Deniz hiç bu kadar sakinleştirici gelmemişti.Yavaşça iç çektim.Hala nasıl olduğunu anlamıyordum.Kaan nasıl olurda başkasına aşık olurdu.Tamam bende ona aşık değildim fakat uzun süren bir birlikteliğimiz vardı.Onu sevmiştim hemde çok sevmiştim.Şimdi ise bankta oturmuş denizi izliyordum.Sabah ne kadar da mutluydum.Çok da güzel bir gün geçirmiştim ta ki Kaan buluşmak isteyene dek.Bana doğru gelirken anlamıştım birşeyler olduğunu suçlu çocuklar gibi gözlerini kaçırıyordu benden.Onu özlemiştim geldiği gibi boynuna atladım ama o bana sarılmamıştı bile.Boynuna doladığım kollarımı geri çekerek benden kaçırdığı gözlerine bakmaya çalıştım.Ne yazık ki başarılı olamamıştım.Ortada birşeyler döndüğü belliydi.Dudaklarını yaladı,ağzını açıp kapattı.Ne diyeceğine ya da nasıl söyleyeceğine karar veremiyor gibiydi.En sonunda bu işkenceye son verip dolgun dudaklarını araladı keşke aralamasaydı.
"Arya ben yapamıyorum bence bu ilişkiyi bitirmeliyiz ben..ben Sıla' ya aşık oldum çok üzgünüm."
Tamam bunu beklemiyordum evet bende ona aşık değildim ama bu beni kırmasına engel değildi.Kaan'a ne cevap vericeğimi bile bilmiyordum.Öylece Kaan'ın suratına baktım.Benim konuşmayacağımı anladığında yanağıma eğilip öptü ve "üzgünüm" diyip gitti ,gittiğinden beri burada bankta oturuyordum. Kaan'ın nasıl bana bunu yaptığını hala anlamıyorum birde Sıla'ya aşık oldum dedi ya.İnanamıyorum ya Sıla ya Sıla , tamam öyle yakın bir arkadaşlığımız yoktu ama bundan sonra arkadaşım bile olmayacaktı .Kafamı dağıtmak istiyorum son zamanlarda herşey üst üste gelmeye başlamıştı.Kaan'ın yaptığı bardağı taşıran son damlaydı benim için.Ayağa kalkıp yürümeye başladım,kafamı caddeden tarafa çevirdiğimde bir bar gördüm.Ayaklarım benden bağımsız caddenin karşısına geçti ve o bara girdi.Bar çok kalabalık değildi,3 grup vardı köşelerde.Ayaklarımı bar taburelerinin olduğu yere yönlendirdim, barmen beni görünce hemen ne istediğimi sordu.Bira şuan ki seçeneklerim arasında listede başı çekiyordu.4 bardak içmiştim ne kadar sürdü bilmiyordum ama bar baya doluydu.Sağ tarafımda bir hareketlilik hissetiğimde istemsiz bir şekilde döndüm.Yanımda bir adam oturuyordu ve bana sırıtıyordu pardon düzeltiyorum yanımda çok yakışıklı bir adam oturuyordu ve bana sırıtıyordu.Gözlerimi devirip önüme döndüm.Göz ucuyla baktığımda yüzünü eline yaslamıştı ve hala sırıtıyordu.Bu ne biçim bir adamdı böyle pardon düzeltiyorum bu ne biçim çok yakışıklı bir adamdı böyle?
"Yüzündeki şu saçma sırıtmayı sil ve git başımdan"
Bu dediğime sadece güldü.Komik birşey söylemişim gibi güldü yahu.
"Ne gülüyorsun be sapık herif gitsene".Gülümsedi sadece gülümsedi.Yüzünü yüzüme yaklaştırdı,hazırlıksız yakandım bu hareketiyle.
"Sence gidecek miyim?" Her söylediğini sırıtarak söylemese gözümde bu kadar ukala olamazdı.Tamam yakışıklı kabul ediyorum ama bu beni izleme hakkını vermiyor değil mi?
"Ne zaman gitmeyi düşünüyorsun ?" dediğimde elini yüzüne yasladı ve beni izlemeye başladı."Dur bir düşüneyim, sanırım gitmeyeceğim." dedi sırıtarak. Zaten 4 bardak bira içmemle çakır keyfi olmuştum ve düşüncelerime hakim olamıyordum. "Bak yakışıklı olman sana beni deli etme hakkını vermiyor , bence git ve beni yalnız bırak yoksa sana o salağı anlatmaya başlarım. Aslında onu düşünmemem gerekiyor ama beni çok kırdı. Ya düşünsene bir buçuk yıldır birlikteydik ve beni pörtlek gözlü , pinokyo kadar uzun burunlu , çarpık bacaklı , çalı süpürgesi gibi saçı olan sarışın yelloza beni tercih etti. Ne var? Bakma öyle çakma sarışın olan o , ben değilim. Ayrıca ben güzelim o da çirkin-"
"Hey, hey sakin ol nefes al tamam mı ben yanındayken ölmeni istemiyorum."
Yakışıklı yabancı kendi kendine konuşurken barmene döndüm. Yeni bir bira daha istediğimi söylememle ondan gelen itiraz cümlesini duymam bir oldu. "Hop , hop yavaş ol speedy." Barmen daha buraya ulaşamadan geri göndermişti.
"Hadi ama , sende kimsin ? Ne hakla bana karışırsın seni... seni salak." Sanki aradığım kelime "salak" tı. Rezil oldum. Zaten ağzımdan çıkanları kontrol edemiyordum. Kelimelerde ağzımda yuvarlanıyorlardı sanki. Ama bu söylediklerimi anlaması çok da uzun sürmedi.
"Hadi bakalım , başına bir bela gelmeden seni evine bırakalım."
"Sen beni dinlemiyor musun? Ben sana ne dedim , ne hakla bana karışırsın git başımdan ." Yanımda durması hoşuma gitmişti ama bana karışması beni sinirlendiriyordu. Bu şekilde bakması da hiç hoşuma gitmemişti. "Ne bakıyorsun be." Sanki daha önce hiç mavi göz görmemiş gibi bakıyordu, verdiği cevapla ciddi anlamda şaşırmıştım.
"Gözlerin, şu ana kadar gördüğüm en güzel mavilere sahip."
"Sen bana mı yavşıyorsun ?" Bu söylediğime benim bile gözlerim yuvalarından fırlamıştı.
"Aaa terbiyesize bak , ben olsaydım öyle söylemezdim."
Tek kaşımı kaldırdım. Evet kaşımı kaldıra biliyorum. " Nasıl söylerdin ahlak budalası ?"
"Çok zat-ı muhterem şahsınıza talibim. Peki bu nasıl güzellik ?" Bu dediğiyle kıkırdamıştım. Hoşuma gittiğini kabul ediyorum. Ben kıkırdayınca, yüzünede samimi bir gülümseme yerleştirdi. Önüme dönerek bir bira daha istedim. Bu sefer tahmin ettiğimin tersine bana karışmadı. En başta yaptığı şeyi yaparak başını eline yasladı ve beni izlemeye başladı. Bana bulaşmadığı sürece istediği kadar izleyebilirdi. Bir süre sonra sinir bozucu olmaya başlamıştı. Sessiz düşünen biri değilim ve bunu bu yakışıklıdan da esirgeyecek değilim. "Beni ne zaman rahat bırakacaksın ayrıca şöyle bakmayı da kes. Hala bakıyorsun. Heyy , rahatsız oluyorum." Ağzını açtığında bana laf yetiştireceğini çok iyi biliyordum.
"Güzele bakmak sevaptır." deyip sırıttı. Sırıtınca gözüme daha da bir sevimli gözükmüştü.
"Daha klişe bir söz bulamadın mı bay ahlak budalası ?" sanırım sırıtması bulaşıcıydı şimdi de ben sırıtıyordum.
"Güzelliğin karşısında dilim tutuldu , ne dediğimi ben bile bilmiyorum." dediğinde hala sırıtıyordu. Güldüm ,gerçekten güldüm. Aklımı Kaan'dan oldukça uzaklaştırmıştı. Şu an ona oldukça minnettardım.
" Bana numaranı verir misin güzellik ?" Ah hadi ama tabiki vermeyecektim. Bana bunu ne cesaretle sorardı ki. Sonuçta sevgilisinden saatler önce ayrılmış bir kızdım ben. Tabi ki ona ihanet ediceğimi düşünmüyordum ama daha yeni tanıştığım bu yakışıklıya numaramı vermeyecektim. Ama bu eğlenmeme engel değildi. Bardağı masaya bıraktım yüzümdeki sinsi sırıtmayla, çantamdan kalem çıkarttım "uzat elini " dedim. Beni ikiletmeden elini uzattı. Eline numarayı yazdım. Parayı bardağın yanına koyarak eşyalarımı toparladım ve kapıya doğru yürüdüm. Kapıdan çıkarken "abimi sık arayıp rahatsız etmezsen senin için iyi olur ." diyerek oradan uzaklaşmaya çalıştım ama bu çabam yeterli olmadı. Kolumu biri tutup kendine çevirdi ve çevirmesiyle dengemi kaybettim ,son anda düşmekten kurtuldum. Kafamı kaldırdığım da çatık kaşlarla karşılaştım. Şimdi farkettim de kaşları oldukça biçimliydi. Evet bu durumda kaşlarına dikkat etmem de ayrı bir ironi. Ona bu kadar dikkatli bakmamla yumuşamıştı sanırım. Ağzını açtığında bana numara yüzünden kızacağını düşünmüştüm ama unutmuş gibiydi.
"Hadi bakalım , seni evine bırakalım."
İtiraz edecek halim yoktu. Takside beklemek istemiyordum. Abimi arasam hem çok kızardı hem de bana karşı bunu koz olarak kullanırdı. En iyisi bu kaşları biçimli yakışıklıya beni bırakması için izin vermeliydim. Benim cevap vermemi beklemeden elini koluma getirdi ve beni arabasına doğru yönlendirdi. Ön tarafın kapısını açıp beni oturtturdu. Ön tarftan dolanıp sürücü koltuğuna oturdu. Bana dönüp " Ev adresini sızmadan önce ver ki bir de seni uyandırmakla uğraşmayayım , abini de arayıp papaz olmak istemem açıkcası."
Adam haklı gençler. Adresi verdim,en azından en son hatırladığım şey buydu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seni Sevdiğimi Söylesem
Romance"Baran daha ne kadar peşimden koşmayı düşünüyorsun?" Elini gayet rahat bi tavırla omzuma atıp beni kendine çekti. "Sen beni sev,ben yine senin peşinden koşarım.Sevcen mi kız beni?" diyerek yanağımdan makas aldı.Kolunu omzumdam çekip yüzüne doğru ba...