1

186 13 4
                                    

"I'm not a bad guy
So don't treat me bad if I'm feeling sad, alright?"

"Ama bunun benim işime yaramayacağını bildiğimden yarıda kestim. Çocuk hiçbir şekilde etkilenmişe benzemiyordu. Yeni bir şeyler denemem gerekiyor gibi hissediyorum." Elindeki kahveden bir yudum alıp Jeno'ya döndü. Sabahın köründe onu dinlemek eziyetten başka bir şey değildi, özellikle de bu sabah, ama sesini çıkarmak istemiyordu. Eğer üzgün olduğunu ya da moodunun düşük olduğunu ya da her neyse işte, çünkü ne hissedeceğini artık o da bilmiyordu, belli ederse Jeno bahsettiği şeyi tamamen boşverecek ve yine ne olduğunun peşine düşecekti. Haechan'ınsa şuan kimseye bir şeyler anlatası yoktu, en yakın arkadaşına bile. "Bak bence kendin olmayı dene. Jaemin sahte olan hiçbir şeyi sevmez ve senin onu etkilemek adına yaptığın her şey... sahte!" diyerek kafasına şakasına hafifçe vurdu. Jeno Haechan'a şirince gülümsedi. Yürümeye devam ederken hâlen Jaemin'den ve onun Jeno'nun sahte davranışlarını anlayabilecek kadar güçlü sezgilere veya zekaya sahip olmadığını düşündüğünden bahsediyordu. Haechan buna sadece gülümsedi. Jaemin tanıdığı en zeki insanlardan biriydi, sadece etrafına böyle bir izlenim vermek gibi bi derdi yoktu. İspanyolca sınıfa gelmişlerdi ve en arkadaki sıralarına doğru adımlarken sıralarında oturan bir yabancı gördüler. "Hey?" Siyah saçlı, gözlüklü çocuk başında dikilen ikiliye bakmak için kafasını kaldırdı. Karşısında uzun boylu, deri ceketi de dahil olmak üzere siyahlara bürünmüş, siyah saçlı ve yapılı bir çocuk ve yanında kot ceketiyle ve turuncu simli göz makyajıyla onun kadar sert durmayan bir çocuk daha duruyordu. "Ah, üzgünüm sorun nedir?"  hafifçe gülümseyerek sormuştu. "Sıramızda oturuyor olman??" diye cevapladı Haechan. "Bekle, seni nereden tanıyorum?"  Çocuk ona baktı ve gözlüğünü düzelterek gülümsedi. "Tanıştığımızı sanmıyorum. Öyle olsa seni hatırlardım." Haechan'ın yüzüne sinsi bir gülümseme yerleşti. "Sen cezaya kalan çocuksun. Kitap okuyordun." Gözlüklü çocuk ona şaşırmış bir yüz ifadesiyle baktı. Daha sonra önüne baktı ve sessizce "Ben Mark" dedi ve elini Jeno'ya doğru uzattı. "Jeno, memnun oldum." "Ben de Haechan." Mark'ın uzattığı eli sıkmamıştı. "Sorun hâlâ çözülmedi. Sırayı boşaltmaya ne dersin?" Haechan sert gözükmeye çalışarak elini masaya koydu. "Üzgünüm, burada kimsenin herhangi bir sıranın sahibi olduğunu sanmıyorum. Başka bir yere oturmalısınız." Mark tekrar gülümsedi ve önüne döndü. Bu sabah her şey Haechan'ın sinirlerini daha da bozmak için planlanmış gibiydi. "Beni tanımadığın ortada Mark. Ama kendimi tanıtmayı da istiyor değilim. En iyisi sen buradan 'kaybol'." Son kelimenin her harfini vurgulayarak söylemişti. Mark tekrar gülümsedi ama bu seferki çok da masum bir gülümseme değildi. "Seni tanıma fikri beni heyecanlandırdı, 'Haechan'." Bu sefer de Mark onun ismini aynı şekilde vurgulamıştı. Haechan tüm sinirlerinin tepesine sıçradığını, vücudunun her yerinin kasıldığını hissediyordu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 31, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

detention| markhyuckHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin