crush in a friendly way

2.1K 179 422
                                    

playlist:
the vaccines - all my friends are falling in love
kiss - i was made for lovin' you
imagine dragons ft. kygo - born to be yours
imagine dragons - birds
troye sivan - strawberries & cigarettes

Sirius Black; okulun bir numaralı serserisi, herkesin bayıldığı en yakın arkadaşı James Potter'ın aksine gerçekten sinir bozucu olan Çapulcu, asla susmak bilmediği için Remus Lupin'in baş ağrılarının sebebi, trajik hayatından onu bir komediye dönüştürerek kaçmaya çalışan bir çocuktu. Bildiği tek şey, her şeyi şakaya vurmak ve hiçbir şeyi ciddiye almamaktı. Olayların üstünde düşünmezdi, bir kenara atar ve sonsuza dek orada çürümeye bırakırdı.

Şimdiye kadar.

Neredeyse tüm arkadaşları âşık olmuşlardı. James, ilk ve tek aşkı Lily ile beraberdi. Peter ise henüz kimseyle beraber değildi fakat bir süredir Amelia Bones adındaki bir kızdan hoşlanıyordu. Sirius ise... Yalnız hissediyordu. Onun aşk hayatı asla yolunda gitmemişti. On yedi yaşındaydı ve henüz öpüşmemişti bile. O güne dek bu bir problem değildi aslında, dostları ona yetiyordu. Ancak herkes aşk hayatıyla o kadar meşguldü ki, eskisi gibi şakalar planlamak ya da yasa dışı işler çevirmek artık mümkün görünmüyordu. Yapmadıklarından değildi, sadece daha önce olduğu gibi sık gerçekleşmiyordu bunlar. Tabii, James'in öğrenci başkanı seçilmesinin de bunda payı olabilirdi; bunu her nedense ciddiye alıyordu.

Kısacası ona yalnızca Remus kalmıştı. En iyi şakaların telif haklarının sahibi ancak kendini daima geride tutup gizleyen kişi. Diğer üç oğlan ceza alıp dururken bir köşeden izleyip sırıtan, sorumlu olan o değilmiş gibi davranan alçak Lupin. "Size fikir vermem illa yapmanız gerektiği anlamına gelmiyor," derdi her zaman.

İşin aptalca olan kısmı ise, onun bu tavırları Sirius'u asla sinirlendirmezdi. Tabii, Sirius'un her hareketi Remus'u sinirlendirirdi ancak aksi mümkün değildi. Anlamsızca, Sirius, Remus'a karşı çok düşkündü. Her sözü, yaptığı veya yapmadığı her şey hoşuna gidiyordu. Sirius somurtarak tuvalet temizlerken bir köşeden ona sırıtması bile adeta Sirius'u motive ediyordu.

Her zaman düzgünce şekil verilmiş olan saçları, yorgun ve orman yeşili rengindeki gözleri, her ay yerleri değişen yara bantları ve yakasına sınıf başkanı rozeti iğnelenmiş okul formasıyla Remus Lupin; Sirius'un her koşulda keyfini yerine getiren bir varlıktı. Yalnızca odada olması değil, yakınlarda bir yerde olması bile yetiyordu ona. Aynı binanın içinde bulunmak, aynı şehirde ya da aynı ülkede olmak, hatta aynı gezegende olmak yeterliydi. Remus Lupin'in var olduğunu bilmek onu mutlu ediyordu.

Tabii ki bu sadece basit bir düşkünlüktü, tamamen arkadaşça bir hoşlantıydı.

Cumartesi sabahı, yatakhanede yapayalnız kaldıklarında Remus, hâlâ uyuyordu. Sirius ise James'in randevusuna hazırlanmasına yardım etmek için bir süre önce uyandırılmış ve geri uyuyamamıştı. Peter ve Frank'in hangi cehennemde olduklarını Tanrı bilirdi. Orada olmamalarını umursamıyordu artık Sirius. Şaka yapamayacaktı, kural yıkamayacaktı ama en azından tamamen yalnız değildi. Tam karşısında, gün ışığında bal rengine dönen dağılmış saçlarıyla bir Remus Lupin vardı. Yanakları ve burnunun üstünde saçlarıyla aynı renk onlarca çil vardı, sağ kaşının kenarına bir bant yapıştırılmıştı, ağzı hafif aralıktı, alçak sesle horulduyordu ve çok huzurlu görünüyordu. Sirius'un en yakın arkadaşıydı.

Ne zaman yatağından kalkıp onun yanına gittiğini bilmeden, Remus'un yatağının yanında yere çöktü Sirius. Çocuğun yüzü kendisine dönüktü ve yakındı. Olduğu yerden onun titreyen kirpiklerini bile sayabilirdi. Saymalıydı da, onun hakkında öğrenebileceği her şeyi öğrenmeliydi. Çünkü Remus onun en iyi dostuydu ve onu her şeyiyle önemsiyordu. Belki bir kirpiği düşerse geriye kaç tane kaldığını bilmesi gerekecek kadar.

crush in a friendly way | wolfstarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin