Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
✦━━━━━━━━━━━━━━✦
Sana yine Jihyo'nun uyumasını bekliyordu. Daniel'in bu sefer Jihyo'nun rüyasına karışamazdı.
Jihyo artık uykuya dalmıştı.
Burası neresi? Acaba bu sefer ne tür bir saçmalık olacaktı. Harabe bir evde tek başımaydım. Evin çatı katındaydım. Kapı ise kitlenmişti. Küçük pencereden baktığımda ise burası biraz tanıdık gelmişti.
Saatlerce Sana'nın gelmesini bekledim ama gelmedi. Burada sanki iki gün geçirmiş gibiydim. Belki de hiçbir şey yapamadığım için o kadar uzun geliyordu. Tek bildiğim şey çok acıktığım ve bir an önce uyanmak istememdi.
Daniel elindeki şarabı yudumlarken bir yandan Sana kelimesinin geçmesiyle yan masayı dinlemeye başladı.
Momo"Bilmiyor musun? Sana bu sefer onu aç bırakacak. Rüyanın zaman dilimini kontrol edebilir. O da bunu kullanacak. " dedi.
Daniel bunu duymasıyla şarabını bıraktı. Rüyanın zaman dilimini değiştiremezdi ama başka şeyler yapabilirdi.
"Sana Lütfen bir an önce gel ve beni öldür lütfen" diye yalvarıyordum. Burda ne kadar zaman geçti bilmiyorum ama yakında açlıktan ölebilirdim. Her gün sadece bir bardak su bir anda beliriyordu. Bu sadece biraz susuzluğumu gideriyordu.
Kapının açılmasıyla sevinçle döndüm. Gelen Sana'ydı. Halimi görünce gülmeye başladı.
Sana "Şu haline bak, Saçların uzamış ve aşırı yağlılar. Tırnaklarını yersen eminim seni doyururlar. Her yerin kir içinde. Bunu sevdim" dedi.
Jihyo "Sana ne yapacaksan yalvarırım çabuk" dedim.
Sana"Hiçbir şey. Sadece bu hâlini daha yakından görmek istedim" dedi.
Çıkmak için kapıya yöneldiği anda sürünerek ayaklarını tuttum.
Jihyo "eğer açlıktan ölürsem bana işkence edememiş olursun düşünsene öylesi daha eğlenceli" dedim
Sana "Zaten acı çekiyorsun. Şu haline bak. Ben de eğleniyorum." diyerek üzerimden aşağıya su döktü.
"Bugünlük su buydu." diyerek gitti.
--
Sadece duvara bakarak kahkaha atıyordum. Ne kadar zaman geçmişti hiçbir fikrim yoktu. Artık hiçbir konuda fikrim yoktu.Yeniden turunçlu saçlı kız gelmişti.
" Jihyo hâlâ burayı hatırlamadın değil mi?" dedi.
"Jihyo kim burada öyle biri yok" dedim
"Gerçekten çok az zamanın kaldı. Baksana kemiklerini sayabiliyorum. Burası senin kardeşinin trafik kazası yaptığı yolun üstünde olan tek ev. Burada oturan Tzuyu ve Chaeyoung, Dahyun'nu hasteneye yetiştirdiler ama siz onları görmezden geldiniz. Her zaman derim iyilik aptallık. Tzuyu ve Chaeyoung eve dönüşte yolda öldüler. Şimdi ise cehennem de yanarak günahların bedellerinin ödüyorlar. Sen şu an bir şey anlamasanda ölüp dirilince anlayacaksın"
dedikten sonra gitti.
Hiçbir şey anlamamıştım. Anlam veremediğim şekilde sallanıyordum.
Jihyo başında onu çorba içirmeye çalışan Nayeon ve onu sallayıp duran Daniel ile uyandı.
Daniel'a dönüp "Teşekkürler" dedi. Nayeon'un elinde çorbayı alıp hızlıca içmeye başladı. Sadece bir dakika da bitirmişti.
"Nayeon bana ikinci tabağı getirir misin? Jeongyeon sende bana başka bir şeyler hazırlar mısın?" diye istekte bulundu. Nayeon ve Jeongyeon kabul ederek mutfağa gitti.
"Evet Daniel nasıl oldu bu?Onlara ne söyledin?"
"Her şeyi ama güneşin doğuşu ile her şeyi rüya olarak hatırlayacaklar."
Jihyo elini uzatarak Daniel'e uzatıp geri çekti.
"Sen gerçeksin değil mi?"
"Evet. Ben diğer rüya iblislerinden farklıyım. Sana yemek yedirmem gerekiyordu ama ben yapamazdım. Bu yüzden Nayeon ve Jeongyeon'a her şeyi anlattım. Ayrıca rüya iblisi zaman dilimini kontrol edebilir. Bu zaman dilimini Sana ayarladığı için rüyaya girip bozamazdım."
"Her şey için çok teşekkür ederim. Ayrıca Sana bana Tzuyu ve Chaeyoung diye birinden bahsetti. Onları tanımıyorum ama Dahyun'nu hasteye yetiştirmişler. Her ne kadar Dahyun ölsede...Geri dönüşte onlarda ölmüş"
"Onların cehennem de olduğu söylediyse yalan söylemiş. Çok kısa bir süre kaldılar. Şu an cennetteler. "
Daniel'ın bunu demesiyle Jihyo rahatlamıştı.
"Gerçekten her şey için teşekkürler"
Daniel, ona yaklaşıp kulağına "Her zaman" diye fısıldadıktan sonra kayboldu.
Bu an ne kadar kısa sürsede Jihyo garip bir hissetmeye başlamıştı.
--
Sana şeytanın önünde eğilmiş bir şekilde duruyordu.
"Efendim ama Danie-"
"Ama demeyi kes! Ateist, bana itaat etmiyor o. Gel gör ki sadık kullarımdan daha çok o yarar sağlıyor bana. "
Şeytanın bağırmasıyla ürktü. Boğazını temizleyip titrek bir sesle konuştu.
"Efendim çok özür dilerim. Affedin beni."
"Eğer bu kızı sen yerine Daniel daha büyük bir günaha sokarsa...O kız buraya geldiği anda senin işin biter."
Sana hiçbir şey diyemeden gitmişti. Şeytantan tabikide korkuyordu. Bu yüzden bir an önce Jihyo'yu intihar ettirmeliydi.
