Kovulma

45 4 0
                                    

Minik tıkırtılara açtım gözlerimi, ilk kez bu oda gözüme bu kadar çekici geldi diyebilirim. Pencereyle aramda duran kafese uzanıp yatağımın üzerine çektim. Minik tıkırtılara sahip olan şey fare görünümüne yakın sincabımdı sadece. Kocaman gülümseyerek kapağı açıp çıkardım, zar zor avucuma sığıyor. Bir de Kuvars yollamam gerektiğini söylemişti, bu kadar tatlı bir varlığa nasıl kıyacağım ben şimdi. Gerçi Koreli'yi Kuvars'ın fikrine karşılık uyardım, gelip götürmesi için. Ne kadar da emindi yollamayacağına ama Kuvars gördüğü gibi gidecek demişti. Hala ikimizde yatakta duruyoduk, kalkmaya niyetim yoktu. Erken uyanmıştım ve Kuvars kesin evdedir. Ya da sabah koşusunda olmalı, ve birazdan eve geleceği kesindi. Onu daha spordan dönerken görmedim ama sohbet esnasında öğrenmiştim. Yüzüne bakabileceğimi sanmıyorum, dün gece ikimiz içinde iyi şeyler olmadı.

Neden patates dediğimi bilmiyorum ama şimdi bu ismi vermek istesem şişkin midesiyle patatese benzediği için veririm. Avucumu serbest bıraktığım gibi üzerime atıldı. Fare gibi gezinerek boynuma saklandı. Saçlarımın ardında yer edinirken şefkatle başını okşadım. Sanki bilindik bir alışkanlık gibiydi, daha önce de yapıyormuş gibi. Minik dilini boynumda hissedince huylandım ama geri çeviremedim. Bana tek zararı kahkaha atmama sebep olması. Yerinden etmeyerek dolu dolu güldüm, o kadar güldüm ki uyandığımdan beri bu kadar keyifli olduğumu sanmıyorum. Kuvars'la geçen keyifli bir kaç dakikamız hariç. Çünkü onun dışında birbirimizi kırmakla meşgul olduk.

Odamın kapısı hızla açılırken başımı kapıya çevirdim ama hala sesli gülüyordum. Kuvars şaşkına uğrayıp beni süzerken başımı iki yana sallayıp gülmeye devam ettim. Küçük bir şey ama icraatları kendinden epey büyük.

- İyi olduğuna emin misin?

- "Karnım ağrıdı" elimi karnımın üzerine yerleştirip devam ettim gülmeme. Gülerken konuştuğum için beni anladığına bile emin değilim. Tek kaşı havaya kalkıp ciddiyetle süzdü. Yanıma kadar gelip karnımdaki elimi avucuna aldı. Anladığım kadarıyla boynumda saçlarımın arasına gizlenmiş Patatesi hala farketmemişti.

- Adam gibi anlatsana şunu, gülüp durma.

- "Kuvars" dedim ama devamını getiremeden kahkaham ağzımda patladı. Kuvars'ı iyiden iyiye sinirlendirdiğimin farkındayım elbette ama şu an minicik bir hayvanın kıskacı altındayım. Elimi boynuma uzatıp saçlarımı geriye attım. Kuvars'ın bakışları boynuma kaydığında ne tepki vereceğini merak ettim. Dudakları kıvrıldı ama sonra bir şey hatırlamış gibi tekrar ciddi ifadesine büründü. Biliyorum ki bunda dün gecenin etkisi vardı. Yoksa hayvanlara zarar verip kötüleyecek bir insan değil Kuvars.

- "Saçlarına dolanmış ibne" elini uzattı. Parmaklarını boynumda hissedince gözlerimi kapattım bu anın geçmesi için. Duymuyor mu onun için atan kalbimi, farkedemiyor mu gerçekten bakışlarımdan. Her uvzum Kuvars'ı sevdiğimi dile getirirken yabancıyı neden oynuyor. Nasıl yaptığını bilmiyorum ama duygusuz kalmayı çok iyi beceriyor. Tenimi okşayan parmakları fazla oyalanırken gözlerimi açtım. Açar açmaz yüzüme yakın yüzü beni afallattı. Elim hala avucunda duruyordu, yakınlığımız garipleşti. Yemyeşil gözleri kararmaya yüz tuttuğunda bir şeyler söyleme ihtiyacıyla dolup taştım.

- İbne deme hayvana, ismi Patates.

- "Eminim ki ismini sen takmışsındır ama benim için sadece bir ibne" gözlerimi devirdim, Koreli bu anı görse bana verdiğine pişman olur gerçekten.

- Kuvars düzgün söyler misin ismini.

- "Hayır" sesi net ve kendinden taviz vermeyeceğini belli ediyordu.

- "Neden? Şuncacık hayvandan ne istiyosun Allah aşkına. Önündeki yemeği mi kemirdi?" gülen yüzüyle beraber sesi kulaklarımda dolarken büyüleyici sesini dinledim sadece. Konuşmadan sesini kalbime biraz daha işledim. Söylediğim şey biraz abes kaçtı, farkettim bunu ama iyi ki söyledim. Bu evden gitmeden önce onu böyle güldürmek hoşuma gitti. Dün geceyi ikimizde erteliyor gibiydik ama bu ev konuşmasını ne kadar istemesemde yapmak zorundayım.

Hafıza KaybımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin