(Rosé)
Jisoo makyajını tazelerken ben battaniyeyi iyice üstüme çektim. Dün, çekimlerden önce olanları hala hazmedemiyordum. Söylediği şeyler, hareketleri hepsi beni derinden yaralacak şeylerdi. Ben Jennie'ye ihanet edemezdim.
Jisoo eyeliner'ını çekip bana döndü. "Hazırlansana."
Yorgun gözlerle ona baktım. "Neden ki?"
"Bangtan ile yemek yiyeceğiz."
Söylediği şeyle birlikte aşağıya doğru bakamaya başladım. "Ben gelmeyeceğim. Siz gidin."
Jisoo bıkkınca nefesini verdi. Yatağa oturarak battaniyenin içinden elimi tuttu. "Söz veriyorum seni Jennie ve Jimin'den uzak tutacağım."
Başımı olumsuz anlamda sallayıp Jisoo'ya baktım. "Hayır. Kendimi kötü hissediyorum gelemem."
Başını yana yatırıp dudağını büzdü. Bana attığı üzgün bakışlar beni de üzmüştü ama hiç gidecek halim yoktu.
"Sensiz olmuyor Chae. Lütfen gel."
Kapıdan gelen sesle birlikte gözlerim doldu. Jennie ile bir süre iletişim halinde olmamam lazımdı. Ama ne mümkündü ki? Aynı evde kalıyorduk. Sabah akşam birbirimizi görmek zorundaydık.
Arkasından Lisa'da kıkırdayarak içeri girdi ve bize döndü." Nasıl olmuşum?"
Jisoo şaşkınlıkla gözlerini büyüttü. "Futbol oynamaya mı gidiyorsun yemeğe mi? Bu ne hal?"
Jennie el kremini sürerken gülümseyerek konuştu. "Aynısını ben de dedim ama anlamadı. Koskoca Bangtan ile yemek yiyeceğiz kızın giydiği şeye bak."
Lisa omuz silkip Jisoo'nun yanına oturdu. "Onlar koskoca Bangtansa biz de kockoca Blackpink'iz. Aynı seviyedeyiz yani sorun yok."
Jisoo gözlerini Jennie'de gezdirerek "Aynı soru senin içinde geçerli Jennie. Kıyafetin çok... Açık."
Arkasını döndü ve hepimize göz attı. Sahneye çıkarmışız gibi giyinmişti. Hatları fazlasıyla belli oluyordu.
Gülümseyerek. "E Jimin orada tabi ki böyle giyeneceğim." dedi.
Jisoo ile anında bakışmaya başladığımızda Lisa gözlerini fal taşı gibi açtı.
"Siz çıkıyor musunuz?"
Jennie yeniden gülümsedi. "Hayır. Bana yakın arkadaşının eski sevgilisiyle çıkmayacağını söyledi. Naz yapıyor."
Jisoo kaşlarını çatıp hafif sinirli bir tonda konuştu. "Naz yaptığını nereden çıkardın?"
Derince nefes aldı. "Bana seni sevmiyorum demedi. Kai'nin eski sevgilisi olduğum için çıkamam dedi. Bu durumda hala beni sevme ihtimali var."
Bu noktadan sonra gözyaşlarımı geri göndermeye çalıştım. Sohbetin geri kalanını pek duymamıştım. Jimin beni sevdiğini söylese de Jennie bunu bilmiyordu. Kalbim o kadar acıyordu ki dayanamıyordum.
Jisoo bana 'gidelim buradan' dercesine baktığında kafamı sallayıp yataktan kalktım. Odadan çıktığımızda hemen ellerimden tuttu.
"Oha Chae hemen buz kesilmişsin. Sakin olur musun lütfen?"
Ellerimi onun ellerinden çekip pantolonumu düzelttim. "Sakinim ben. Ne zaman gidiyoruz?"
Jisoo saate baktı. "Birazdan bizi almaya gelirler."
Kaşlarımı çatarak ona doğru eğildim. "Onlar mı alacak bizi?"
Kapı çaldığında sırıttı. "Geldiler bile."
Üstümdekini kısaca kontrol ettim. Yemek için kötü olabilirdi ama Lisa'dan daha iyi olduğu kesindi.
Jennie ile Lisa odadan çıktıklarında beraber kapıya doğru yürüdük. Montlarımızı giyip kapıyı açtığımızda kapının önünde bizi beklediklerini gördük.
Ne kadar az göz teması o kadar iyi Chae.
Derin bir nefes alıp yürümeye başladım. Olabildiğince uzağından geçip hepsine selam verdim. Arabaya bindiğimde derin bir nefes aldım. Göz göze gelmememiz beni rahatlatmıştı.
Jisoo koluma girdi ve başımı onun omzuna yaslamamı sağladı. Gülümseyip kafamı omzuna koydum
Jisoo kulağıma fısıldadı. "Lisa'ya söyleyecek misin bu durumu?"
Başımı salladım. "Evet. Onun da bilmesi çok iyi olur."
Eliyle saçımı okşadı. "Tamam, her zaman yanındayım. Üzülme."
Gözlerimi kapatıp mutlulukla gülümsedim. Jisoo'nun yerinde Jennie de olsaydı o da böyle yapardı. Bu yüzden onu üzmek istemiyordum. Kardeşim dediğim insanı üzemezdim.
"Rosé kalk hadi."
Jisoo'nun konuşmasıyla gözlerimi açtım. Uyuduğumun farkında bile değildim. Kimsenin olmadığını fark ettiğimde Jisoo'nun gözlerine baktım.
"Sen de git Jisoo ben kendim gelirim."
Başını sallayıp "dikkat et" dedi ve gitti. Yavaş yavaş arabadan inip lokantaya doğru yürümeye başladım. Her yerimim ağrıdığını hissettim. Son zamanlarda fazlaca dans pratiği yapmıştım. Gayet normaldi.
Kolumdan çekilmesiyle birlikte Jimin olduğunu anladım. Beni duvarla arasına aldığında onu sertçe ittirdim.
"Ne yaptığını sanıyorsun?"
Kaşlarını çatıp bana yaklaştı ve sinirle "Asıl sen ne yaptığını sanıyorsun?" dedi.
Ellerini saçlarının arasından geçirerek "Sana seni sevdiğimi söyledim ve sen öylece gittin! Beni öylece bıraktın Rosé"
Nefes seslerini duymamla birlikte sağ tarafıma döndüm. Şaşkın gözlerle bizi izleyen Jennie'yi görmemle birlikte ayaklarım boşaldı. Bayılmak üzere olduğumu hissettim.
Ani bir hareketle Jimin'e döndüğümde onun da ona baktığını gördüm. Ama hala sinirliydi. Kaşları çatıktı ve çene hatları belli oluyordu.
Jennie ile göz temasını kaçırmadan konuştu.
"Chae sana 'ya onun sevdiği kişi seni seviyorsa' dedim ve sen beni öylece bıraktın. Aramıza kimse giremez."
Bana dönüp gözlerimin içine baktı. Sinirliydi ama bana karşı yumuşak bakıyordu. Elini kaldırıp o tarafa bakmadan Jennie'yi gösterdi.
"O da dahil."
Vücudum uyuşmuştu.
Çünkü Jennie ağlıyordu...
________________
Selamm.
Beğendiniz??
Okul açıldığı için yb sık sık atamıyorum. Derslerimiz biraz yoğun. Kusura bakmayın
Yeni kitabım çıkmıştır sizi oraya davet ediyorum.
Bu sefer oy sınırı biraz daha yakın tutacağım.
Vote:360
İyi günler ya da iyi gecelerr
🖤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
IDOL°Jirosé
Fanfiction"Söylemiştim! O bebeğin doğmaması gerekiyordu. Artık cidden nefes alamıyordum. Sürekli kaybetmek mi zorundaydım?" ~ Jirose fanfic 15.08.2020 #1 pcy 21.09.2020 #2 jirose 18.10.2020 #1 jirose