinden önemlisi, babam bana neden gözleri dolu dolu ağlamaklı bakıyordu? Onu bu kadar üzecek ne yapmış olabilirim. Derken gözlerimdeki perde kaybolmaya başlamıştı. Babamın dilinden dökülen kelimeler netleşiyordu.Oturur pozisyona gelip, odaya şöyle bir göz atınca, yerin dibine girmiştim. Hayal meyal hatırlıyordum. Kafamda sağa sola fırlattığım nesneler, hayla uçuşmaya devam ediyordu. 

-Özür dilerim baba, çok özür dilerim. Yemin ederim bile isteye yapmadım. Ben böyle bir insan değilim, biliyorsun. Nasıl oldu da bu derece kendimden geçtim. Bir matematik sorusuna öfkelenmiştim. Çözemedikçe kendime daha fazla kızmaya başladım ve birden soruyla tartışmaya, ardından sövüp saymaya başladım. İnan baba gerisini hatırlamıyorum.

 Çok özür dilerim. Babam,bana hiç kızmamıştı. Aksine melek gibiydi. Aslına bakarsanız, özünde gergin, aksi, baskıcı bir babaydı.Annesizliğin yokluğunu hissettirmemek adına, bu kötü huylarının hepsini baskılamak için olağan üstü çaba sarf ediyordu. Ne kadar törpülemeye çalışsa da, tabi ki sınırlarını çok aşamıyordu. Ben de olduğu gibi kabullenmiştim.Şimdi beni kendine hayran bırakan, iyi ki dediğim o konuşmayı yapmıştı.

 –Kızım bu dünyada hiçbir şey senden önemli değil. Sen benim her şeyimsin. Seni her şeyin ötesinde seviyorum ve bu hiçbir zaman değişmeyecek. Senin de beni her şeyin ötesinde sevmeni istiyorum. Tamam, azimli bir insansın. Başarılı bir doktor olmak istiyorsun. Sende pekala o kapasitede mevcut. Ama hiçbir şeyin garantisi yok. Mesela karşıdan karşıya geçerken, bir araba çarpabilir sakatlanabilirsin. Hatta felç bile kalabilirsin. O gün geriye dönüp baktığında bir tane fazla yemediğin elma için pişmanlık duyabilirsin. Keşke bunu yapsaydım, keşke bunu da yapsaydım, demeni istemiyorum. Ben sana ders çalışma,hedeflerine odaklanma da demiyorum. Adanmışlığın derstir, keyif alıyorsundur ona da lafım yok. Aksine insanın hayalleri, hedefleri olmalı. Ancak o zaman istediğimiz insan olabiliriz. Tabi ki bu hedefler, hayatını sekteye uğratmamalı. Seni o anı yaşamaktan alıkoymamalı. Paraya gelince Allah 'a şükür hatırı sayılır bir servetimiz var. Hiçbir işin olmasa bile, ben sana bir ömür bakabilirim. Her şeyden önce ben seni sen olduğun için seviyorum. Sende kendini sev. Sonra da beni kızım. Diyerek beni kendine hayran bırakmıştı.

 Bu pozitif konuşma bile, suçluluk duygusundan çıkmama yetmemişti. Zaten çıkmamalıydım. Hatta böyle bir olayı, tekrar yaşarsam diye düşünmek içimi ürpertiyordu. 

Hangimiz Sahte?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin