Onu gördüğüm ilk gün. 14 Temmuz. Bugün ise 14 Eylül. Tam iki ay olmuştu. Onu Elif için gitar çalmaya sahile gittiğimizde bizi dinlerken görmüştüm. Ona baktığımı fark etsin diye gitarı hızlı hızlı çalmış sonunda da telini koparmıştım. Ama istediğime de ulaşmış gözlerini yerden bana çevirmişti. Hatta ona olan bakışlarımdan rahatsız olmuş el kol hareketi yapmıştı.
Etraftaki diğer dinleyiciler dağılırken O ve arkadaşları da gitmişti. Ben de hemen toparlanıp arkasından gitmiştim. O günden beri takip ediyordum. O nereye giderse ben de onunla birlikte gidiyordum.
Okuldan sonra çoğunlukla eve gider yol üzerindeki marketten en çok sevdiği ballı bademli çikolatayı alır öyle eve geçerdi. Okulda ise kahvaltı yapmaz kahve ile kruvasan yerdi. Pardon, yerlerdi. Arkadaşlarını es geçemem. Eve de genellikle onlarla birlikte gidiyordu.
Adının Umut olduğunu öğrendiğim ve aralarından en çok onunla samimi olduğunu gördüğüm çocuğu çok pis benzetmek istiyordum! O’na deliler gibi aşık olan ben dokunamıyorken o nasıl dokunabiliyor istediği zaman sarılabiliyordu?! Beynimi alev alacakmış gibi hissediyordum. Diğer iki kız arkadaşıyla daha çok samimi olmayı denemeliydi.
Dün ve ondan bir önceki gün okula gitmemişti. Evinden de çıkmadığı için hiç görememiştim. Kendimi gün boyu vücut uzuvlarından biri yokmuş da bir şeylerim hep eksik kalıyormuş gibi hissettim. Ama bugün sabah okula giderken telefonda konuşmasından sadece birkaç kelime duyabilmiştim.
“Taşınıyoruz”, “Bilmiyorum.”
Ne harika değil mi? O gidemez. Buradan gidemez. Henüz değil. Daha O’nu bu kadar sevdiğimi bilmeden, beni tanımadan gidemez. Ona daha dokunamamışken, kokusunu içime çekememişken gidemez! Gitmeyecek! Gitmesine izin vermeyeceğim!
****
İşte Julie den yeni bir şeyler daha! Beğenmenizi diliyorum Ruffles larım. İlk bölüm hazır olursa bugün paylaşmayı düşünüyorum. Kendinize iyi bakın *-*
XOXO
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYLİZ
RandomEğer Ayliz o gün arkadaşlarının ısrarıyla dışarı çıkmasaydı, Çağatay arkadaşının teklifini geri çevirip gitar çalma teklifini reddetseydi belki de kader onları hiçbir zaman bir araya getiremeyecekti. Çağatay biraz huysuz, sevecen, saf ve bir o kadar...